Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3311 E. 2023/4418 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Katkı payı alacağı davasında, mahkemenin her bir talep için ayrı ayrı hüküm kurup kurmadığı ve davalı erkeğin açtığı birleşen davanın istinaf yoluna tabi olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, asıl ve birleşen davada ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, toplu olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş ve bu husus bozmayı gerektirmiş, ayrıca birleşen dava yönünden Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf incelemesi yapılması gerektiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/126 E., 2022/681 K.

KARAR : Asıl dava kısmen kabul-kısmen ret, birleşen dava kabul

Taraflar arasındaki katkı payı alacağı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne, karşılıklı alacakların takas edilerek bakiye alacağın davalı-davacıdan tahsiline karar verilmiştir.

Mahkeme kararı ... kadın vekili ve ... erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; davalı-davacı erkeğin açtığı birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; sadece ... kadının açtığı asıl dava yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.12.2017 tarih ve 2015/22001 Esas, 2017/17562 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verildiği, yapılan bozma işleminden sonra davalı-davacı erkeğin açtığı birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı ve birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, davalı-davacı erkeğin açtığı birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 03.11.2022 tarihinde nihai karar verildiğinden Mahkemece verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere davalı-davacı erkeğin açtığı birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların yıllarca İsviçre'de beraber çalışarak biriktirdiklerini Türkiye'de taşınmaz alarak değerlendirdiklerini, müvekkilinin karı-kocanın ayrısı, gayrısı olmaz psikolojisi ile tüm kazıncını davalı-davacıya verdiğini, edindikleri tüm taşınmazlar ve taşınırların ortak kazançları ile alındığını, müvekkili üzerinde hiçbir malın bulunmadığını, davalı-davacının Kuşadası ... sitesindeki yazlığı 32.000,00 Alman markına ( .... Konut yapı Kooperatifi-207 ada 20 parsel 41 nolu dubleks mesken), Didim ... sitesindeki yazlığı da 36.000,00 Alman markına sattığını (... Konut Yapı Kooperatifi-1628 ada 19 parsel 2 nolu dubleks mesken), şu anda mevcut olanların ise İzmir'de 50 milyar değerinde ve 10 milyar değerinde ev ve dükkan (6447 ada 1 parselde 5 nolu mesken ve 12 nolu dükkan), ... villalarındaki 60 milyar değerindeki 9 nolu villa (103 ada 1 parsel 11 nolu tripleks villa), ... köyünde 25 milyar değerinde besihanenin (114 ada 1 parsel sayılı arsa) olduğunu, ... mahallesi ... bulvarındaki evin (410 ada 1 parsel 11 nolu bağımsız bölüm) davalı-davacı tarafça müvekkilinin üzerine verildiğini, bu evin yarı bedelinin ortak kazançla alınan mallar dışında ayrıca davalı-davacıya ödendiğinden hesapta nazara alınmadığını belirterek; 83.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1979 yılından beri yurtdışında çalıştığını, davacı-davalının ise 1985-1991 yılları arasında yarı zamanlı işlerde çalışarak düşük gelir elde ettiği gibi, kazancını da kendi kişisel ihtiyaçlarına ve lüks tüketim eşyalarına sarfettiğini, ayrıca kalanını da altın alarak şahsi tasarrufa dönüştürdüğünü, nizalı İzmir’de bulunan taşınmazların müvekkilinin kazancı ile 1985 yılında alınması nedeniyle davacı-davalının katkısı olamayacağını, yine müvekkilinin kazancıyla alınan yazlık evlerin Nazilli’de kooperatif vasıtasıyla edinilen tripleks evin alımı için satıldığını, köyde üzerine besihane kurulu arsanın ise, kredi ve davalının babasının katkısıyla satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.09.2004 tarih ve 2000/540 Esas, 2004/ 418 Karar sayılı kararı ile, dosyanın Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiştir.

2. Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.04.2006 tarih ve 2004/14 Esas, 2006/64 Karar sayılı kararı ile, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklı olduğu, aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde görevli Nazilli Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 21.06.2006 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Mahkemenin 02.06.2009 tarih ve 2006/424 Esas ve 2009/329 Karar sayılı kararı ile, 27.08.2008 tarihli bilirkişi raporunda, davalı-davacının hesaplamaya konu malvarlığının dava tarihi itibariyle değerinin 123.886.767.815 TL olduğu, bu miktarda davacı-davalının geliri oranında katkısının olacağı, tarafların gelirlerinin birbirine oranının 1 ve 3,28 olduğu, bu oran esas alınarak yapılan hesaplama sonucu davacı-davalının katkısının 28.945.506.498 TL olduğu, bu katkı miktarından daha önce davacı-davalıya devredilmiş olan evin değerinin düşülmesi gerektiği, dairenin değeri düşüldüğünde davacı-davalının katkısının 15.978.566.498 TL olacağının tespit edildiği; taraf vekillerinin beyanları, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde 27.08.2008 tarihli bilirkişi raporunda bildirilen 15.978.566.498 TL davacının alacağı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 27.08.2008 tarihli bilirkişi raporunda bildirilen 15.978.566.498 (15.978,00) TL'nin dava tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.07.2011 tarih ve 2011/2854 Esas, 2011/3996 Karar sayılı kararı ile, somut olayda her iki taraf çalıştığına göre evlilik birliği içinde çalışma karşılığı edinilen mallara katkıda bulunduklarının kabulü gerektiği, davanın davalı-davacı adına kayıtlı olan ve devredilen taşınmazlara ilişkin olduğu, davalı-davacı 410 ada 1 parsel 11 nolu mesken yönünden takas ve mahsup isteğinde bulunmuş ise de, böyle bir isteğin değerlendirmeye alınması için istekte bulunan kişinin de yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle açmış olduğu bir davanın olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerektiği, usule uygun açılmış dava veya karşı dava bulunmayan taşınmazın hesaplamaya dahil edilerek katkı payı alacağının belirlenmesi doğru olmadığı; Mahkemece, öncelikle boşanmaya ilişkin dosyanın getirtilerek taraflar arasında mal rejiminin sona erdiği tarihin saptanması, edinme tarihleri dosya arasında belirtilmeyen bir kısım taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının, kooperatif üyeliği yoluyla edinilen taşınmazların kooperatif üyelik, aidat ve ödeme tarihleri ile fiilen teslim tarihlerinin istenilerek tasfiyeye konu tüm taşınmazların edinim tarihlerinin belirlenmesi, tarafların gelir bilgilerine kısmen ulaşılamadığı bildirildiğine göre bu hususta varsa taraflara ellerinde bulunan belgeleri ibraz etmek üzere süre ve imkan tanınması ve bulunduğu takdirde tarafların gelir bilgilerinin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazların edinildiği tarihleri de kapsar şekilde nazara alınması, davalı-davacı uyuşmazlığa konu satışla devredilen yazlıkların satış bedelinin Nazilli’de mevcut tripleks evin yapımına harcandığını savunduğuna göre, ispat yükümlüsü olan davalı-davacıya bu konuda mehil verilmesi ve delillerinin toplanması, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davaların kamu düzeni ağırlıklı davalar olduğu hususunun gözönünde bulundurularak, toplanan deliller, getirtilecek boşanma dosyalarıyla varsa saptanan olgular ve dosya içinde mevcut bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi, bundan sonra gerektiği takdirde dosyanın katkı payı alacağının hesaplanması bakımından bir hukukçu, mali müşavirden oluşacak bilirkişilere tevdii ile kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğünün ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderlerinin göz önünde bulundurularak, tasfiye konusu taşınmazların edinme tarihleri itibarıyla eşlerin her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenerek katkı oranlarının tespit edilmesi ve tasfiye konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleriyle çarpılarak katkı payı alacağı miktarının saptanması gerektiği belirtilerek davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece 29.05.2014 tarih ve 2011/719 Esas, 2014/325 Karar sayılı kararı ile, katkı payı alacağı istemine ilişkin davada, taraflar arasındaki uyuşmazlığa dava tarihinde yürürlükte olan mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi (743 sayılı Kanun) hükümleri ile mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (818 sayılı Kanun) genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, davanın 4787 sayılı Aİle Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun (4787 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinde sayılı aile hukukundan doğan dava ve işlerden sayılmadığı, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna yönelik verilen karara karşı, süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.12.2017 tarih ve 2015/22001 Esas, 2017/17562 Karar sayılı kararı ile, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinde (25.07.2002) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanın) yürürlükte bulunduğundan, işbu davada aile mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. Birleşen dava Nazilli 1. Aile Mahkemesinde açılmış, Mahkemece 24.11.2014 tarih ve 2014/28 Esas, 2014/508 Karar sayılı karar ile, davanın genel hükümlere dayalı takas talebi olduğu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 27.10.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra, Nazilli 2. Hukuk Mahkemesince 21.03.2019 tarih, 2015/596 Esas ve 2019/172 Karar sayılı kararı ile, uyuşmazlığın kaynağının aile hukukundan kaynaklandığı, görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, karşı görevsizlik karar verilmiştir. İşbu karar üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 12.06.2020 tarih, 2020/982 Esas, 2020/757 Karar sayılı kararı ile, Nazilli 1. Aile Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Son olarak, Nazilli 1. Aile Mahkemesinin 11.09.2020 tarih ve 2020/255 Esas, 2020/408 Karar sayılı kararı ile, işbu davanın yukarı başlıkta tarih ve sayısı belirtilen dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

2. Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-davalının 103 ada 1 parsel 11 nolu tripleks mesken, 114 ada 1 parsel sayılı arsadaki besihane, 6447 ada 1 parsel 5 nolu mesken ve 12 nılu dükkan, 207 ada 20 parsel 41 nolu dubleks mesken, 1628 ada 19 parsel 2 nolu dubleks meskenin edinilmesinden kaynaklanan katkı payı talebinde bulunduğu, davalı-davacının da birleşen davada ile takas talebinde bulunduğu, takas talebine konu taşınmazın 410 ada 1 parsel 11 nolu mesken olduğu, davacı-davalının 1985 tarihinden itibaren, davalı-davacıın evlilik tarihi önce 1979 yılından beri yurtdışında çalıştığı, 1993 yılında yurda dönüş yaptıkları, davalı-davacının bir süre besihane faaliyetlerinde bulunduğu, davalı-davacının 1979 yılından itibaren toplam 236.657,30 İsviçre Frankı gelirinin olduğu, davacı-davalıın ise 1984-1993 yılları arasında toplam 13.312,00 İsviçre Frankı gelirinin olduğu, ancak İsviçre Sigorta Kurumu yazısına göre ... için 13.903,45 Frank, davalı-davacı için 45.658,15 Frank prim ödemesi yapıldığı, bu durumda objektif anlamda oran bulunabilmesi adına prim kayıtları dikkate alındığında tarafların katkı oranının 13.903,45/45.6458,15 üzerinde 1/3,28 olduğu, davaya konu tüm taşınmazların dava tarihi itibariyle toplam 123.886,76 TL bedelinin olduğu, 1/3,28 oranı dikkate alındığında davacı-davalının katkı payı alacağının 28.945,50 TL olarak hesaplandığı; birleşen davada takas konusu 410 ada 1 parsel 11 nolu meskenin dava tarihi itibariyle değerinin 12.966,94 TL olduğu, davalı-davacı tarafından 03.06.1998 tarihinde davacı-davalıya devredildiği, devir iradesinin satış olarak belirlendiği, tarafların sigorta kayıtları dikkate alındığında her iki tarafın da çalışarak taşınmazların edinilmesine katkıda bulundukları, bu durumda davalı-davacı tarafından yapılan devrin ... tarafından evlilik süresince yaptığı çalışmasına karşılık yapılan bir katkı olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne, asıl davada tasfiye konusu taşınmazlar nedeniyle toplam 28.945,50 katkı payı alacağından, birleşen davada 12.966,94 TL takas talebinin düşülerek toplam 15.978,56 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. ... kadın vekili temyiz dilekçesinde; salt işsizlik sandığı verileri dikkate alınarak müvekkilinin gelirlerinin düşük belirlendiğini; katkı payı oranı ve alacağın hatalı belirlediğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, itirazlara rağmen ek rapor alınmadığını; 08.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin davalı-davacının alacağı düşüldükten sonra 53.898,00 TL alacağın belirlendiğini, Mahkemece bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, asıl davadaki tasfiye konusu taşınmazlarda tarafların gelirleri gözetilerek alacağa hükmedilmesine rağmen, birleşen davadaki takasa konu taşınmaz yönünden taşınmazın dava tarihindeki değerinin düşülmesinin hatalı olduğunu, birleşen davada müvekkilinin katkı payı oranının hesaplanması gerektiğini, alacakların neye göre hesaplandığının belli olmadığını, alacağın eksik ve hatalı belirlendiğini, gerekçeli kararın denetime elverişli olmadığını; davalı-davacının 10.000,00 TL üzerinden dava açtığını, harç tamamlama ve ıslah yapılmadığını, talep aşılarak karar verildiğini; taşınmazların değerinin düşük belirlendiğini; birleşen davada davalı-davacının katkısını ispatlayamadığını belirterek kararın asıl ve birleşen dava yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; ... kadının savurganlık yaparak maddî yönden ailesini zor duruma soktuğunun dikkate alınmadığını, müvekkilinin ailesi tarafından yapılan katkının dikkate alınmadığını, müvekkilinin zaten davacı-davalıya bir ev devrettiğini, davacı-davalının gelirinin kendi kazancını karşılamadığını belirterek kararın asıl dava yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkı payı oranı ve ispatı, taşınmaz değerlerinin doğru belirlenip belirlenmediği, talebin aşılıp aşılmadığı, bozmaya uygun işlem yapılıp yapılmadığı ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 743 sayılı Kanun'un 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

2.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, Mahkemece ... kadının açtığı asıl ve davalı-davacı erkeğin açtığı birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. O halde, Mahkemece davalı-davacı kadının açtığı asıl dava yönünden incelenecek açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde denetime elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Birleşen Dava Yönünden

Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Asıl Dava Yönünden

Temyiz olunan Mahkeme kararının asıl dava yönünden BOZULMASINA; bozma sebebine göre, taraf vekillerinin asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.