"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/371 E., 2022/2740 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/646 E., 2021/1010 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının davacı erkeğe psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli intihar edeceğini söylediğini, hamilelik döneminde kendine zarar verdiğini, sürekli evi terk edip geri geldiğini, en son 2020 yılı Kurban bayramında evi terk edip babasının evine gittiğini, babasının davacı erkeği silahla tehdit ettiğini, davalı kadının kıskanç olduğunu, davacı erkeğin ailesine kötü davrandığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davalı kadından alınıp davacı erkeğe verilmesine, 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı kadından alınıp davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davacı karşı davalı erkeğin ve ailesinin müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, ailesi ile görüşmesini, dışarı çıkmasını yasakladıklarını, müvekkilinin defalarca darp edildiğini, evden kovulduğunu, davacı karşı davalı erkeğin ailesi ile altlı üstlü oturduklarını, müvekkilinin erkeğin ailesinin evinin işlerini yapmaya mecbur bırakıldığını, yeme içmenin beraber olduğunu, kendi evlerine mutfak malzemesi alınmadığını, davacı karşı davalı erkeğin sadakatsiz olduğunu, müvekkilinin eşinin sosyal medyada başkaları ile yazışmalarını gördüğünü, bunun üzerine çıkan tartışmada davacı karşı davalı erkeğin ve annesinin müvekkilini darp ettiğini ve evden kovduklarını, davacı karşı davalı erkeğin kendisini bekar ve çocuksuz olarak tanıtarak başka bayanlarla iletişime geçtiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davalı karşı davacı anneye verilmesine, çocuk için 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davalı karşı davacı kadın için 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, nafakalara uygulanacak yıllık arttırımın belirlenmesi ve uygulanmasına, 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların yaşanan olaylarda birbirlerini affederek evliliklerini devam ettirdikleri fakat yaşanan son olay neticesinde tarafların bir daha bir araya gelmediği, davalı karşı davacı kadının evini terketmeyi alışkanlık haline getirdiği, davacı karşı davalı erkeğin yaşanan son olayda karısını sokağa attığı, kadının geceyi başka bir evde geçirdiği, davalı karşı davacı kadının istememesine rağmen davacı karşı davalı erkeğin aile apartmanında oturmaya devam ettiğinin tanık beyanları ile sabit olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu, davalı karşı davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu ...'nin yargılama sürecinde ve halen davalı karşı davacı anne yanında kaldığı, çocuğun yaşı, anne sevgisi ve ilgisine muhtaç olduğu, alıştığı ortamdan koparılmaması gereği, gelişiminin olumlu olarak devam etmesinin sağlanması ve küçüğün menfaati gerekçesi ile ortak çocuğun velayetinin davalı karşı davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davalı karşı davacı kadın yanında bulunan ve velayeti davalı karşı davacı kadına verilen ortak çocuk için davacı karşı davalının baba olmaktan kaynaklı, çocuğun boşanma sebebiyle mağdur olmaması, babanın çocuğun ihtiyaçları yönünden giderlere katlanmak durumda olduğu gerekçesi ile dava tarihinden itibaren belirlenen 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 03.12.2021 tarihinden itibaren tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 350,00 TL`ye çıkartılmasına, davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, davalı karşı davacı kadının ev hanımı olduğu, ... olmayan çocuğa bakıyor olması, bu durumun iş bulma ihtimalini zorlaştıracağı gerekçesi ile dava tarihinden itibaren belirlenen 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 03.12.2021 tarihinden itibaren tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 350,00 TL`ye çıkartılmasına, davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı karşı davalı erkeğin davalı karşı davacı kadına yönelik özellikle kadınlık gururunu incitecek şekilde eylemlerde bulunduğu, bu hususun kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu, yaşanan olaylarda davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu bulunduğu, davalı karşı davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile 10.000,00 TL manevi, 20.000,00 TL maddi tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, davacı karşı davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili; dava dilekçesinde iddia ettikleri durumları hem tanık beyanı hem de maddi delillerle ispat ettiklerini, Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilmediyse davacı karşı davalı erkeğin nasıl ağır kusurlu kabul edildiğini merak ettiklerini, kararın çelişkili olduğunu, davalı karşı davacı kadının evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğinin kabul edilmesine rağmen davacı karşı davalı erkeğin kadını sokağa attığının da kabul edildiğini, delillerinin incelenmediğini, davacı karşı davalı erkeğin sürekli ve düzenli bir işinin olmadığını, davalı karşı davacı kadının bir restorantta çalıştığını, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı karşı davacı kadının çocukla ilgilenmediğini, çocuğu davacı karşı davalı erkeğe göstermediğini, nafaka miktarlarının tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre belirlenmediğini, hangi eylemin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun belirtilmediği, davacı karşı davalı kadın kusurlu kabul edilmişse de davacı karşı davalı erkek lehine tazminat hükmedilmediğini belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velayet, nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı karşı davalının ağır, davalı karşı davacının az kusurlu olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre karşı davanın kabulüne ilişkin kararın doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince davalı karşı davacı yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları ile tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarlarının makul olduğu; ortak çocuğun yaşı, uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocuğun üstün yararı gereğince velayetin anneye verilmesine ilişkin kararın doğru olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları göz önüne alındığında müşterek çocuk yararına bağlanan iştirak nafakası miktarının da makul olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili; dava dilekçesinde iddia ettikleri durumları hem tanık beyanı hem de maddi delillerle ispat ettiklerini, Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilmediyse davacı karşı davalı erkeğin nasıl ağır kusurlu kabul edildiğini merak ettiklerini, kararın çelişkili olduğunu, davalı karşı davacı kadının evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğinin kabul edilmesine rağmen davacı karşı davalı erkeğin kadını sokağa attığının da kabul edildiğini, delillerinin incelenmediğini, davacı karşı davalı erkeğin sürekli ve düzenli bir işinin olmadığını, davalı karşı davacı kadının bir restorantta çalıştığını, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı karşı davacı kadının çocukla ilgilenmediğini, çocuğu davacı karşı davalı erkeğe göstermediğini, nafaka miktarlarının tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre belirlenmediğini, hangi eylemin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun belirtilmediği, davacı karşı davalı kadın kusurlu kabul edilmişse de davacı karşı davalı erkek lehine tazminat hükmedilmediğini belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velayet, nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı karşı davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesinin yerinde olup olmadığı, davalı karşı davacı kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 327 nci maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; İlk Derece Mahkemesince davalı karşı davacı kadına yüklenen evini terk etmeyi alışkanlık haline getirdiği vakıasının taraflar arasında affedilen olaylara bakıldığında yüklenmesinin hatalı olduğu ancak karar davalı karşı davacı kadın tarafından istinaf ve temyiz edilmediğinden bu hususun eleştirmekle yetinildiği, İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğe yaşanan son olayda karısını sokağa attığı, kadının geceyi başka bir evde geçirdiği vakıası kusur olarak yüklenmişse de; bu konuda davalı karşı davacı kadın tanıklarının beyanlarının görgüye değil duyuma dayalı olduğu, kadının evden ayrıldıktan sonra evinde kaldığı Ümit adlı kişinin ise ifadesinde '' ben gittiğimde Habibe dışarıda idi, çocuk kucağındaydı, eve gir dedik girmedi, bunun üzerine annemle beraber kendi evimize götürdük. Habibe bize burada problemin o evden ayrılmak ve başka bir eve taşınmak olduğunu söyledi ve sabah evine geri döndü. Biz ...`i aradık. Gelin anlaşın dedik ancak taraflar anlaşamayacaklarını söylediler. Ben, eşim ve ... Habibe`yi o gün babasının evine götürdük, o gün Habibe`nin bize tek söylediği aramızda bir sorun yok sadece evimizin ayrı olmasını istiyorum'' şeklinde beyanda bulunduğu, başka da sokağa atma vakıasını ispatlar dosyada delil bulunmadığı, bu durumda davacı karşı davalı erkeğin kadını sokağa attığı vakıasının kanıtlanmadığı, kanıtlanmayan bir vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır. 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve davacı karşı davalı erkekten kaynaklanan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan diğer olaylar davalı karşı davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki koşullar davalı karşı davacı kadın yönünden gerçekleşmemiştir. O halde, davalı karşı davacı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektimiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile kadın yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,
3.Davacı karşı davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.