"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/63 E., 2023/265 K.
DAVALILAR : 1.... 2. ... Bankası A.Ş. vekilleri Avukat ... vd.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/304 E., 2022/608 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması yargılama sırasında satılması halinde taşınmaz kıymetinin tahsiline davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ipoteğin kaldırılması davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın kıymetinin ödenmesine yönelik terditli talebinin aktif husumet yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili istinaf kaldırma kararı öncesi dava dilekçesinde; müvekkilinin eşi olan ...'ın çocuğu ... tarafından davalı bahnkadan 2015 yılında kullanılan krediye teminat olarak müvekkil ve eşinin çocuklarıyla birlikte yıllardır aile konutu olarak kullandıkları taşınmaz üzerine müvekkilinin bilgisi ve muvafakati dışında banka lehine ipotek tesis ettirdiğini, müvekkilinin aile konutu üzerinde ipotek tesis e dildiğinden bilgisi ve muvafakati olmadığını, eve sürekli olarak bankadan yazı ve bildirimler gelmişse de müvekkilinin eşinin kendisine sürekli olarak oğluyla ilgili olduğunu kendilerini ilgilendirmediğini söylediğini, müvekkilinin de okuma yazması çok iyi olmadığından konuyu irdelemediğini, ancak en son eşi tarafından çocuklarının krediyi ödeyemediği ve evlerinin satılma ihtimalinin bulunduğunu ve bununla ilgili davaların bulunduğunu söylediğini, davalı banka tarafından dava konusu ipotekli taşınmazın konut olarak kullanıldığının bilinmesine ve bu hususta ipotek tesis tarihi itibariyle Hukuk Genel Kurulunun ilke kararları bulunmasına rağmen eş muvafakati olmadan ipotek tesis edildiğini belirterek ... adresinde kayıtlı 1443 ada 164 pafta 14 parsel nolu mesken niteliğindeki aile konutu üzerine konan ipoteğin açık rıza bulunmaması dolayısıyla gerçersiz olduğundan kaldırılmasına, yargılama süresince tüm takip, dava ve icrai işlemlerin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, taşınmazın satılmış olması sebebiyle 19.11.2019 tarihli dilekçesinde bedel talebinde bulunduklarını bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafından ipoteğin tesisi aşamasında muvafakatname verildiğini, muvafakatnamenin 28.04.2015 tarihinde banka şube personeli huzurunda imzalandığını, dava konusu taşınmazın 30.05.2018 tarihinde müvekkil bankaya ihale edildiğini, taşınmazın cebri icra ile ihale edilmesi ile mülkiyetin alacaklı bankaya geçtiğini ve ipotek işlevini tamamladığını ve hukuken ortadan kalktığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 705 inci maddesinde "taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarrif işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır."denildiğini, ihale tarihinin 11.05.2018 İİK. 133 üncü madde uyarınca taşınmazın alacağa mahsuben alacaklı müvekkil bankaya satılmasına karar verildiği tarihin 30.05.2018, huzurdaki ipoteğin fekki davasının açılma tarihinin ise 13.11.2018 olduğunu, ipoteğin fekki davası açıldığı tarihten 5 ay önce ihale edilmiş olan ve aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmazın iradi olmayan tasarruf sonucu aile konutu niteliğini yitirdiğini,davacı tarafın ya tutarsa mantığı ile huzurdaki davayı ikame tettiğini, banka şubesine bizzat gidip oğlunun kredi kulanması için taşınmazın teminat gösterilmesine ilişkin verdiği eş muvafakatına rağmen huzurdaki davayı ikame ettiğini, eş muvafakatı verilemiş olsaydı dahi taşınmazın dava tarihinden 5 ay önce icra yolu ile ihale edildiğinden ipotek işlevini yitirdiğini, hukuken yok hükmüde olduğunu, dava dışı oğlunun ise ihalenin feshi davasını ikame ettiğini, dava reddedildiği gibi istinaf mahkemesinin de yerel mahkeme kararını haklı bulduğunu, amacın borcu ödememek, alacağın tahsilini sürüncemede bırakmak ve zaman kazanmak olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ilk kararı ile ipoteğin kaldırılmasına yönelik davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, bedel davası eski malike karşı yöneltileceğinden, davalının bankaya karşı devam edilen davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nin 21.09.2020 tarihli kararı ile bedel üzerinden nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapıldığı, kabule göre de davacı kadın eşin, taşınmazın kıymetinin ödenmesine yönelik terditli talebi ile ilgili talep miktarı açıklattırılmadığı ihtiyati tedbir talebi yönünden ise ipoteğin kaldırılması talep edilen taşınmazın, cebri icra yolu ile davalı banka lehine ihale edildiği ve derdest davanın tapu iptal tescil davası olmadığı dikkate alındığında, taşınmaz üzerine tedbir konulması şartlarının gerçekleşmediği yine davacının cebri satışın iptaline, taşınmazın tahliyesinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin de, bu taleplerin icra hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, mevcut davanın niteliği de dikkate alındığında, davacının tedbir talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçede gösterildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli ikinci kararı ile; davacının ipoteğin kaldırılmasına yönelik talebinin konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın kıymetinin ödenmesine yönelik terditli talebinin aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nin 24.05.2021 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince asıl talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususu hiç tartışılıp değerlendirilmediği, davalı banka vekilinin sunduğu muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti için davacının imza incelenmesine esas teşkil edebilecek şekilde imza örneklerinin alınıp ilgili kurumlardan da imzaları istenilerek bilirkişi incelemesi yaptırılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususunda hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmadığı, terditli talep yönünden, asıl dava hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen kararın Dairece kaldırılmasına karar verildiğinden, davacının dava açmakta haklı olup olmadığı belirlenmeden terditli talep hakkında karar verilemeyeceğinden, davacının terditli talebine ilişkin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbir talebi yönünden ise ipoteğin kaldırılması talep edilen taşınmazın, cebri icra yolu ile davalı banka lehine ihale edildiği ve derdest davanın tapu iptal tescil davası olmadığı dikkate alındığında, taşınmaz üzerine tedbir konulması şartlarının gerçekleşmediği yine davacının cebri satışın iptaline, taşınmazın tahliyesinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin de, bu taleplerin icra hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, mevcut davanın niteliği de dikkate alındığında, davacının tedbir talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçede gösterildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ipoteğin kaldırılması talebi yönünden; davacının eşi adına tapuda kayıtlı olan taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, davalı banka, davacının imzasının bulunduğuna dair muvafakatname sunduğu, davacının imzanın kendisine ait olmadığını bildirdiği, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yönünde başlatılan icra takibi sonucunda taşınmazın davalı banka adına tescil edildiği, davanın konusuz kaldığı, İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi raporuna göre dava konusu muvafakatnamedeki imzanın davacının el ürünü olmadığının belirtildiği, alınan raporun Yargıtay İçtihatlarına, objektif ve hukuki kriterlere uygun olduğu; davacı tarafından ipoteğin kaldırılması talebinin dava konusuz kaldığı gerekçesiyle davacının ipoteğin kaldırılmasına yönelik talebinin konusuz kalması sebebiyle bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; davacının tazminat talebine yönelik terditli talebi yönünden ise; davacı vekilinin dava konusunu değeri sebebi ile banka aleyhine tazminat davasına dönüştüreceklerine dair beyan dilekçesi sunduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 125 inci maddesinde dava konusunun değeri halinde davacıya seçimlik hak tanınmış olup eski malike karşı tazminat davası olarak davaya devam edilebileceği gibi yeni malike karşı davaya tescil davası olarak da devam edilebileceği bildirildiğinden davacı vekilinin 19.11.2019 havale tarihli dilekçesinde bedel davası olarak davalı bankaya karşı davanın devamı talep edildiği, her ne kadar davacı, davalı bankadan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince taşınmazın değeri üzerinden bedel davası olarak davasını devam ettirmiş ise de; 4721 sayılı Kanun'un 193 üncü maddesi ile eşlerin birbirleri ve 3. kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü madde hükmü ile eşlerin aile konutuyla ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü" aile birliğinin ve malik olmayan eşin barınma hakkının korunması "amacıyla sınırlandırıldığı, malik olmayan eşin aile konutunda ayni bir hakkı olmadığı, şahsi hakkı olduğu, bu hakkın taşınmazın parasal değerini istemeyi içermeyeceği, ancak ipotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanması halinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilebileceği, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin malik olmayan eşin barınma hakkını koruduğunu dikkate alındığında davacı kadının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle bu talep yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, yargılama giderinin ve vekâlet ücretinin dava açılmasına sebebiyet veren davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, davalı banka yönünden aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davalı banka tarafından dayanılan açık rıza metninin davacı tarafından imzalanmadığının, davalı bankanın kusurlu olduğunun kanıtlandığını, davalı bankanın iyi niyetli 3. kişi konumunda olmadığını, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmasa bile, eşin rızası alınmadan ipotek tesis edilemeyeceğini, yargılamanın bozmaya uygun yapılmadığını, tazminat taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesinin yerinde olduğunu, kararın kaldırılmasını, bankanın mülkiyetinde olan taşınmaz üzerine tedbir konulmasını, geçersiz ipotek sözleşmesine dayalı olarak yapılan cebri satış işleminin iptaline, tahliye işlemlerinin durdurulmasına, ipotekten ari şekilde taşınmazın maliki adına tesciline, aksi takdirde dava konusu taşınmaz bedelinin her iki davalıdan tahsiline karar verilmesi, talepli olarak istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı banka vekili de kararı, taşınmaz mülkiyetinin cebri satış sonucu 4721 sayılı Kanun'un 705 inci maddesi gereğince tescilden önce, ihalenin yapıldığı 30.05.2018 tarihinde bankaya geçtiğini, bu tarihte aile konutu vasfının ortadan kalktığını, davanın bu tarihten beş ay sonra açıldığını, davanın açılmasında davalı bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığını, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın kaldırılarak, hükmün düzeltilmesine karar verilmesi talepli olarak yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın asıl talebinin istinafı yönünden; İlk Derece Mahkemesince asıl talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından asıl talebe yönelik davacı kadının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden, davacının terditli talebinin istinafı yönünden; ipotek sözleşmesinin tarafı davalı eş ve davalı banka olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin davacı eşe, sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen dava etme yetkisi (aktif husumet ehliyeti) sağladığı, bu hükmün sağladığı hakkın dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği devam ettiği sürece geçerli olacağı, evlilik birliğinin sona ermesi (boşanma, ölüm gibi sebeplerle) ya da konutun aile konutu vasfını yitirmesi halinde malik olmayan eşe sağlanan bu korumanın, dolayısıyla dava hakkının da ortadan kalkacağı, dava konusu taşınmazın mülkiyeti 11.05.2018 tarihinde yapılan ihalenin kesinleşmesi ile ihale tarihinden geçerli olmak üzere el değiştirdiği, başka bir ifadeyle bu tarih itibariyle eşin mülkiyet hakkının ve malik sıfatının ortadan kalktığı, taşınmazın aile konutu niteliğinin sona erdiği, bu durumda malik olmayan eşe aile konutuyla ilgili maddenin sağladığı korumanın; dolayısıyla dava etme yetkisinin (aktif husumet) de sona erdiği, söz konusu maddeyle davacıya aile konutunun varlığını korunmasını sağlayıcı haklar dışında başka bir hak (olayda tazmin hakkı) ve yetki verilmediği, o halde; İlk Derece Mahkemesince terditli talebin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde de usulsüzlük bulunmadığından, tedbir talepleri yönünden, ipoteğin kaldırılması talep edilen taşınmazın, cebri icra yolu ile davalı banka lehine ihale edildiği ve derdest davanın tapu iptal tescil davası olmadığı dikkate alındığında, taşınmaz üzerine ihtiyat tedbir konulması şartlarının gerçekleşmediği, yine davacının cebri satışın iptaline, taşınmazın tahliyesinin durdurulmasına yönelik tedbir taleplerinin de, icra hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, mevcut davanın niteliği de dikkate alınarak, davacının bu yöndeki tedbir taleplerinin de yerinde olmadığından, davalının istinafı yönünden ise; davaya konu taşınmazın aile konutu olduğu, davalı bankanın dayandığı muvafakat belgesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının sabit olduğu, her ne kadar davalı banka vekili, taşınmazın mülkiyetinin ihale tarihi itibariyle alıcı olarak kendilerine geçtiğini, bu tarihten sonra açılan davaya, kendilerinin sebebiyet verdiğinin kabul edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de 11.05.2018 tarihli ihalenin, açılan fesih davası sebebiyle dava tarihinden sonra, yargılama sırasında 14.10.2019 tarihinde kesinleştiği, o halde, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden davalıların sorumlu tutulmasında usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı banka vekili, istinaf buşvuru dilekçesini tekrarla yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, haklılık durumu, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 125 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı, 194 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı banka vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.4.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...