"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/651 E., 2022/687 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüyle boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin zaman zaman kadını darp etmesi, evden dışarı atması, hakaret ve tehdit içerikli sözler söylemesi nedeniyle tam kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yüksek menfaati gereği velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına 200,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakası ödenmesine, kadın yararına 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 27.03.2018 tarihli ve 2016/14980 Esas, 2018/4000 Karar sayılı ilamıyla; dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gününün doğrudan davalı erkeğin mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, bu haliyle yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı ve davalı erkeğin savunma hakkının kısıtlandığı ve erkeğin yokluğunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 29.09.2021 tarihli ve 2019/463 Esas, 2021/691 Karar sayılı Kararıyla; erkeğin eşine şiddet uyguladığı, evin geçimini sağlamadığı, erkeğin annesinin kadına hakaret ettiği, erkeğin de eşine ağza alınmayacak hakaret içerikli sözler sarfettiği ve tehdit ettiği, kadını ... zorladığı, kadının ise erkeğin annesini, birlikte oturdukları eve almadığı, erkeğin annesine gerekli saygı ve şefkati göstermediği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve tercihleri dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine 200,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 15.000,00 TL maddî, 13.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadın lehine 300,00 TL tedbir nafakası takdirine, kadının yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davacı kadın tarafından tüm yönleriyle, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 08.06.2022 tarihli ve 2021/10607 Esas, 2022/5471 Karar sayılı ilamıyla; mahkemece verilen hükmün ilk bozma kararı ile erkeğe yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği ile usulüne uygun şekilde tahkikat aşamasına geçilerek delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği, hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları yönünden kesinleştiği, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen yönlerden yeniden hüküm kurulamayacağı, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen , tarafların boşanmalarına ilişkin karar bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği halde yeniden tarafların boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğu, mahkemece kadına eşinin ailesine karşı gerekli saygı ve şefkati göstermediği vakıasından sonra tarafların evliliklerinin devam etmiş olması ve erkeğin kadının davranışlarını affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığı gerekçesiyle kadına bu kusurun yüklenemeyeceği, öte yandan erkeğe yüklenen birlik görevlerini ihmal etme ve annesinin eşine hakaret ettiği kusurunun mahkemece kurulan ilk hükümde erkeğe yüklenmediği ve hükmün kadın tarafından temyiz edilmeyerek erkek lehine usuli kazanılmış hak oluşması nedeniyle erkeğe bu vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği ancak mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekirken ağır kusurlu olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu, mahkemece verilen ilk kararda kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, bu hükme karşı davalı erkeğin kusur belirlemesi, tazminatlar ve kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edildiği, mahkemece verilen ikinci kararda ise kadın yararına 13.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, oysa kadın lehine hükmedilen 10.000,00 TL manevî tazminatın kadın tarafından temyiz edilmeyerek bu yönden erkek lehine usuli kazanılmış haktan bahsedileceği, mahkemece usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde kadın yararına hükmedilen manevî tazminatın artırılmasının usul ve kanuna uygun olmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığından kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarının az olduğu, bozma sonrasında iştirak nafakasının da kadının temyizi olmaksızın 400,00 TL'ye yükseltilmiş olmasının erkek lehine kazanılmış usuli hakka aykırılık teşkil ettiği yönünde yapılan değerlendirmeler ile belirtilen yönlerden kararın bozulmasına, bozma kapsamı dışına kalan yönlerden tarafların diğer temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davanın kabulüyle, boşanma ilamı mahkemece verilen ilk kararla bozma ilamı dışında kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, orak çocuk yararına 200,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakası ödenmesine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, kadın yararına 300,00 TL tedbir nafakası takdiri ile kadının başkasıyla evlenmiş olması neticesinde yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, erkeğin kusurlu olmadığını, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkek aleyhine nafaka ve tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadının ortak çocuğu erkeğe uzun süredir göstermediğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile velâyet ve buna bağlı olarak ortak çocukla kurulan kişisel ilişki düzenlemesi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafakalar ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının bozma kapsamında belirtilen ilkelere uygun olup olmadığı ile kesinleşen hususlarda yeniden karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece verilen ikinci hüküm kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakası yönünden bozulmuş, tarafların bozma kapsamı dışında kalan temyize konu sair itirazları yönünden ise mahkeme hükmü onanmıştır. Bozmadan sonra kurulan hükümle bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen, velâyet ve kişisel ilişki konularında yeniden karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı erkek vekilinin velâyet ve buna bağlı olarak kişisel ilişkiye yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının ortak çocuğun velâyeti ve kişisel ilişki konusunu düzenleyen (2) numaralı bendinin ve alt fıkralarının hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine (2) numaralı bent olarak "Bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen ortak çocuğun velâyeti ve buna bağlı olarak kişisel ilişki yönünden karar verilmesine yer olmadığına" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.