"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalı erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'n un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, 50.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini beyan ederek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini, davacı tarafın nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.02.2020 tarihli ve 2018/595 Esas, 2020/119 Karar sayılı kararıyla; , davalı erkeğin davacı kadına defalarca şiddet uyguladığı ve hakaretlerde bulunduğu, ona rağmen tarafların evliliklerine bir şekilde devam ettikleri, son olarak tarafların Umre ziyaretinde davalının davacıya ''demekki sen oro...muşsun benim haberim yokmuş'' demek suretiyle hakaret ettiği, Umre dönüşü tarafların ayrıldıkları, davalının da davacıyı kıskandığı için bu kelimeyi kullandığını bizzat ikrar ettiği, ardından davacıdan özür de dilediği ancak davacının kabul etmediği, tarafların o zamandan beri ayrı yaşadıkları ve evlilik birliğinin yeniden sağlanamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu belirtilerek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 350,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, davacı kadın yararına 7.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ve 2020/1323 Esas, 2022/841 Karar sayılı kararıyla; davacı kadın tarafından vakıa olarak yükümlülüklerini yerine getirmeme, sorumsuz olma, evde terör estirme, küfür ve hakaret etme, şiddet uygulama, çocuklara da fiili sözlü şiddet uygulama vakıalarının birlikte umreye gitme tarihine kadar olmak üzere ileri sürüldüğü, birlikte umreye gidildiği tarihten sonra ise erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, toplum içinde diyanet görevlisiyle kadını namus anlamında yakıştırdığı, kadını kötü kadın gibi lanse ettiği, erkeğin, kadından özür dilemediği, ayrı eve çıkmasına neden olunduğu vakıaların ileri sürüldüğü, tarafların birlikte umreye gitme tarihlerine kadar davacı kadın tarafından davalı erkeğe kusur olarak ileri sürülen vakıaların kadın tarafından affedilmiş, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulünün gerektiği, kadın tarafından tarafların birlikte umreye gittikleri tarihten sonra davalı erkeğe kusur olarak ileri sürülen vakıaların davacı kadın tarafından gösterilen deliller ile ispat edilemediği, tanıkların beyanlarının davacı kadından duyuma ilişkin oldukları, her ne kadar tanıklar, erkeğin boşanmak istediğini beyan ettiğini beyan etmiş iseler de bu vakıanın davacı kadın tarafından dilekçeler aşamasında ileri sürülemediği, tüm bu duruma göre davacı kadın tarafından davalı erkeğin evlilik birliğinin temelden sarsılmasını gerektirir kusur durumunu gösterilen deliller ile ispat edemediği gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davacı kadın yararına aylık 600.00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 04.07.2022 tarihli ve 2022/4286 esas, 2022/6601 karar sayılı kararı ile yapılan soruşturma ve toplanan delillerle, davalı erkeğin evliliğin başından beri eşine hakaret ettiği, bu eylemin taraflar umreye gittiğinde ve sonrasında da devam ettiğinin anlaşıldığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı erkeğin, evliliğin başından itibaren eşine hakaret ettiği, bu eylemlerin taraflar umreye gittiğinde de sonrasında da devam ettiği, davalı erkeğin kusurlu bu davranışları ile taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 800,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacının kusursuz olmadığını, kendisini küçümsediğinin ve gururunu incittiğinin sabit olduğunu, nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, miktarlarının da fahiş olduğunu ileri sürerek; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, davacı kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı ile davalı erkeğin miktar yönünden usuli kazanılmış haklarının gözetilip gözetilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı ve 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesinin 18.02.2020 tarihli ve 2018/595 Esas, 2020/119 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 350,00 TL yoksulluk nafakasına, 7.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
Hükme karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerinde, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.07.2022 tarihli ve 2022/4286 Esas, 2022/6601 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesi gerektiği belirtilerek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kapsamda; İlk Derece Mahkemesinin,18.02.2020 tarihli ve 2018/595 Esas, 2020/119 karar sayılı kararına karşı, münhasıran davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, bu karar ile hüküm altına alınan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı itibari ile davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu husus gözetilmeden, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarının artırılması doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden davalı erkek yararına BOZULMASINA,
2. Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.