Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3139 E. 2024/715 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, usul ve yasaya uygun bulunan bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2482 E., 2023/318 K.

DAVA TARİHİ : 27.09.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/313 E., 2021/987 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sürekli telefonla meşgul olmasına, güven sarsıcı davranışına, kadına karşı ilgisizliğine, kişisel bakımına dikkat etmemesine, uygun olmayan içerikte video izlemesine, kadını küçümser tarzda konuşmasına, kadının maaşını alıp kadına harçlık vermemesine, işini savsaklayıp işine gitmemesine, aile içi olayları kök ailesine anlatmasına, kadının babasına hakaret etmesine, Kıbrıs'tan dönesim gelmedi demesine, kadının ailesi ile pikniklere katılmamasına, faturaları ödememesine, ev işlerine yardımcı olmamasına, sürekli arkadaşları ile vakit geçirmesine, kadının ailesine misafirperver davranmamasına, iddia oynamasına birlik görevlerini yapmamasına, son olayda kadının babasının üzerine yürümesine vakıa olarak dayanıp tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, nafakalara ÜFE artış oranının uygulanmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; isnat edilen kusurları kabul etmediklerini belirterek davacının erkeğin ailesini istememesine ve soğuk davranmasına, erkeğin arkadaşları ile dışarı çıkmasına müsaade etmemesine, erkeğin arkadaşının eve gelmesini istememesine, erkeğin kardeşine hakaret etmesine, babasının erkeğe hakaretine ve tehdidine sessiz kalmasına, erkeğin işini küçümsemesine, kişisel bakımına dikkat etmemesine, erkeğe sürekli hastasın mızmızsın demesine, birlik görevlerini yapmamasına, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalmasına, annesinin erkeğin annesine hakaretine sessiz kalmasına, erkeği başkaları ile kıyaslamasına, kadının çalışıyor olmasına rağmen eve katkı sağlamamasına kazancını tamamen kendisine ayırmasına vakıa olarak dayanıp asıl davanın reddine karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, lehine 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100,000,00 TL manevîtazminata karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin sürekli telefonla meşgul olduğu, başka kadınlarla yazışmaları olduğu kadının tanığının bu hususu gördüğü, güven sarsıcı davranış olarak nitelendirildiği, kadının düşük riski olduğunda erketen ziyade kadının ailesinin ilgilendiği, erkeğin kişisel bakımına dikkat etmediği, uygun olmayan içerikli videolar izlediği, kadına karşı 'sen ne bilirsin' tarzında konuştuğu, kadının maaşını aldığı harçlık vermediği, işini savsakladığı düzenli gitmediği, aile içi olayların hepsini kendi ailesine anlattığı, kadının babasına hakaret ettiği, 'Kıbrıstan dönesim gelmedi' dediği, kadının ailesiyle yapılan pikniklere katılmadığı, evin faturalarını ödemediği, kadının ailesinde yaşadıkları dönemde ev işlerine hiç yardım etmediği, kadının ise erkeğin ailesi geldiğinde soğuk davrandığı, 'sen kaç paralık adamsın,şerefsiz, deyyus ' diyerek erkeğe hakaret ettiği, erkeğin arkadaşlarıyla dışarıya çıkmasını ve erkeğin arkadaşlarının eve gelmesini istemediği, erkeğin kardeşlerine hakaret ettiği, kayın validesine 'niye geldiniz, ne biçim insansınız' dediği, babası erkeğe hakaret ettiğinde ve lan şeklinde konuştuğunda sessiz kaldığı, erkeğin işini küçümsediği, kişisel bakımına dikkat etmediği, erkeğe 'sürekli hastasın mızmız' dediği, her ne kadar erkeğin iddia oynadığı iddia edilmiş ise de kadının haberi olduğu ve hatta birlikte oynadıkları, erkeğin eşiyle ve çocuğuyla ilgilenmediği iddia edilmiş ise de dosya içinde fotoğraflar olduğu ve bu hususa itibar edilmediği, kendi evlerinde ev işlerine yardımcı olduğunun mesaj kayıtlarından anlaşıldığı, erkeğin ev ve çocukla maddîolarak ilgilenmediği iddia edilmiş ise de dosya içinde mesaj kayıtları ve banka kayıtlarının olduğu ve bu hususta erkeğe kusur izafesi yapılmadığı dikkate alınarak evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde erkeğin kusurunun kadına göre daha ağır olduğu; ortak çocuğun yaşı, halen anne ile birlikte yaşıyor olması, alıştığı düzenin korunması, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyacı ve uzmanının raporu dikkate alındığında velayetinin annesine verilmesi gerektiği, kadın ve erkeğin çalıştığı ve aylık belli bir miktar gelirlerinin olduğu, boşanmakla kadının ve erkeğin yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan, Pazar günü saat 17.00'a, babalar günü sabah saat 09.00'dan aynı gün akşam 17.00'a, dini bayramların ikinci günü sabah saat 09.00'dan üçüncü gün akşam 17.00'ye kadar, her yıl sömertır tatilinin ilk haftası pazartesi günü saat 09.00'dan cumartesi günü saat 17.00'a kadar, her yıl eğitim öğretim yılının ikinci arası (Nisan ayı) pazartesi günü saat 09.00'dan cuma günü saat 17.00'a kadar, her yıl 1 Temmuz sabah saat 09.00'dan 31 Temmuz akşamı saat 17.00'ye kadar kişisel münasebet kurulmasına, ortak çocuk için 29.06.2020 tarihli ara karar ile hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamı ile nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılarak ödenmesine, kadın ve erkeğin yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın lehine kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddîve manevîtazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının kusursuz olduğunu, bir ay düzenlenen kişisel ilişki süresinin uzun olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı ile kişisel ilişkinin süresi

yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacının hemen hemen tüm iddiaları af öncesine ilişkin olduğunu, kusurunun olmadığını, davacının tüm iddiaları gerçek dışı ve çelişkili olup sunmuş olduğu delillerin hukuken itibar edilirliği olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranışta bulunma kusurunun hatalı olduğu, kadının dava dilekçesinde erkeğin sadakatsizliğine rağmen evliliğe devam ettiğini bu durumu affetmesine rağmen erkeğin benzer davranışlarda bulunmaya devam ettiğini iddia ettiği ancak bu iddiasını ispat edemediği, dosyaya sunulan sosyal medya mesaj kayıtlarının erkeğin sosyal medya hesabına ait olduğunu göstermediği gibi tarih de içermediği, bu itibarla erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranışta bulunma kusurunun erkekten çıkarılmasının gerektiği, erkeğin faturaları ödemediğine dair yüklenen kusurun da hatalı olduğu, tanık Sedat’ın aidatların erkek tarafından ödendiğini dile getirdiği, erkeğin de eve dair yaptığı harcamalara ve ödemelere ilişkin dekontları dosyaya delil olarak sunduğu, bu itibarla erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğinin kabulüne imkan bulunmadığı, izah edilen nedenlerle erkeğe yüklenen faturaları ödememe kusurun da hatalı olduğu ve erkekten çıkarılmasının gerektiği, erkeğin "Kıbrıs'tan gelesim gelmedi" biçimindeki beyanına dair tanık Oğuz'un beyanının zaman unsuru içermeyen soyut anlatım olduğu, mezkur kusurun da erkekten çıkarılmasının gerektiği, erkeğin diğer kusurlarının sabit olduğu, erkeğin gerçekleşen kusurlarını yanında sürekli arkadaşlarıyla vakit geçirme, kadınla ilgilenmeme, kadının ailesine misafirperver davranmama, son olayda kadının babasının üzerine yürüme ve annesinin kadına yönelik sözlerine sessiz kalma kusurlarını işlediği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe kadının düşük riski olduğunda kadınla ilgilenmeme kusuru verilmiş ise de her ne kadar kadın doğum yapmış ve birliktelik devam etmiş ise de, erkeğin ilgisizliğinin devamlılık arz ettiği, tarafların birlikte iddia oynamaları nedeni ile bu yönde erkeğe kusur verilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadına yüklenen kusurlardan erkeğin arkadaşını eve kabul etmeme kusurunun hatalı olduğu, tanık Aygün'ün beyanında belirttiği üzere erkeğin arkadaşı ...'ın evde rahat tavırlar sergilediği, bu durumdan rahatsızlığını kadının erkeğe iletmesine rağmen erkeğin tepkisiz kaldığı, kadının bu durum karşısında erkeğin arkadaşı ...'ı eve kabul etmek istememesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, izah edilen nedenlerden ötürü mezkur kusurun kadından çıkarılmasının gerektiği, kadına, erkeğin annesine "ne biçim insansınız" biçiminde söz sarf etme kusuru yüklenmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, erkeğin, kadının yaşanan son olayda ve tartışma sırasında annesine bağırmasına vakıa olarak dayandığı, mezkur kusurun bu vakıa kapsamında kaldığı, kadının diğer kusurlarının gerçekleştiği, kadının gerçekleşen kusurlarının yanında annesinin erkeğin annesine hakaretine sessiz kalma, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalma kusurlarını işlediği, gerçekleşen olaylarda yinede erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararın isabetli olduğu, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası ve miktarında bir isabetsizlik olmadığı, tarafların eşit gelir düzeyine sahip oldukları, kadının ayrılık döneminde baba evinde yaşadığı, kadının eşit gelir nedeniyle yoksulluğa düşmeyecek olması ve yaşanan son olaydan sonra baba evinde kalması nazara alınarak kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası hükmedilmemesinde isabetsizlik görülmediği, ortak çocuğun yaşı anne bakım gözetim ve şefkatine muhtaç dönemde olması, annenin velâyet görevini ihmal ya da istismar ettiğine dair delil olmaması nazara alınarak velayetin anneye verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak ortak çocuğun baba ile yatılı kişisel ilişki kurması çocuğun yaşı itibariyle uygunsa da yaz dönemi için verilen 1 aylık süre çocuğun yaşı ihtiyaçları ve anneye olan bağımlılığı nazara alındığında uzun olduğu, yaz dönemi için 15 günlük yatılı kişisel ilişki dosya kapsamına ve çocuğun menfaatine uygun olduğu, velayeti anneye verilen ortak çocuğu ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, hafif kusurlu bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddîve manevîtazminat takdiri doğru fakat tarafların evlilikte geçen süreleri, tespit edilen kusurları ile ekonomik sosyal durumlarına göre tazminat miktarlarının düşük olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun kusur belirlemesi yönünden, kadının istinaf başvurusunun iştirak nafakasının miktarı, tazminat miktarları ve kişisel ilişki yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocukla baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan, Pazar günü saat 17.00'a, babalar günü sabah saat 09.00'dan aynı gün akşam 17.00'a, dini bayramların ikinci günü sabah saat 09.00'dan üçüncü gün akşam 17.00'ye kadar, her yıl sömertır tatilinin ilk haftası pazartesi günü saat 09.00'dan cumartesi günü saat 17.00'a kadar, her yıl eğitim öğretim yılının ikinci arası (Nisan ayı) pazartesi günü saat 09.00'dan cuma günü saat 17.00'a kadar, her yıl 1 Temmuz sabah saat 09.00'dan 15 Temmuz akşamı saat 17.00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, bu nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın için yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, tazminat miktarları, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi ve kadının kabul edilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı olarak açılan açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.