"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1350 E., 2022/2462 K.
DAVA TARİHİ : 29.08.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ağrı 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/642 E., 2020/221 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile evlenmesi için baskı yapıldığını, müvekkilinin ailesini ikna ettiklerini, davalının kadrolu işçi olduğunu ve askerliğini yaptığını söylediklerini ancak davalının askerliğini yapmadığını ve %90 engelli olduğunu, bir böbreğinin alınmış olduğunu ve kadrolu işçi olmadığını, buna ilişkin evrakları Mahkeme dosyasına sunduklarını, söz nişan ve düğün gibi evlilik işlemlerini yaklaşık 1 ve 1,5 ay içerisinde sonuçlandığını, müvekkilinin düğünlerinin İstanbul da olduğunu ve davalının annesi, babası, 2 görümce ve 1 kayın ile birlikte yaşadığını, davalının müvekkili ile aynı yatakta yatmak istemediğini, davalı ile karı koca münasebetinde bulunmadıklarını, davalının elinden telefonun hiç düşmediğini, müvekkilinin davalı taraf tarafından tehdit edildiğini, bu durumun devam etmesi süresinde davalı taraftan hakaret, fiziksel şiddet gördüğünü, davalı tarafın müvekkilini ölümle tehdit ettiğini, müvekkilinin bu durumu ailesinde sakladığını, davacının annesinin yanına misafirliğe geldiği sırada rahatsızlanması nedeniyle doktora götürdüklerini ve müvekkilinin bakire olduğunu öğrendiklerini, bunun üzerine iki doktora daha götürdüklerini, davalının müvekkiline karşı ilgisiz olduğunu, davalının yengesi ile ilişkisinin olduğunu, bunu davalının telefonundaki mesajları gördüğünü ve mesajın fotoğrafını çektiğini, bu durumu davalının ailesine söylediğini, onların bu durumdan haberdar olduğunu, davalı ve yengesi arasındaki bu durumun devam ettiğini, bu hususta telefon kayıtlarının Mahkeme tarafından çıkarılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin ailesinin bu durumu öğrendikten sonra davalının ailesine anlattıklarını ancak davalı ailesinin tehditlerine maruz kaldıklarını, müvekkilinin davalı ile hiçbir şekilde barışmak istemediğini bu durumdan dolayı da müvekkilinin ... güvenliğinin olmadığını, müvekkilinin yaşamış olduğu bu sorunlardan dolayı üzüntü duyduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, müvekkillerinin herhangi bir engelli durumunun olmadığını, müvekkilinin sadece böbrek rahatsızlığının olduğunu, müvekkili ile davacının ayrı yattıkları iddiasında davacı tarafın vajinismus hastalığının olduğunu, davacının hastalığının olduğunu bu sebepten dolayı ameliyat olması gerektiğini, davacının evi terk etmesi nedeniyle ameliyatının kaldığını, müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği gibi evine sahip çıkmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bu durumun evde yaşayan kayınpeder ve kayınvalidenin tanıklığı ile ispatlayabileceklerini, müvekkilinin sürekli telefonla ilgilendiği iddialarında ise davacı tarafın sahte hesaplarla müvekkiline başka bir kadınmış gibi tanıtıp mesajlaştığını, ayrıca müvekkili ile yengesi arasında ilişki olduğu iddiası aile içerisinde huzursuzluklara neden olduğunu, müvekkili ile Selvi T. arasında herhangi bir ilişki durumunun olup olmaması ile ilgili durumu doktor raporu ve adli tıp raporu ile de ispatlayabileceklerini, davacının tüm ziynet eşyalarını alarak evi terk ettiğini, ziynet eşyalarını davacının babasına emanet ettiğini, müvekkilinin Ağrı'da davacının babası tarafından tehdit edilerek evden kovulduğunu, davacının babasının müvekkiline karşı tehditlerinin dava süresince devam ettiğini bundan dolayı müvekkilinin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, tüm bunlara rağmen müvekkilinin boşanmak istemediğini, bu davanın haksız açıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; telefon kayıtları ile ispatlandığı üzere erkeğin güven sarsıcı davranışlarının olduğu, her ne kadar erkek vekilinin erkeğin Selvi T. isimli yengesi ile arasında duygusal bir ilişki olmadığı yolundaki erkek vekilinin açıklamalarına itibar edilemeyeceği, kadının iddia ettiği yatakları ayırma eylemleri sabit olup, erkeğin ileri sürdüğü davacı kadının vajinusmus rahatsızlığına ilişkin iddia yönünden bu iddianın ispat edilemediği, erkeğin kusurlu eylemiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, her ne kadar kadın erkeğin kadrolu işçi olmadığını, %90 engelli olduğunu, askerlik yapmadığını ve bu hususların düğünden sonra öğrenildiğini iddia etmiş ise de bu hususlar delillendirilemediğinden ve dinlenen tanık beyanları nazara alındığında tanıkların da bu hususlara ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı anlaşıldığından bu hususlar kusur tespitinde hükme esas alınmadığı, her ne kadar erkek kadının facebook isimli sosyal paylaşım sitesi üzerinden sahte hesap açarak erkeğe mesajlar attığını iddia etmiş ve de dosyaya bu mesajlaşmaları içeren bir adet CD sunmuş ise de ilgili kayıtların aidiyeti hususunda kesin, net bir delil bulunmadığı, ayrıca bu hesapların üçüncü kişiler tarafından rahatlıkla yaratılabilir nitelikte olduğundan bu husus da kusur tespitinde hükme esas alınmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, davalının tam kusurlu olduğu, tarafların mali ve içtimai durumları, paranın satın alma gücü, hakkaniyet ilkesi, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiği gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 12.000,00 TL maddî ve erkeğin eşine sürekli hakaret etmesi, sadakatsizlikle suçlaması, bu ithamları başkasının yanında yaparak küçük düşürmek suretiyle kişilik haklarına saldırıda bulunduğundan 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarının oldukça düşük olup bu şekilde hüküm kurulması usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek nafaka ve tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece hiçbir tanığının beyanlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, davacı kadının mevcut ve beklenen menfaatlerine, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliğine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre, davacı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu, tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, erkek eşin ödeme gücü, evlilik birliğinin süresi, ortak çocuk bulunmaması, tarafların yeniden evlenme ihtimalleri nazara alınarak yoksulluk nafakasının 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesi uyarınca toplu olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken aylık irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun yoksulluk nafakasının şekline yönünden, kadının istinaf başvurusunun yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar kesinleştikten sonra aylık 500,00 TL hesabı ile 12.000,00 TL yoksulluk nafakasının toptan ve bir defada davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kadın için 25.000,00 TL maddî ve 22.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temytiz dilekçesinde; hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarının yine de az olduğu ileri sürülerek nafaka ve tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Müvekkilin bu nafaka ve tazminatı ödemeyecek maddî gücü bulunmadığı, ayrıca müvekkil malulen emekli olma durumu söz konusu olduğu, zira tek böbrek ile çalışamama gibi bir durumu söz konusu olduğu, erkeğin kusurunun olmadığı ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatların şartları ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince kadın lehine hükmedilen manevî tazminatın gerekçesi ile erkeğe "eşine sürekli hakaret etmesi, sadakatsizlikle suçlaması, bu ithamları başkasının yanında yaparak küçük düşürmek" kusurları yüklenmiş ise de bu kusurların ispatlanamadığının, erkeğin belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları nedeniyle boşanmaya sebep olan oluylarda yine de tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.