"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2183 E., 2023/185 K.
... : ... vekili Avukat ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1172 E., 2021/393 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının evlenmeden önce psikolojik sorunlarının olduğu, asi ve öfkeli, çevresi ile sorunları olduğunun müvekkili tarafından evlendikten sonra öğrenildiğini, üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, kadının ailesinin şiddetine maruz kaldığını, aile bütçesini düşünmediğini, savurgan olduğunu, müvekkilini zor durumda bıraktığını, müvekkilinden habersiz ortak evden sık sık ayrılıp birkaç gün gelmediğini, onur kırıcı ifadeler ve hakaretlerde bulunduğunu, kıskançlık krizine girdiğini, başka bir erkek ile sık sık ve uzun telefon görüşmeleri yaptığını, müvekkilinin 01.09.2018 tarihinde kadını almaya gittiğinde başka bir erkekle birlikte gördüğünü, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir 500,00 TL iştirak nafakasına ve erkek yararına yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata kadının kusurlu olması nedeniyle karşı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, erkek eşin boşanma davası için delil toplamaya çalıştığını, en son Ekim ayı başında müvekkilini evden kovduğunu, müvekkiline evlilik süresince şiddet uyguladığını, ailesine sahip çıkmadığını, ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, çoğu zaman eve geç saatlerde geldiğini, ailesi ile ilgilenmediğini, uzun saatler telefonu ile vakit geçirdiğini, müvekkilinin ailesi ile görüşmesine engel olduğunu iddia ederek erkeğin davasının reddini karar verilmesini, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk için 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına 30.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin, kadına yönelik baskıcı davranarak dışarıya çıkmasına izin vermediği, en son "alın bu o..spuyu götürün" diyerek evden kovduğu, kadının ise sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, annesi ile birlikte davacı erkeğe şiddet uyguladıkları evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının erkeğe oranla daha fazla kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ağır kusurlu kadın eşin tazminat ve nafakaya hak kazanamayacağı, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne sevgi, ilgi ve bakımına ihtiyacının bulunduğu, çocuğun anne yanında yaşadığı ve alışmış olduğu belli bir düzeninin bulunduğu, çocuğun anne yanında kalmaya devam etmesinin onun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek bir tehlikenin varlığının ispat edilemedi, velâyeti elinde bulundurmayan tarafın, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olacağı gerekçesi ile; her iki tarafın boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkek yararına kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir ve 450,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde müvekkilinin daha ağır kusurlu olduğunun tespitini doğru olmadığını, müvekkilinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmadığını, dosya içerisinde bulunan resimlerin kadın eşe ait olduğunun ispat edilemediğini, telefon konuşmalarının sadakatsizlik iddiasını ispatlamadığını beyan ederek kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü,aleyhine hükmolunan tazminatlar ve reddedilen yoksulluk ve tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kadının evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde ağır kusurlu olmadığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediğini, birlikte olduğu düşünülen kişinin çalıştığı iş yerinde birlikte çalıştıkları şefi olduğunu, kendisinin hasta olduğu dönemde yardımcı olduğunu kendisinin tanık olarak dinlendiğini ve tanıklığına itibar edilmediğini, bir an sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği düşünülse de erkeğin görüntüleri çektikten sonra kadın ile birlikte yaşamaya devam ettiğini, evlilik birliğinin devam ettiğini, izafe edilen kusurun affedilmiş sayılacağını beyan ederek; kusur belirlemesi, aleyhine hükmolunan tazminatlar ve reddedilen yoksulluk ve tazminat talepleri, aleyhine verilmiş tüm hükümler yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün ve kadının fer'î taleplerinin reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, erkek yararına hükmedilen tazminatların kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda; İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine baskıcı davranarak dışarıya çıkmasına izin vermeyen, "alın bu o..spuyu götürün" diyerek evden kovan erkeğin az; sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, annesi ile birlikte davacı erkeğe şiddet uygulayan kadının ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvuruları esastan reddedilmiştir. Kadının dava dilekçesinde erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığına vakıa olarak dayanmış olup dosya kapsamındaki tanık beyanlarından da erkeğin kadına uyguladığı şiddetin bir kereye mahsus olmadığı, süreklilik arz ettiği anlaşılmıştır. Yine İlk Derece Mahkemesi'nce dosya arasına alınan kadına ait telefonun görüşme kayıtlarına göre kadının, gece geç saatte ve olağanın dışında, makul sayılmayacak sıklıkta görüşmelerinin olduğundan bahisle kadına sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de kadın ve kadınla görüştüğü iddia edilen ...isimli kişinin aynı yerde çalıştıkları ve ...'in kadının şefi olduğu, telefon görüşmelerinin de gece mesaisine kaldıkları zamana ait olduğu, dosya içerisine sunulan fotoğraflardaki kadının fiziksel özelliklerinin net olarak anlaşılmadığından kadının ...isimli kişi ile yaptıkları görüşmelerin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre; eşine baskıcı davranarak dışarıya çıkmasına izin vermeyen, "alın bu o..spuyu götürün" diyerek evden kovan, eşine sürekli olacak şekilde fiziksel şiddet uygulayan erkek ile güven sarsıcı davranışta bulunan, annesi ile birlikte davacı erkeğe fiziksel şiddet uygulayan kadının evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, Mahkemece hatalı değerlendirme ile kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğuna karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
3.Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Bu şartlarda ... erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilme koşulları oluşmamıştır. Mahkemece erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddi gerekirken hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden BOZULMASINA,
3. Davalı karşı davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...