"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1666 E., 2023/252 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/254 E., 2022/514 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının esası incelenmeksizin kaldırılmasına, kaldırma kararına uygun şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlendikleri günden beri davalı kadının evlendiğine pişman olduğunu söylediğini, eski eşinden boşanmakla hata yaptığını, eski eşini hala çok sevdiğini söylediğini, davacı erkeğe ve ailesine hakaret ve tehdit ettiğini, maaşını ailesine verdiğini, davacı erkekten habersiz kredi çektiğini, eve alınanları ailesine verdiğini, 2017 Aralık ayında ameliyat olan davacı erkeğin ameliyat sonrasında annesinde kalmasını istediğini, 31 Aralık günü davacının çocuğu görmek istemesi üzerine davacının annesinin evine çocuğu getirdiğini, burada davacının annesine hakaret edip ona tokat attığını, davalı kadının cinsel birliktelik kurmadığını, sürekli tartıştıklarını, en son davalı kadının davacı erkeğin ailesinin evine gidip hakaret ve tehdit ettiğini, davacı erkeğin boşanmayı istemesi üzerine kendisini yatak odasına kilitleyip polis çağırdığını, davacı erkeğe kumpas kurduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı erkek vekili süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesi ile dava dilekçesindeki beyanlarına ek olarak davalı kadının babası ve erkek kardeşinin de kendisini tehdit ettiğini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davacı erkeğin davalı kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, eşi ve çocuğuna ilgi ve alaka göstermediğini, tüm zamanını annesi ile geçirdiğini, davalı kadını sürekli boşanmakla tehdit ettiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını iddia ederek davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, çocuk için 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, nafakalara artış yapılmasına, ziynetlerinin de aynen iadesine aksi halde bedelinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2019 tarih ve 2018/1330 Esas 2019/846 Karar sayılı kararı ile; taraf vekillerine 25.02.2019 tarihli ön inceleme duruşmasına delillerini sunmaları için kesin mehil verildiği, davacı tarafça kesin mehil içinde delil listesi ibraz edilmediği, davalı vekili sistemden tanık listesi ibraz ettiğini bildirmesine rağmen sistemde davalı tanık listesinin bulunmadığı, dinlenen davacı tanığının davacının annesi olduğunu, mevcut evliliğin her iki tarafın ikinci evliliği olduğunu, tarafların birbirlerine uyum sağlayamadığını, tartışmaları sonrasında aralarını yapmak için gittiğinde davalının boşanmak istediğini söyleyerek davacıyı sevmediğini dile getirdiğini, geçtiğimiz yıl Haziran ayında ayakkabı çekeceğiyle gelip kapısını çaldığını, davalıdan çekindiği için kapıyı açmadığını, sokağa çıkan davalının sabah 07:00'de "köpekler, hepinizi öldüreceğim, Allah belanızı versin, pompalı tüfek alacağım" diye bağırdığını, sonrasında davacının kendisini dövdüğünü söyleyerek evden ayrıldığını, beraberlik süresi içinde ortak ev için alınan mutfak ve temizlik malzemelerini torbaya doldurup kendi ailesine götürdüğünü, davacı kasık fıtığı ve katarakt ameliyatı olduğunda eşine bakamayacağını söylediğini, bir telefon görüşmelerinde "ben annemi dövmüşüm, seni mi dövmeyeceğim, seni balkondan aşağıya atarım" diye söylediğini bildirdiği, dosyaya ibraz edilen mesaj içeriklerinden davalının eşine ve ailesine yönelik hakaretlerde bulunduğunun anlaşıldığı, davacının iddiaları sabit görüldüğünden evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleri nedeniyle temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ziynet eşyası talebine ilişkin usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili davanın tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 31.03.2021 tarih ve 2019/2901 Esas 2021/606 Karar sayılı kararı ile; davacının davalının cevaplarına karşı cevaba cevap dilekçesi sunduğu, ancak davacının cevaba cevap dilekçesinin davalıya tebliğ edilmediği, davacının, cevaba cevap dilekçesinin davalıya tebliği ve iki haftalık süre içerisinde ikinci cevap dilekçesi sunma hakkı verilip dilekçeler teatisi aşamasının tamamlanmasından sonra ön inceleme duruşmasının yapılması gerekirken, davacının cevaba cevap dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ve dilekçeler teatisi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşmasının yapılması ve yargılamaya devam ile karar verilmesinin davalının hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkını kısıtlar nitelikte olduğu gerekçesi ile davalı kadının istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının esası incelenmeksizin kaldırılmasına, kaldırma kararına uygun şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalının diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; son ayrılma olayının 20.06.2018 tarihinde olduğu, davalının annesinin, davacıyı tehdit ve basit yaralama suçlarından yargılandığı, adli para cezası alarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, akabinde 16.07.2018 tarihinde boşanma davası açıldığı, dava devam ederken 14.02.2019 tarihinde davalının, davacının annesine hitaben tehdit ve hakaret ettiği, iddianame düzenlendiği, davacının ağır kusurlu, davalının ise kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve sosyal açıdan yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 800,00 TL tedbir, 1.000,00 TL iştirak nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, hüküm altına alınan nafakının her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında artırım yapılmasına, davacının ağır kusurlu davranışları davalının kişilik haklarını incitici mahiyette olduğundan bir miktar manevî, eşinin maddî desteğinden ve sosyal haklarından yoksun kalacak olması nedeniyle bir miktar maddî tazminata hükmetmek gerektiği gerekçesi ile 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, ziynet eşyasına ilişkin davalı tarafça usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili; boşanma davası açılmadan önce davalı kadının davacı erkeğe ve annesine hakaret ve tehdit içerikli mesajlar attığını, çocuk ile kişisel ilişki kurulması sırasında da davalı kadının ailesinin davacı erkeğe hakaret ve tehdit içeren davranışlarda bulunduğunu, şiddet uyguladıklarını, kusur durumunun hatalı değerlendirildiğini, davalı kadının karşı davası olmadığını, boşanmak istemeyen kişinin tazminat isteminde bulunamayacağını, çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının çok olduğunu, arttırıma yönelik maddenin de kaldırılması gerektiğini, davalı kadının tanıklarının dinlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı kadının davacı erkekten habersiz kredi çektiğini, davacı erkek ile ameliyat olduğunda dahi ilgilenmediğini belirterek; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili; davacı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığını, ceza aldığını, davalı kadının kusurlu olduğuna ilişkin gerekçenin doğru olmadığını, müvekkilinin boşanmak istemediğini, tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2023 tarihli ve 2022/1666 Esas, 2023/252 Karar sayılı kararıyla; davalı kadının davacı erkeğin annesine yönelik hakaret ve tehdit eylemi nedeni ile açılan ceza davasında suç tarihi 14.02.2019 olup kusur belirlemesine esas alınamaz ise de; söz konusu tarih öncesi de davalı kadının süreklilik arz eder şekilde davacı erkek ve davacının annesine yönelik hakaret içerikli mesajlar çektiği, söz konusu mesajları attığını kabul etmekle birlikte, davacı tarafından affedildiğini ileri sürdüğü, mesajlarda eşine " korkak tavuk" kayınvalidesine yönelik olarak " sarı engerek, seni azmış kocasız, sarı engerek, sen öl mezarına s....senin, aç, göt, karı, seninle ölene kadar uğraşacağım, mezarına sı..., kocasızlık kafasını yaşıyorsun, menapozlu karı, öl, geber, cadı, sana nefretim dağları deler, cuma günleri dullara sormak lazım koca istiyormusun diye, ana oğul nikah kıyın" gibi kelimeler kullandığı, yine fiili ayrılığı sebep olan son olayda " köpekler, hepinizi pompalı tüfekle öldürürüm, Allan belanızı versin" şeklinde sözler söyleyerek hakaret ve tehdit ettiği, sürekli olarak boşanmak istediğini, eşini sevmediğini ve keşke evlenmesem dediği, davacı erkeğin ise fiili ayrılığa sebep olan son olayda eşine şiddet uyguladığı, tehdit suçundan açılan kamu davasından ise beraat ettiği, eşi ve çocuğu ile yeteri kadar ilgilenmeyerek birlik görevlerini yerine getirmede ihmalinin bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf istemlerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, taraflar eşit kusurlu olduklarından davacı erkeğin hükmedilen tazminatlara yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kabulüne ilişkin bendinin kaldırılmasına, yerine davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine şeklinde hüküm kurulmasına, günümüzde ÜFE oranlarının TÜFE oranına göre oldukça yüksek olduğu, bu itibarla iştirak nafakasının gelecek yıllarda gerçekleşecek TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesinin hakkaniyet ilkesine uygun olacağı gerekçesi ile davacı erkeğin iştirak nafakasının arttırım oranına ilişkin istinaf talebinin kabulüne, çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakasına ilişkin bendin kaldırılmasına, yerine ortak çocuk 29.10.2016 doğumlu ... yararına, kararın kesinleşme tarihinden itibaren ise aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davacı babadan alınarak, davalı anneye verilmesine, nafakanın kararın kesinleşmesini takip eden yıllarda TÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine şeklinde hüküm kurulmasına, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; davacı erkeğin davalı kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin davacı erkeğe ve annesine hakaret ettiğini bildirmişse de bu konuda davacının şikayet yoluna gitmediğini, bu durumun davalı kadını affettiğini gösterdiğini, davacı erkeğin davalı kadına ve çocuğa ilgi göstermediğini, annesi ile zaman geçirdiğini, en küçük tartışmada boşanacağını söylediğini, davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesi ve tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
. Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, davacı erkeğin boşanma davasının kabulünün, davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.