"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2045 E., 2022/2490 K.
DAVA TARİHİ : 18.12.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/571 E., 2021/126 K.
Taraflar arasındaki boşanma, ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, çeyiz eşyası alacağı davasının ise reddine, erkeğin ev eşyası alacağı talebi yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının (8) numaralı bendine "Fazlaya ilişkin talebin saklı tutulmasına" son cümlesinin eklenmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin kadına tehdit ve hakaret ettiği, aşağıladığı, kadının ailesine hakaret ve tehdit ettiği, eşinin ailesini aşağıladığı, eşinin namusuna ve fiziksel görünümüne yönelik ağır itham ve hakaretlerde bulunduğu, babasının kadına hakaretlerine karşı eşini korumadığı ileri sürülerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ziynet eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedellerinin tarafına iadesine, ev eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedellerinin tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının dilekçelerinde ileri sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığı, boşanmak istemediği, kadını sevdiği, erkeğe yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, kadının yeni evli olmalarına ve eşinin istememesine rağmen her gün annesinin evine gittiği, annesinin sözüyle çocuk yapmama kararı aldığı, erkeğe ve erkeğin babasına hakaret ettiği, erkeğin ailesiyle görüşmesini istemediği, erkek ailesinin yanına gittiğinde kadının hemen telefon ile aradığı, evlilik birliği süresince maddî kaygı gütüğü, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülüklerden kaçarak eve uzun süre dönmediği, evi terk ettiği nedenleriyle kusurlu olduğunun ileri sürerek davanın reddine, aksi halde 150.000,00 TL maddî ve manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili adli yardım talepli ikinci cevap dilekçesinde; ilk cevaplarına ek olarak kadının, erkeğin annesine erkek hakkında "... şizofren, ...'i kim alır, bende götüne tekmeyi vurdum attım, oh iyi ettim" dediği, aile ekonomisine zarar verici savurgan davranışlarda bulunduğu kusurlarını da ekleyerek davanın reddini, aksi halde lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini; ev eşyaları yönünden ise iddiaların asılsız olduğu gibi aksine boşanmaya karar verilmesi halinde salon takımı (40.000TL), oturma odası takımı (10.000TL), buzdolabı (5.000TL), mutfak eşyaları (2000 TL), perdeler (2000TL), yatak odası takımı mekan döşeği (1000 TL), her ne kadar davacı tarafça alındığı iddia edilse de yatak odası takımı (9.000 TL) eşyaların aynen iade edilmesini, bu mümkün olmadığı taktirde toplam bedel olan 69.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile iadesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkek tarafından delil olarak dayanılan soruşturma dosyasına konu olayın dava tarihi sonrasına ilişkin olup dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların iş bu davanın kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı ve bu olaylar nedeniyle taraflara kusur izafe edilemeyeceği, gerek tanık anlatımlarında yer alan dava tarihi sonrasına ilişkin vakıaların ve gerek ise dosya kapsamına sunulan dava tarihi sonrasına ait mesaj içeriklerinin dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların iş bu davanın kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı ve bu olaylar nedeniyle taraflara kusur izafe edilemeyeceğinin kabulü ile kusur belirlemesinde hükme esas alınmadığı, davacı kadın vekili tarafından dosya kapsamına sunulan 14.12.2020 kayıt tarihli dilekçe ile sosyal medya üzerinden kadınlara sözlü sarkıntılık yaparak aldatma vakıasına dayanıldığı, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında davacı kadının aldatma vakıasına dayanmadığı, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen vakıa esas alınarak karar verilemeyeceği, bu durumda davacı tarafça usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan aldatma vakıasının davalıya kusur olarak yüklenilemeyeceğinin kabulü ile kusur belirlemesinde değerlendirilmediği, zira dava tarihinden sonra yaşanan olayların ancak yeni bir davanın konusu olabileceği ve her davanın açıldığı tarihe göre değerlendirileceği, bu halde dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların değerlendirilerek boşanmaya karar verilemeyeceğinin kabulü gerektiği, düğün öncesi taraflar arasında yaşanan olaylar sonrası tarafların düğün yaparak bir araya geldikleri ve balayına gittikleri anlaşılmakla bu sebeple taralar arasında düğün öncesi yaşanan vakıaların taraflarca affedilmiş olduğu en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü ile kusur belirlemesinde hükme esas alınmadığı, zira affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olayların boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin eşini ve ailesini tehdit ettiği, eşinin annesine "götümü ye, bokumu ye, cin pıttığı" diyerek hakaret ettiği, eşine gözündeki fiziksel rahatsızlığını kast ederek hakaret ettiği, eşine iletişim yoluyla hakaret ettiğinin ve davacı kadının da eşi ailesinin yanına gittiğinde arayarak hemen gelmesini isteyerek eşinin ailesi ile görüşmesini kısıtladığı, eşine iletişim yoluyla hakaret ettiğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereği boşanmalarına, dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 350,00 TL ve karar tarihinde 50,00 TL arttırılarak karar tarihinden kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 18.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davacı kadının ziynet eşyası alacağı talepli davası yönünden davacı taraf dava sırasında ziynet eşyası bedeline ilişkin talebini ıslah etmediği, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği (HMK md. 26/1), buna göre mahkemece davacının bedel iadesi yönünden talebini ıslah etmediği göz ardı edilerek ziynet eşyası alacağı davasının kabulüne, davacı kadının çeyiz eşyası alacağı talebi yönünden; dava tarihi sonrasında da davacı kadının ortak konutta ikamet etmeye devam ettiği ve ortak konutta bulunan eşyalarının zilyedi altında olduğunun sabit olduğu, davacının çeyiz eşyalarına ilişkin olarak açtığı davada tanık beyanı yahut başkaca yasal delil ile davasını ispatlayamadığı, bu halde davacının çeyiz eşyası alacağı talepli davasının reddine, davalı erkeğin ev eşyası alacağı talebi yönünden; erkeğin bu konuda harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir davasının bulunmadığı, bu halde davalı erkeğin ev eşyası alacağı talebi hakkında harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir davası olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, belirsiz alacak davalarında davacının talebinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi için hakim tarafından tahkikat aşamasında iki haftalık kesin sürenin verilmesi hüküm altına alındığını, hakimlerin belirsiz alacak davaları kapsamında alacağın kesin olarak belirlenebilmesi için süre vermesi ihtiyari olmayıp, emredici mahiyette olduğunu, yerel mahkeme tarafından kanunda belirtilen iki haftalık sürenin verilmediğini, açıklanan sebeple dava dilekçesindeki belirtilen iddialarını genişletemediğini ileri sürerek ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmak istemediğini, evlilik birliğinin sarsılmasında müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, kadın eşin kendi kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiğini, kadın eşin ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınmadığını, müvekkilinin hükmedilen nafakayı ödeme imkanının olmadığını, kadın eşin evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, kaçarak uzun süre eve dönmeyen ve aile bütçesini korumak yerine zarar verici harcama ve davranışlarda bulunan kadın eşin kusurlu olduğunu, hükmedilen tazminatın hatalı olduğunu, müvekkilinin nişanlılık ve evlilik süresinde üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, yerel mahkeme tarafından reddedilen tazminat taleplerinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından ev eşyalarının iadesi yönünde verilen kararın da hatalı olduğunu, dava konusu ziynet eşyalarının kadın eşte olduğunu, bu konu tanık beyanlarıyla da ispatlandığını, hükmedilen avukatlık ücretinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma ve fer'îleri ile ziynet alacağı davası ile ev eşyası alacağı talebi yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadın vekilinin ziynet alacağına ilişkin açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve miktar arttırımı yapmak üzere kendilerine süre verilmediği gerekçesiyle hükmü istinaf ettiği; davaya konu dava dilekçesinde talep edilen ziynetlerin, miktar, gram ve adetleri belirtilerek dava açıldığı, fazlaya ilişkin istemleri saklı tutularak bedellerinin gösterildiği, yargılama sırasında bilirkişi raporu ile de ayar ve değerlerinin belirlendiği, bilirkişi raporunun davacı vekiline tebliğ edildiği ve itirazda bulunulmadığı, alacak miktar ve değerinin, dava dilekçesinde gösterilmek suretiyle davacı tarafça davanın başından itibaren belirlendiği nazara alındığında, istinaf incelemesine konu eldeki davada alacağın davacı yönünden belirlenmesinde imkansızlık veya güçlük bulunmadığının kabulü ile davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü gerektiği, kısmi olarak açılan eldeki davada davacı vekilinin ek dava açmak üzere veya davasını ıslah etmek üzere yargılama safhasında mahkemeden bir isteminin bulunmadığına göre İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kısmi davanın yargılama sırasında belirlenen fazlaya ilişkin kısmının saklı tutulmasına karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yöne ilişkin kabulü ile kararın (8) numaralı bendine "Fazlaya ilişkin talebin saklı tutulmasına" son cümlesinin eklenmesine karar verilmiş, erkeğin istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini kısmen tekrarla kusur belirlemesi, kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri ile kendisinin ev eşyası alacağı talebi yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının doğru olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve manevî tazminat, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ile erkeğin ev eşyası alacağı talebi yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.