"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/965 E., 2022/2179 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/224 E., 2020/16 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava dilekçesinde; eşi ile anlaşamadıklarını ve aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğunu beyanla anlaşmalı boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın çekişmeli dava dilekçesinde; eşinin aile sorumluluklarını yerine getirmediğini ve eve bakmadığını, kendisinin çalışıp kazandığı parayı da istediğini, vermeyince kendisine küfür ve hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, aralarında sevgi ve saygının kalmadığını ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulüne, eşi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 700,00 TL nafakaya, kendisi lehine aylık 500,00 TL nafaka ile 20.000 ,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile eşi anlaşmalı olarak boşanmaya karar vermiş ise de, müvekkilinin eşini sevdiğini ve boşanmak istemediği için vazgeçtiğini, tarafların birbirlerine gayet saygılı davrandıklarını ve örnek bir evliliklerinin olduğunu, müvekkilinin 2016 yılında belinden rahatsızlandığını, bu olaydan sonra kadının ailesi tarafından kendilerine boşanmaları yönünde baskı yapılmaya başlandığını, kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir olayın olmadığını beyanla davanın reddine, aksi halde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadına karşı küfür ve hakaretlerde bulunduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, kadının ileri sürdüğü tehdit ile ilgili kusurun dava açıldıktan sonra gerçekleştiği ve hükme esas alınamayacağı, erkeğe izafe edilen diğer kusurların ise ispatlanamadığı, bu duruma göre taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu gerekçesi ile kadının davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 15.000 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizlik bulunmadığını ve bunun tanık beyanları ile açık olduğunu, müvekkilinin eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflarca usulüne uygun dilekçeler aşamasında dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalara göre Mahkemece tespiti yapılan hükme esas alınarak erkeğe yüklenilen kusurlar somut görgüye dayalı, tutarlı tanık anlatımları ve sunulan delillerle kanıtlandığı, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin belirlenen kusur derecesine göre davanın kabulünde usul ve esas açısından bir isabetsizlik görülmediği,toplanılan deliller, inceleme raporu, idrak çağında bulunan çocukların tercihi, göz önünde bulundurulması gereken yüksek yararları, fikri, ahlaki, bedensel gelişimleri ve fiilen anne yanında kalmaları dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesinde ve kişisel ilişkinin şekli ve sürelerinde bir isabetsizlik görülmediği, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, boşanmaya neden olaylarda kusurlu bulunan erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik haklarını ihlal ettiği neticesine varıldığından, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki erkeğin kusur derecesi, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat ve hakkaniyet ilkesi gereğince çocuklar yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine hükmolunan maddî ve manevî tazminatların esasının yerinde, miktarlarının uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizlik bulunmadığını ve bunun tanık beyanları ile açık olduğunu, müvekkilinin eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin uygun olup olmadığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...
...