"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/417 E., 2022/2455 K.
DAVA TARİHİ : 17.06.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm
kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/331 E., 2020/266 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın tarafından ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların ve kendisi lehine hükmedilen tazminatların miktarları yönlerinden, erkek tarafından nafaka ve tazminatların miktarları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesine, erkeğin başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin hükmün kadın tarafından istinaf edilmediği, bu yönlerden Bölge Adliye Mahkemesince yeni bir hüküm kurulmadığından, kadın vekilinin İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve istinaf edilmeyerek kesinleşen kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası miktarları yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının başka bir kadınla birlikte olduğunu, davacının davalıya boşanma kararı aldığını belirttikten sonra bir ay boyunca davalının davacıya fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, tehdit ederek davacıyı rahatsız ettiğini, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek başka bir kadınla birlikte olduğunu, tarafların öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereği, olmadığı takdirede 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacıya bırakılarak ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile davacı lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin başka bir kadınla uzun sayılabilecek bir süredir devam eden birlikteliğinin olduğu ve bu kadınla cinsel birliktelik yaşadığı ile davacı kadının bu birlikteliği 2019 Mart ayında öğrendiği ve 17.06.2019 tarihinde boşanma davasını açtığının yapılan yargılamada toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı, davacı kadının zina eylemini 2019 Mart ayında öğrendiği ve dava dilekçesinin 17.06.2019 tarihinde verdiği anlaşılmakla hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle henüz geçmediği, toplanan delillerden davalı erkeğin cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanmakla zina yaptığının anlaşıldığı, bu halde davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkilinin genç yaşında iki çocuğuyla birlikte ortada kaldığını, aldatma olayından sonra müvekkilinin ortak konutu terk ederek Erzurum'a geldiğini, ortak çocukların tüm ihtiyaçlarını müvekkilinin karşıladığını, yerel mahkeme tarafından hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının da az olduğunu ileri sürerek ortak çocuklar için hükmedilen nafakalar ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin evlilik birliğinin sürdürülebilmesi için bir çok borca girdiğini, kadın eşin evlilik süresi boyunca müvekkilinin ekonomik durumunu aşacak şekilde yaşam sürdüğünü, müvekkilinin aylık 6.000,00 TL kazancı olduğunu, bu kazancın bir kısmının evlilik birliğinde çekilen kredilere gittiğini, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fzla olduğunu ve müvekkilini fakirliğe düşüreceğini ileri sürerek iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, kadının mevcut ve beklenen menfaatlerine, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliğine, günümüz ekonomik koşulları ve paranın alım gücüne göre ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı ile maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun iştirak nafakaları ile tazminat miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuklar için ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarları ile tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iştirak nafakalarının ve tazminatların miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakaları azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadının lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin, yoksulluk miktarı istinaf edilmeyerek kesinleştiği için REDDİNE,
2.Davacı kadının diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (1) ve (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere iştirak nafakaları ile tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.