"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1665 E., 2023/126 K.
DAVA TARİHİ : 30.09.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/538 E., 2021/587 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen iştirak nafakaların miktarına karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinafa başvurmayan davacı tarafın, iştirak nafakalarının miktarı yönünden, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı kadın vekilinin iştirak nafakalarının miktarına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sözel, duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığını, eş ve baba olma sorumluluğunu kavrayamadığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ekonomik giderlere katılmadığını, hamilelik sürecinde erkeğin eve gece geldiğini, çocuğun muayenelerine katılmadığını, kadının evde tek kalmak istemeyerek bazı geceler çıkıp erkeğin çalıştığı halk otobüsü durağına giderek erkeği aradığını ve bazı geceler erkeği durakta arkadaşları ile içerken bulduğunu, yakasında fondöten izi ile eve geldiğini, ... isimli bir kadın ile ilişki yaşadığını, erkeğin babasının evinde oturmalarına rağmen babasının kadını hamile halde evden kovduğunu, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, çocuğun doğumundan sonra kadının eve geri döndüğünü ancak erkeğin babasına ait evin ısınmadığını, çatısının aktığını, bu durumu erkeğe söylemesine rağmen erkeğin bir şey yapmadığını, kadının kendi babasının usta ayarlaması ile evin çatısının tamir edildiğini, kadının arabasını satıp üzerine kredi çekerek ev satın aldığını, erkeğin bu evin alımı ve içinin bakımı sırasında hiç ilgilenmediğini, erkeğin borçları nedeniyle icra ödeme emirlerinin eve geldiğini, kadının çocuğu için biriktirdiği parayı erkeğin borcunu kapatmak için kullandığını, arkasından bu sefer de trafik cezalarının ve işlemiş faizlerinin icra takiplerinin başladığını, erkeğin önceki eşine ödemediği nafaka için de borç kağıtlarının geldiğini, erkeğin sürekli iş değiştirdiğini, hiçbir işte tutunamadığını, evin tüm giderlerinin kadın tarafından karşılandığını, erkeğin ise umursamaz ve gamsız davrandığını, işten çıkarıldığını kadına söylemediğini, küçük çocuğun hastalanarak 10 gün hastanede kaldığını ancak erkeğin bu süreçte sadece bir gece yanında kaldığını, kadına hakaret ettiğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 300,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, yasal faizi ile birlikte 20.000,00TL maddî ve 25.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının psikolojik rahatsızlığının bulunduğunu, geçmişe takıntılı olduğunu, geçmişteki hoşlanmadığı mevzuları sık sık konu ederek erkeği aşağılayıp bağırıp çağırdığını, boşanmayı gerektirir bir sebep yokken kadının 2015 yılı öncesine konu olan olaylara dayanarak işbu davayı açtığını, iddiaların asılsız olduğunu, yakın zamana kadar taraflar arasında geçimsizlik olmadığını, kadının bir kaç gün yalnız kalmak istediğini, bu sürede erkeğin kıyafetlerini toplayıp babasının kapısının önüne bıraktığını ve erkeğe telefon ederek boşanacağını söylediğini, hakaretler ederek telefonu kapattığını belirterek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ise velâyetlerin babaya verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların uzun süredir ayrı yaşadığı, aynı ev içinde evlilik hayatı yaşamadıkları, erkeğin eviyle, eşiyle ve evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, bu sebeple evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının dosya kapsamında ispat edilmiş kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların anne yanında kaldığı ve velâyeti ihmale yönelik bir durumun mevcut olmadığı gerekçesi ile velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına,ortak çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 250,00TL tedbir nafakası ve 300,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak bir sorunun yaşanmadığını, davanın reddine dair kararı destekleyecek hiçbir somut delil olmadığını, tarafların uzun süredir ayrı yaşadıklarına dair kanaate nasıl varıldığının anlaşılamadığını, aynı evin içinde evlilik hayatı yaşamadıklarına dair delilin bulunmadığını, tanık beyanları ile davanın ispatlanamadığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, hükmedilen tazminatların reddi gerektiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kusurlu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği dikkate alınarak kadın yararına hükmedilen manevî tazminatın kaldırılması gerektiği gerekçesi ile erkeğin kadın yararına hükmedilen manevî tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğe yüklenen kusurun kadının kişilik haklarını ihlal etmediğine dair düşüncenin hatalı olduğunu, ayrıca ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının ülkenin ekonomik durumu dikkate alındığında düşük kaldığını belirterek reddedilen manevî tazminat ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak bir sorunun yaşanmadığını, davanın reddine dair kararı destekleyecek hiçbir somut delil olmadığını, tarafların uzun süredir ayrı yaşadıklarına dair kanaate nasıl varıldığının anlaşılamadığını, aynı evin içinde evlilik hayatı yaşamadıklarına dair delilin bulunmadığını, tanık beyanları ile davanın ispatlanamadığını, alınan rapora göre babanın da velâyet konusunda istekli olduğunun bildirildiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyetlerin anneye verilmesinin ve kadının manevî tazminat talebinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, velâyet düzenlemesi ile istinaf konusu edilmeyen iştirak nafakasının miktarının temyize konu edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 335 inci ve 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin, iştirak nafakalarının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.