"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1326 E., 2022/2554 K.
DAVA TARİHİ : 15.02.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/296 E., 2021/93 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davsının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar erilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evliliğin başından itibaren müvekkiline psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, başkalarının kocaları ile kıyasladığını, en ufak olayla bile büyük tartışmalar çıkarıp günlerce konuşmadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ilk evliliğinden olan kızına ve ailesine yok gibi davrandığını, en ufak tartışmada abilerini evliliğe müdahale ettirdiğini, yaşanılan her olayda kendini haklı gördü gereksiz kıskançlıklar yaptığını, son olayda ailesine bağırdığını ve onlara saygısız davrandığını, abilerinin hakaret ettiğini ve tehdit vari konuştuğunu, davalı evlilik bitti dediği için evden ayrıldığını ve sonraki bir gün abisi Remzi'nin annesini arayarak evin satılmasını istediği ve parasının yarısının kadına verilmesi yönünden tehdit vari konuştuğunu, bu konuşmanın kadından habersiz yapılamayacağını bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; erkeğin eşi ve evine karşı ilgisiz olduğunu, müvekkilini sayısız defa ailesinin önünde kötülediğini, her tartışmada boşanma tehdidinde bulunduğunu, erkeğin ailesinin kadının "eskisi daha iyiydi" diyerek rencide ettiğini, evin tüm faturalarının müvekkili tarafından karşıladığını, müvekkilinin çocuk sahibi olmak istemesine rağmen erkeğin çocuk istemediğini, mal paylaşımı ve çocuk yapmama hususunda sözleşme yapmayı dahi teklif ettiğini, erkeğin babasının müvekkiline "sen daha benim oğluma ve torunuma bakamazken nasıl çocuk sahibi olacaksın" şeklinde onur kırıcı sözler söylediğini, psikolojik baskı uyguladığını, boşanmakla tehdit ettiğini, kadını ailesine kötülediğini, erkeğin ailesice ve erkek tarafından hor görüldüğünü, kadına özel zaman ayırmadığını, hep ailesi ve kızıyla vakit geçirdiğini, en son yaşana olayda da ailelerin taraflar arasındaki anlaşmazlığı konuşmaya geldiğini erkeğin sizin ecdadınızı diyerek hakaret ettiği, evden ayrılarak abonelikleri iptal ettirdiğini, kadını zorda bıraktığını, eve haciz geldiğini, kıyafetleri dışında tüm eşyaların götürüldüğünü, Samsuna tayin istediğini, maddî anlamda zor samanalar geçirdiğini belirterek, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; duruşmalarda dinlenen erkek tanıkları taraflar arasındaki geçimsizliğe bizzat şahit olmadıkları, kadının erkeğin kızına karşı kötü davranışını ispatlamadığı, çocuğun kadına çizgi film kahramanı flora ismini taktığı gibi sunulan fotoğraflarda kadın ve erkeğin kızının güzel bir iletişim kurduğu ve mutlu olduğu, ağabeylerinin ortak evde ilgili hisse talepleri hususunun ise; taraflar boşanmaya karar verdikten sonra konuşulan davalı ağabeylerini tehdit ettikleri bir konu olduğu iddia edilmiş ancak bir şikayet dosyası olmadığı, ortak evin tahliyesi sırasında kadının eve zarar verdiği iddiası bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kimin ve hangi tarihte yaptığı tespit edilemediği ve bu hususta herhangi bir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet başvurusu olmadığı, erkeğin dayandığı vakıaları ve kadının kusurunun ispat edilemediği, erkeğin aile büyükleriyle olan son toplantıda konuşma sonrası kadının ağabeylerine yönelik sinkaflı küfürler ederek evden ayrıldığı, eve dönmediği, evin elektrik doğalgaz aboneliklerini kapattırarak birlik görevini yapmadığı ve evliliği devam ettirmek için çocuk yapmama şartını kadına şart koştuğu sebebiyle ağır ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının iddialarını ispatlayamadığını, kadının kusurlu olduğunu, tanık beyanlarının ve diğer delillerinin değerlendirilmediği, asıl davanın kabulü ile müvekkilim lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, tazminat takdiri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi tarafından karar verilen maddî ve manevî tazminatın miktarının, müvekkilin uğradığı zararı ve üzüntüyü kesinlikle karşılamadığını, müvekkilin maddî ve manevî olarak yıprandığı ve şehir değiştirmek zorunda bırakıldığını, hayatını idame ettirmekte oldukça zorlandığını, İlk Derece Mahkemesinin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerini reddetmesinin de haksız olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminat miktarları ile nafaka taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, davaların esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde, asıl davanın reddinde ve kusur tespitinde, hemşire olarak çalıştığı, düzenli ve sabit geliri bulunduğu anlaşılan kadının şartları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gibi, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı gerçekleşen, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun tedbir nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, tedbir nafakası ile tazminat takdiri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla yoksulluk nafakasının reddi, tedbir nafakasının ve tazminatların miktarları ile istinaf incelemesi nedeniyle lehlerine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.