Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3007 E. 2023/5552 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, tarafların boşanmalarına, tazminat ve nafaka taleplerinin hüküm altına alınıp alınmayacağı hususları uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, dosyadaki tüm deliller ve toplanan kanıtlara göre, usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz incelemesinde bozulmasını gerektirecek bir neden olmadığı değerlendirilerek, temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verme

İLK DERECE MAHKEMESİ : Söke Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/208 E., 2022/471 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı – davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı- davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı -davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, önceki evliliğinden olan çocuklarını istemediğini, erkeği aşağıladığını, küfür ettiğini, erkeği küçümsediğini, yüzüne terlik fırlattığını, evliliği bir maddî çıkar olarak gördüğünü, sürekli kendisine kalacak mirası hesaplayarak harcamalarına müdahale ettiğini, söz hakkı vermediğini kendi istediklerini dikte ettirmeye çalıştığını, kadının erkeğin kredi kartını aldığını, sık sık evi terketmeyi ve İstanbul'daki oğlunun yanına gitmeyi alışkanlık haline getirdiğini, en son evi terkedip dönmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin kadının annesinin cenazesine gelmediği gibi başsağlığı dilemediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, en ufak olaylardan tartışma çıkardığını, evlilik birliği içerisinde edinilen malları habersiz satışa çıkararak mal kaçırmaya çalıştığını, kadına bıçak çektiğini,, aşağılayıcı sözler sarfettiğini, kıskançlık krizine girdiğini, kadının ailesine hakaret ettiğini, onları küçümsediğini, tehditkar davrandığını, sosyal ilişkilerden soyutlayarak eve mahkum ettiğini, sürekli küsüp sessizlikle cezalandırdığını, kuru sıkı tabanca ile korkuttuğunu, psikolojik sorunlarını tedaviye yanaşmadığını, ailesinin etkisinde kaldığını, asılsız suçlamalarda bulunduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile faizi ile 100.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın, erkeğin aşırı derecede kıskanç olduğunu, ekonomik olarak kısıtladığını, bütün harcamalarını kendisinin yapmak zorunda kaldığını ileri sürmüş ve tanıkları da bu vakıalara ilişkin bazı beyanlarda bulunmuşlar ise de, bu olaylardan sonra taraflar arasında evliliğin ve ortak yaşamın uzun süre devam ettiği, bu nedenle, bu vakıaların davalı davacı kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, bu nedenle kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı; erkeğin, kadının oğlunu arayarak bu kadını buradan alın şeklinde sözler söylediği, kadının annesinin de hasta olması nedeniyle ortak konuttan ayrılarak İstanbul'a gittiği, annesinin vefat etmesi üzerine erkeğin cenazeye katılmadığı, arayıp sormadığı, bu nedenle boşanma ve ortak hayata son verme konusundaki iradesini ortaya koyduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına faizi ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ile erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulü ile kendi davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, asıl davanın reddi karşı davanın kabulü, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, kadın yararına hükmedilen maddî, manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin gerekçesinin hatalı olduğunu ileri sürerek yoksulluk nafakasının reddi ile tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenilen kadının oğlunu arayarak bu kadını buradan alın şeklinde sözler söylediği, kadının annesinin de hasta olması nedeni ile İstanbul'a gittiği, annesinin vefat etmesine rağmen erkeğin cenazeye katılmadığı, arayıp sormadığı, bu nedenle boşanma ve ortak hayata son verme konusundaki iradesini ortaya koyduğu vakıalarının sabit olduğu, erkeğin ayrıca kadına çıkarcı, nankör diyerek aşağıladığı, hakaret ettiği, annesinin vefatı nedeni ile baş sağlığı dilemediği, kendisini ve kadını öldüreceğini söyleyerek tehdit ettiği, psikolojik şiddet uyguladığı, gereksiz kıskançlıklar gösterdiği, ortak konutu kadından habersiz satışa çıkararak mal kaçırmaya çalıştığı, altınları ve eşyaları aldığı iddiasıyla hırsızlıkla suçladığı vakıalarının da ispatlandığı, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin hatalı olduğu; erkek tanık beyanlarının bir kısmının, taraflar arasındaki geçimsizliği ispatlamaya elverişli olmadığı, bir kısmının üçüncü kişilerden ya da erkekten duyumlara ve hissiyatlara dayandığı boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusurunun ispatlanmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu; tarafların her ikisinin de öğretmen emeklisi olduğunu, kadının İstanbul'da bir evinin olduğu, kira ödemediği, her ne kadar erkeğin emlakçılık yaptığı sabit ise de aylık ya da yıllık geliri konusunda ortalama bir rakam belirlenememesi ve şu an 72-73 yaşlarında olması da dikkate alındığında, yoksulluğa düşmeyen kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı- davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönlerinden kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata; davacı- davalı erkek vekilinin tüm, kadının diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı -davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, gelirlerinin birbirine denk olduğunu, erkeğin hastalıkları nedeniyle artık çalışamaz halde olduğunu, tazminata hükmedilmesinin ve miktarlarının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu, tarafların gelirlerinin birbirine denk olmadığını, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceğinin açık olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.