"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/694 E., 2022/1968 K.
... : ... vekili Avukat ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/663 E., 2019/887 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönünden kabulü ile yeniden hüküm tesisine, davalı-davacı kadın vekilinin diğer, ... erkek vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ile cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin yurt dışında çalıştığını, Türkiye'ye geldiğinde kadına ait doğum kontrol hapları bulduğunu, müvekkilinin yurt dışında olduğu süreçte kadının kendisini aldattığını, başka biriyle ilişkisinden hamile kaldığını ve çocuğu aldırmak için kürtaj yaptırdığını öğrendiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, küçük düşürdüğünü, tarafların 15 yıldır fiilen ayrı yaşadığını, kadının iddialarının soyut ve gerçek dışı olduğunu, kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının davası ile tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili davaya cevap ile karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde; erkeğin iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve asılsız olduğunu, kabul etmediklerini, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, iftira attığını, ortak çocuklara da fiziki şiddet uyguladığını, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilini bir çok defa evden kovduğunu, aramadığını, sormadığını, para göndermediğini, çocuklarına ve eve yeterince maddî ve manevî destek olmadığını, çocukların bu nedenle eğitimlerini bırakıp çalışmak zorunda kaldıklarını, erkeğin kusurlu olduğunu beyanla, erkeğin pek kötü veya onur kırıcı davranışı nedeniyle ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin bildirdiği tanıklarının, tanıklıktan çekilme haklarını kullandıkları, kadının herhangi bir kusurunun ispat edilemediği, erkeğin yurt dışında çalıştığı, kadına şiddet uyguladığı anlaşılsa da üzerinden yaklaşık on yıl geçtiği, aynı çatı altında yaşamadıkları, geçen sürede dava açılmadığı ve eylemlerin en azından hoşgörüyle karşılandığı, erkeğin eyleminin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, erkeğin on beş yıl kadar önce yurt dışına çalışmaya gittiği, tarafların o zamandan itibaren erkeğin gelmemesi nedeniyle bir arada yaşamadıkları, son on yıldır evin, eşinin ve çocuklarının maddî ihtiyaçlarını dahi karşılamadığı, evliliğin kendisine yüklediği eş ve babalık sorumluluklarını yerine getirmediği, bu sebeple büyük çocuklarının okul bırakıp evin geçimine katkı sağlamak için çalışmak zorunda kaldıklarının anlaşıldığı gerekçesi ile, erkeğin asıl davasının reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davasının reddine, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davasının kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili, boşanma kararına itiraz etmediklerini, tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, delillerin hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin kusurlu olmadığını, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili, erkeğin fiziki şiddet ve psikolojik uyguladığını, iftirada bulunduğunu, hakaret ettiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, pek kötü veya onur kırıcı davranışı nedeniyle açtıkları davalarının reddine karar verilmesinin yanlış olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu ve müvekkilinin kişilik haklarına saldırısı nedeniyle manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, nafaka ve maddî tazminat miktarının çok düşük olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı davasının reddi, kusur belirlemesi, kadının reddedilen manevî tazminat talebi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat miktarları ve aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre, kadına yüklenecek kusurun ispatlanamamış olduğu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, görüşmek istemediğini söylediği, maddî ve manevî sorumluluklarını yerine getirmediği ve kusurlu olduğu, ancak kadının ayrılık süresinde dava açmayarak şiddet eylemlerini affettiği veya hoşgörüyle karşıladığı yönündeki kabulün ise hatalı olduğu, kararın kusur gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesi gerektiği, erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma davasının süresinde olmadığından reddi gerekirken, koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş ise de sonuç itibariyle, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, tarafların ekonomik sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesine göre kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu, ancak yoksulluk nafakası miktarının az olduğu ve daha uygun miktarda yoksulluk nafakası belirlenmesi gerektiği, boşanmaya neden olaylarda kusurlu bulunan erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik haklarını ihlal ettiği neticesine varıldığından, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat ve hakkaniyet ilkesi gereğince kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın az, manevî tazminata hükmedilmemesinin ise hatalı olduğu ve uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddi veya tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddi nedeniyle erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile kadının kusur gerekçesi, yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı, reddedilen manevî tazminat talebi ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kararın kusur gerekçesinin vakıalar yönünden açıklanan şekilde düzeltilmesine, ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkek lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin diğer istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili, tanık beyanlarının duyuma dayalı ve yanlı olduğunu, delillerin hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin kusurlu olmadığını, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili, erkeğin fiziki şiddet ve psikolojik uyguladığını, iftirada bulunduğunu, hakaret ettiğini, maddî manevî destek olmadığını, arayıp sormadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarının çok düşük olduğunu, istinaf taleplerinin tamamının kabulünün gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; onur kırıcı veya pek kötü davranış sebebine dayalı boşanma talebinin reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları ile vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kadının onur kırıcı veya pek kötü davranış sebebine dayalı davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 297 nci, 323 üncü ve 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarı ile yoksulluk nafakası miktarı yönlerinden davalı-davacı kadın lehine BOZULMASINA,
2.... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalı- davacı ...'ye iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davacı- davalı ...'a yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...