Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3104 E. 2024/719 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespiti doğru bulunmakla birlikte, kadının uğradığı manevi zarar ve mevcut/beklenen menfaat kaybı ile tarafların ekonomik durumları gözetildiğinde hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle karar, tazminat miktarı yönünden bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2102 E., 2022/1951 K.

DAVA TARİHİ : 13.03.2017

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/201 E., 2019/960 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; anlaşmaları ihtimaline binaen tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, nafaka, maddî manevî tazminat talebi bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; kadının ağır hakaretler ettiğini, erkeği tahrik ederek aşağıladığını, kızlarını haberiz evlendirdiğini, çocukların eğitiminde erkeğe müdahale ederek çocukları olumsuz etkilediğini, ailesinin ve akrabaların etkisinde kaldığını, akrabalarının evliliğe müdahale ettiklerini, erkeğin akrabalarının yanında erkeği aşağıladığını, nefret ve kin duyguları ile hareket ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ayrı odalarda yaşamaya başladıklarını ileri sürerek ortak çocuğun velâyetini, lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanmak istemediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, kadın vekili 16.10.2018 tarihli beyan dilekçesi ile de eşinden maddî manevî destek görmediğini, müvekkilinin karşı tarafın hayatında başka bir kadın olduğunu düşündüğünü, çocukların davacıdan aşırı şekilde korktuğunu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek ortak çocuğun velâyetini, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her iki tarafında birbirlerine hakaret ettiği, erkeğin başka bir kadın ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin güven sarsıcı davranış olduğu, taraflar arasındaki mevcut evlilik birliğinin erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyeti hususunda rapor alınmış olup ortak çocuğun kurulu düzeni olduğu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuk için takdir olunan aylık 250,00 TL tedbir nafakasının aylık 325,00 TL'ye yükseltilmesine ve karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra da iştirak nafakası olarak devamına, davacı ve davalı tarafın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında boşanma neticesinde yoksulluğa düşmeyecek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 6.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, davacı manevî tazminat talebinden feragat ettiğinden talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kadının herhangi bir kusuru olmadığını, Mahkemece sadece tanık beyanlarına dayanılarak müvekkilenin de kusurlu olduğunun değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece davacının evlilik birliğine sadakatsizliği sonucu evliliğin boşanma aşamasına geldiği, davacının boşanmada tam kusurlu olması sebebiyle boşanma davası açmaya hakkı olmadığı gerçeği dikkate alınmadan boşanma kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkileyi 02.09.2018 tarihinde darp ettiği ve bu yönden de kusurlu olduğu, tayin edilen tedbir ve iştirak nafaka ve maddî-manevî tazminat miktarlarının fahiş derecede düşük olduğu, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürelerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekili 16.10.2018 tarihli dilekçesinde bu dilekçenin ıslah dilekçesi olduğunu açıkça belirtmemiş ise de gerek dilekçe içeriği gerekse 05.11.2018 tarihli duruşmadaki beyanı birlikte değerlendirildiğinde dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabulü gerektiği, davacı istinafa başvurmadığından İlk Derece Mahkemesince davacıya yüklenen kusurlu davranışlar kesinleştiği, davacı vekili ve davalı vekillerinin ıslah dilekçeleri ile boşanma sebebi olarak yeni vakıalar bildirdiği, boşanmanın fer'î niteliğinde taleplerde bulunduğu, yine davacı vekili ıslah dilekçesinde tanık deliline dayanarak tanıklarının isim ve adreslerini bildirdiği, taraflarca ıslah dilekçelerinde boşanma sebebi olarak belirtilen vakıaların kusur tespitinde dikkate alınmasında ve davacının ıslah ile bildirdiği tanıklarının dinlenmesinde yanlışlık olmadığı, bu hususlar da gözetilerek yapılan incelemede; erkeğin kadına hakaret ettiği, başka bir kadın ile telefon görüşmeleri yaparak güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadının ise erkeğe hakaret ettiği, kadın tarafından erkeğin boşanmayı gerektirir başkaca kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığından İlk Derece Mahkemesinin, boşanmayı gerektiren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu yönündeki kusur belirlemesinin doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu; kadının boşanmaya neden olan kusurlu davranışları kanıtlandığı, davanın kabulünün doğru olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna ve ortak çocuğun ihtiyaçlarına göre ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının miktarının hakkaniyete uygun ise de iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadın vekili İlk Derece Mahkemesindeki yargılama sırasında iştirak nafakasının yıllık artış oranına tabi tutulması yönünde talepte bulunmadığı, bu talebini istinaf aşamasında ileri sürmüş olduğundan bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davalı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun iştirak nafakasının ve tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, davalı kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminat miktarları yönlerindenyönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, tazminatların ve nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın lehine takdir edilen maddî ve mânevi tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafda belirtildiği üzere kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.