"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2428 E., 2022/3426 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erbaa 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/107 E., 2022/164 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kısmen esastan reddine ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesi ile süresinde verdiği cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin; müvekkilinin başkasıyla gönül ilişkisinin olduğu yönünde iftirada bulunduğunu, müvekkilini darp ettiğini ve ortak çocuk Ayşenur ile ilgilenmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesi ile ikinci cevap ve karşı davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının müvekkiliyle aynı odada yatmak istemediğini, tarafların ayrı odalarda yattığını, davacı kadının müvekkiline hakaret ettiğini, sürekli internette vakit geçirdiğini, bilinmeyen bir ikinci telefona ve ikinci hatta sahip olduğunu, bilerek çocuğunu düşürdüğünü ve twitter ortamında videolarının olduğuu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk Muhammed Miraç için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davalı-karşı davacı erkeğin; davacı-karşı davalı kadının bilerek çocuğunu düşürdüğünü iddia ettiği, Erbaa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/1069 soruşturma sayılı dosyasında 2019/1766 karar sayılı ve 22/07/2019 tarihli karar ile erkeğin iddiası yönünden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu nedenle erkeğin, kadının bilerek çocuğunu düşürdüğünü iddiasını ispatlayamadığı; erkeğin, davacı-karşı davalı kadının başka bir erkek ile ilişkisi olduğunu, bu ilişkiye dair görüntülerin Twitter üzerinden paylaşıldığını, söz konusu videodaki kişinin davacı-karşı davalı kadın olduğunu iddia ettiği, 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu videodaki kadının davacı karşı davalı kadın olduğu yönünde tespitin yapılamadığının belirtildiği, 15/03/2021 tarihli bilirkişi raporun denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, bu nedenle davalı karşı davacı kocanın davacı karşı davalı kadının başka bir erkek ile ilişkisi olduğunu, bu ilişkiye dair görüntülerin Twitter üzerinden paylaşıldığını, söz konusu videodaki kişinin davacı-karşı davalı kadın olduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, her ne kadar söz konusu görüntü kayıtları bakımından davalı-karşı davacı erkeğin tanıkları görüntü kaydındaki sesin davacı-karşı davalı kadına ait olduğu yönünde beyanda bulunmuş iseler de 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu videolardaki kadının davacı-karşı davalı kadın olduğu yönünde tespitin yapılamadığının belirtilmesi nedeniyle davalı-karşı davacı erkeğin tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği; davacı-karşı davalı kadının sürekli internette ve telefonda vakit geçirdiği, davacı-karşı davalı kadının kendisine hakaret ettiği, bilinmeyen ikinci telefona ve ikinci hatta sahip olduğu iddialarının da tanık beyanları ve dosya kapsamında bulunan deliller ile ispatlanamadığı, davalı-karşı davacı erkek ile davacı-karşı davalı kadının ayrı odalarda yattıklarının ise tanık beyanları ile sabit olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin, ortak çocuk Ayşenur ile ilgilenmediğinin tanık beyanları ile sabit olduğu, Erbaa 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/305 esas, 2020/97 karar sayılı ve 18.02.2020 tarihli kararı ile davalı- karşı davacı erkek hakkında davacı-karşı davalı kadına yönelik eli ile vurmak suretiyle 01.06.2019 tarihli kati doktor raporunda belirtildiği üzere karın sağ üst kadranda hafif hassasiyet, sol el 2.parmak orta falanksta hassasiyet ve ekimoz mevcut olacak şekilde basit tıbbi müdahale ile nitelikte yaralamak suretiyle eşe karşı basit yaralama suçundan 3.000,00 TL adli para cezası verildiği, akabinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 17.09.2020 tarihinde kesinleştiği; davalı- karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadının başka bir erkek ile gönül ilişkisi yaşadığına dair iftirada bulunması, Erbaa 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/305 esas, 2020/97 karar sayılı ve 18.02.2020 tarihli kararında belirtildiği üzere davalı-karşı davacı erkeğin; kadına karşı fiziki şiddet uygulaması, ortak çocuk Ayşenur ile ilgilenmemesi ve tarafların ayrı odalarda yatmaları vakıalarının evlilik birliğini temelinden sarsacak vakıalar olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin ileri sürdüğü vakıalardan yalnızca tarafların ayrı odalarda yatma iddiasının ispatlanabildiği, fakat tarafların ayrı odalarda yatma vakıasının kadın tarafından ispatlanan diğer vakıalar nedeniyle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, zira kadın tarafından ispatlanan diğer vakıaların kadının ayrı odalarda yatmasını haklı kılacağı; erkeğin karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu gsm numaralarına dair arama kayıtlarının dosyaya celp edildiği, ancak davalı-karşı davacı erkeğin dilekçelerinde belirtmiş olduğu iddialarının arama kayıtları ile de ispatlanamadığı, tarafların ortak çocuğu Muhammed Miraç'ın mahkemede beyanının alındığı tarihte sekiz yaşından küçük olduğu, beyanının alındığı tarihte Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere idrak yaşında olmadığı, beyanının alınması sırasında psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanının hazır bulunmadığı, bu nedenlerle tarafların ortak çocuğu Muhammed Miraç'ın mahkemede alınan beyanına itibar edilemeyeceği, davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında meydana gelen olaylarda tam kusurlu olarak kabul edilmesi gerektiği, davacı-karşı davalı kadının ise dosya kapsamına göre kusursuz olduğu sonucuna varıldığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın çekilmez hale geldiği belirtilerek erkeğin karşı davasının ve maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; ortak çocuk Zeynep karar tarihi itibarıyla ... olduğundan velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına; sosyal inceleme raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuk Muhammed Miraç'ın velâyet hakkının babaya verilmesinin küçüğün yüksek yararına olduğu anlaşılmakla velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, her yıl başında herhangi bir karara gerek kalmaksızın TEFE-TÜFE oranında artırılmasına; kadının gelir getiren bir işte çalışması nedeniyle yasal koşullar oluşmadığından yoksulluk nafakası talebinin reddine; kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili yararına hükmolunan tazminatların az olduğunu, müvekkilinin yoksulluk nafakası talebinin kabul gerektiğini, velâyetin müvekkilin verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek; tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası talebi, aleyhe hükmolunan iştirak nafakası, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksin inceleme ile karar verildiğini, delillerinin toplanmadığını, müvekkilinin davasının kabulü gerektiğini, kadının davasının reddi gerektiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, kadının tazminat taleplerinin kabulünün hatalı olduğunu, kadın yararına hükmolunan tazminatların fazla olduğunu, ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakalarının az olduğunu belirterek; eksik inceleme, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden
istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu; velâyeti babaya ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde her yıl TEFE ve TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2019/2205 Esas ve 2019/3731 Karar sayılı ilamı esas alındığında ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesi gerektiği gerektiği gerekçesiyle kadının bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesisine; kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmiş; kadının diğer istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası talebi, aleyhe hükmolunan iştirak nafakası, velâyet yönünden bpzulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun esastan reddinin hatalı olduğunu, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulünün hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; eksik inceleme, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmolunan nafakaların miktarları yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, karşılıklı boşanma davalarının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakalarının miktarları, eksik inceleme yapılıp yapılmadığı,erkeğin dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayandığı delillerin toplanıp toplanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi,166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesi, 122 ilâ 126 ncı maddesi, 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Davalı-karşı davacı erkeğin delil listesinde yer alan ve İlk Derece Mahkemesince dosya içeriğine kazandırılan, ilgili GSM şirketi tarafından CD içinde gönderilen sonu 1970 ile biten telefona ait görüşme kayıtlarının dökümünün yapılmadığı; erkeğin, kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin iddialarını kapsayacak şekilde bu görüşme kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığı gibi bu hususta Bölge Adliye Mahkemesince de herhangi bir gerekçe yazılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; bozma sebebine göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı-karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.