"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/55 E., 2023/170 K.
DAVA TARİHİ : 24.06.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Maçka Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/129 E., 2022/286 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili ve davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; iki sene kadar müvekkili ile yaşadıktan sonra "ben artık köyde yaşamayacağım; sen köyde çalış, ben şehirde yaşayacağım bizi de bakarsın" diyerek müvekkili ile birlikte yaşamak istemediğini söylediğini, davalı müvekkilinin almış olduğu ineği de satarak çocuklarını yanına aldığını ve Gürgenağaç - köyünden Maçka merkeze taşındığını, davalı ile müvekkilinin ayrı yaşamaya başladıktan sonra baştan beri zayıf olan aile bağları kopma noktasına geldiğini, davalının, müvekkili ile sadece maddî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla görüşmeye başladığını müvekkilinin davalının evinde kalmak istediğinde davalı tarafından istenilmediğini, kimi zaman "haydi bakalım doğru evine" denilerek geri çevirdiğini, kimi zaman da müvekkilinin bir iki geceliğine salonda kalmasına izin verildiğini, davalı, hiç bir gerekçe göstermeksizin müvekkilinin yanında uyumasına dahi izin vermediğini, müvekkilinin evlilik birliğinde kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesine rağmen davalı her defasında bu sorumluluklardan kaçındığını, evlilik süreci boyunca eş olmanın gerektirdiği sorumlulukları hiç bir zaman yerine getirmediğini, müvekkilinin yıllardır babadan kalma taşınmazlarını işlemekte ve geçimini bununla ve kardeşlerinin yardımıyla sağlamakta iken davalıya taşınmazı devrettikten ve kardeşleri tarafından tapu iptali davası açıldıktan sonra taşınmazlara giremediğini, müvekkilinin ve kardeşlerine miras olarak kalan bir taşınmaz davalı ve ailesi tarafından ekildiğini, müvekkilin tek geçim kaynağı olabilecek bu taşınmazdan faydalanması da davalıca engellendiğini, davalının babası tarafından taşınmaza girmemesi hususunda da tehdit edildiğini, davalı her defasında müvekkiline bir tekme daha vurduğunu, müvekkilini bir başına ortada bıraktığını, taraflar arasında evlilik birliğinin geri döndürülemeyecek şekilde temelinden sarsıldığını ve davalı tarafın kusurlu olduğunun sabit olduğunu, evliliğin devamında tarafların bir faydası kalmadığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, maddî ve manevî tazminat hakları ile boşanma sonucu doğan fer'î haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde; önceki evliliğinden üç çocuğu olduğunu, davacının çocuklarının varlığından rahatsız olduğunu, onları hor görerek istemediğini, çocukların gözü önünden kadına fiziksel şiddet uyguladığını, çocuklara da fiziksel şiddet uygulayınca köyden çocuklarını da alarak merkeze taşındığını, erkeğin özür dilese de aynı davranışlara devam ettiğini, çocuklarının babaları boşandıktan sonra vefat ettiği için babalarından kalma maaşa dahi el koymak istediğini, ortak konutun geçimini bizzat kendisinin ve çocuklarının sağladığını, davacının herhangi bir geliri olmadığını, davacı taraf ayın maaş günü yaklaştığı zamanlarda maaşa el koyabilmek için evde sürekli olarak huzursuzluk çıkardığını,evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükleri ve sorumlulukları yerine getirmediğini, ortak konutun geçimine hiçbir surette katkı sağlamadığını, erkeğin üzerine kayıtlı taşınmazı kız kardeşine devrettiğini, kız kardeşinin de köydeki evden çıkarsanız size geri veririm dediğini, bunun üzerine erkeğin ev yaparsanız arsayı sana devrederim dediğini, babası ve çocukları ile arsanın üzerine ev yaptıklarını, kadına arsayı devrettiğini, bu sefer kardeşlerinin müdahalesi ile erkeğin boşanma davası açtığını, erkeği etkilediklerini, erkeğin bu sefer de ölümle tehdit ederek evi geri almak istediğini, kardeşlerinin evliliğe bu şekilde müdahale ettiklerini ileri sürerek erkeğin boşanma talebinin kabulüne, lehine yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki fiili ayrılığa sebep olan olayın bu tapu devri sebebiyle başlayan tartışmalar ile gerçekleştiği kanaatine varıldığı, her ne kadar erkek tanıkları kadın hakkında bir takım ithamlarda bulunmuş iseler de tarafların tapu devri olaylarına kadar tarafların birlikte yaşadığı birbirini affetmiş oldukları, yer devrinden sonra erkek tanıklarının da kadın ile husumetli oldukları değerlendirilerek sonraki olaylar hakkındaki erkek tanıklarının beyanlarına itibar edilmediği, taraflar arasındaki fiili ayrılığın asıl sebebinin erkek adına kayıtlı bulunan yeri kadına devretmesi sebebiyle erkeğin ailesinin etkisinde kaldığı, erkeğin ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, kadının taşınmazda ev yapmış olması sebebiyle yeri geri vermek istemediği ve taraflar arasında bu sebeple husumet geliştiği, erkeğin kardeşleri tarafından kadına devrolunan taşınmaz hakkında babalarından kalma taşınmazın kardeşleri Hasan'a ve ondan kadına muvazaalı devrolması iddiasına dayalı dava açılmış olduğu, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine; davalı kadın boşanma talep etmiş ise de, son celse alınan beyanında 17 yıl bu evliliğe emek verdiğini ev yaptırdıktan sonra erkeğin kardeşlerinin aklına girerek bu davayı açtırdığını, eşini sevdiğini boşanmak istemediğini beyan ettiği beyanı altına imzası alınarak kadının duruşmada alınan beyanına üstünlük verilerek karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kağıt üzerinde var olan bu evliliğin üstünkörü bir gerekçe ile müvekkilin kusurlu kabul edilerek reddolunmuş olmasının kabul edilemeyeceğini, Mahkeme yer devri olayına kadar tarafların birlikte yaşadığını, tarafların birbirini affettiğini davalının beyanına dayanarak söylediğini, dosyada buna ilişkin başkaca bir beyan olmadığını, tarafların birbirini affetmeleri gibi bir durum söz konusu olmadığını, davalı her dilekçesiyle farklı bir beyan dile getirmiş olduğunu, şiddetle boşanmak isterken aniden karar değiştirdiğini, kendi ile defalarca çelişmiş olmasına karşın ıspat edilen beyanlarına itibar etmeyen Mahkeme cevap dilekçesinde geçen bir cümle ile delilsiz ve asılsız gerekçe kurduğunu, evlilik kurumu eşlerin birbirine karşı saygı sevgi ve sadakatinin bulunduğu taraflara sorumluluk yükleyen ciddi bir kurum olduğunu, sırf tapu iptali ve tescil davası sonucunda dava kabul edilir korkusuyla eşinin miras hakkından yararlanmak amacıyla davacının boşanmak istememiş olmasının samimi gelmediğini, taraflar arasında evlilik birliğinin geri döndürülemeyecek şekilde temelinden sarsıldığı ve süreçte kadının tarafın kusurlu olduğu delilleriyle ispatlanmasına karşın Mahkemece red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı kadın istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararda her ne kadar karşı dava açtığı bildirilmiş ise de kendisinin karşı dava açmadığını, kendisinin boşanmak istediğini dile getirerek maddî ve manevî tazminat taleplerinde bulunduğunu, maddî ve manevî taleplerin boşanmanın fer'îsi olup, bu talepler için ayrı bir dava açmaya gerek bulunmadığını, buna rağmen Mahkeme karşı davanın reddine karar vererek, davacı lehine 9.200,00 TL vekâlet ücretine hükmettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının bu yönüyle kararın kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada erkeğin tanıklarının beyanlarına itibar edilememesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, aslolanın, tanıkların gerçeği söylediklerinin kabulü olup, bu anlamda tanıkların yalan söylediğine dair bir tespitin de olmadığı, dolayısıyla taraf tanıklarına itibar edilerek hüküm kurulması gerektiği, aftan söz edebilmek için aynı eylemde bulunulmamış olmasının gerektiği, kadının evin yapılması sonrasında da eşine hakaret ve aşağılayıcı içerikte konuştuğunun, eşini evde istemediğinin tanık anlatımlarından sabit olduğu, dolayısıyla erkeğin bu eylemleri affettiğinden söz edilmeyeceği, buna mukabil de İlk Derece Mahkemesi kararında da işaret edildiği şekilde erkeğin kendi ailesinin etkisinde kaldığı, eşine verdiği taşınmazı geri istediği ve ailesiyle eşi arasında dengeyi sağlayamadığı bu şekilde tarafların eşit kusurlu oldukları, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir hukuki yarar kalmadığı, o halde boşanma davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmesi gerektiği, kadının tazminat taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, yine kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir dava olmadığı halde varmış gibi hüküm kurulması ile erkek yararına vekâlet ücreti takdirinin doğru görülmediği gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun talebi neticesi ve vekâlet ücreti yönlerinden, erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, reddedilen davası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tarafların eşit kusurlarının olduklarının kabulü ile erkeğin davasının kabulüne, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinin aksine bu kez hukuka aykırı tespit yapılarak karşı davası olduğunun kabulü gerektiği, adli yardım talebinin kabul edildiğini ve harçtan muaf olduğunu, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evliliğin bu aşamaya geldiğini, kusuru olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ve kendisinin reddedilen talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının karşı davası olup olmadığı, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak nitelikte bir geçimsizlik olup olmadığı, var ise geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, erkeğin davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.