Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3332 E. 2023/6287 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadının şiddet iddiaları nedeniyle açtığı boşanma davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliği boyunca davacı kadına karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığına dair delillerin ve tanık beyanlarının mevcut olması ve bu durumun evlilik birliğini temelinden sarstığının anlaşılması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/45 E., 2023/243 K.

DAVA TARİHİ : ...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/495 E., 2021/1152 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sürekli geçimsizliklerinin olduğunu, evlilik birliğinin yüklemiş olduğu sorumluluklarından kaçındığını, sevgi ve saygı ilkelerinin ihlal edildiğini iddia ederek, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın 07.07.2019 tarihli ıslah ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının çalışmasına izin vermediğini, davacıya ve çocuğuna fiziksel şiddet uyguladığını, aşağıladığını, küfür ve hakaret ettiğini, tehditte bulunduğunu, davacıyı evi terk etmeye zorladığını, yaklaşık üç sene önce bilinmeyen şahıslar tarafından yapılan şikayetlerle davacıya ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uygulandığı yönünde ihbarda bulunulduğunu, şiddeti incelemeye yönelik uzman görevlendirildiğini, davacının korkması nedeniyle eşinden şikayetçi olamadığını ve darp raporu alamadığını, son olaydan önceki olayda davacının eşine son bir şans vermek adına ve çocuğu için şikayetçi olmadığını, en son yine davalının olay çıkardığını, kolluk tarafından tutanak düzenlendiğini, davacının kadın sığınma evine yerleştirildiğini iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesine, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; aralarında evlilik birliğini sona erdirecek bir olay geçmediğini, davacının Kırım Türkü olması nedeniyle Türkçeye baştan beri hakim olduğunu, davacının 28.02.2020'de isimsiz yapılan bir ihbar ile karakola götürüldüğünü ve burada alınan ifadesinde davalının kendisine veya çocuklarına şiddet uygulamadığını söylediğini, davacının 08.05.2020 tarihinde kendi başvurusu ile yine karakola götürüldüklerinde ise herhangi bir darp veya cebir izine rastlanmadığının doktor raporu ile sabit olduğunu ve davalı hakkında takipsizlik kararı verildiğini iddia ederek, açılan davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının bildirdiği tanık ...'ın görgüye dayalı bilgisinin olmadığı, tanığın beyanının büyük ölçüde aktarıma ilişkin olduğu, diğer davacı tanığı ...'in davalının eski eşi olduğu, tanığın görgüye dayalı bilgisinin olmadığını öncelikle belirttiği, beyanında devamla davalının genlerinde şiddet olduğunu, çocuğa ve kadına erkek tarafından şiddet uygulandığını, bunu bizzat görenlerden duyduğunu, 2017 yılında erkek hakkında bakanlığa ihbarda bulunulduğunu, davalının tüm tanıkları sindirdiğini, korkuttuğunu bildirdiği, davalı ile adı geçen tanığın kızı olan ... isimli şahsın 01.07.2017 tarihinde alo 183 hattını ayarak erkeğin ortak çocuğa şiddet uyguladığını ileri sürerek ihbarda bulunduğunun toplanan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, buna göre tanık ...'in beyanının da görgüye dayalı olmadığı ve büyük ölçüde yoruma dayalı olduğu, tanık ...'in, ...'in köye son 10 yılda belki 1 sefer geldiğini bildirdiği, açıklanan gerekçeyle bu tanığın beyanından da erkeğe kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, bunun dışında davalının ve tanık ...'in eski kızının ihbarının da sonuç olarak ihbar olduğu, olayın gerçeğe dayanıp dayanmadığının tespitinin mümkün olmadığı, bu hususta adli makamlara ulaşmış bir başvurunun olmadığı, kaldı ki 2017 yılındaki bu ihbardan sonra taraflar arasındaki evliliğin sürdüğü, kadının son olarak 08.05.2020 tarihinde şiddet iddiasıyla kolluğa başvurduğu, kadın hakkında adli rapor düzenlendiği, düzenlenen 08.05.2020 tarihli raporda kadında belirgin patolojik bulgu olmadığının belirtildiği, kadının daha sonra talebi üzerine sığınma evine yerleştirildiği, kadının 13.05.2020 tarihinde kuruma başvurarak ''... güvenliği riskim yoktur, eltimin yanına gitmek üzere kendi isteğimle kuruluşunuzdan ayrılıyorum'' diye yazılı beyanda bulunduğu, kurumdan aynı tarihte ayrıldığı; bu olayla ilgili erkek hakkında soruşturma açıldığı, açılan soruşturma kapsamında ... tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, erkek tanıklarının beyanlarından bu bağlamda kadına kusur yüklenmesinin mümkün görülmediği, somut olayda açıklandığı üzere kadın dava ve ıslah dilekçesindeki vakıalarından hiç birini ispatlayamadığı, kadının tanıklarının görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı, kadının darp edildiğine dair herhangi bir delile rastlanmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine, ortak çocuk ve kadın yararına yargılama sırasında takdir olunan 500,00'er TL geçici tedbir nafakasının hüküm kesinleşene dek devamına, çocuk ile baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişkinin karar tarihi itibariyle yeniden düzenlenerek tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine, davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilikte aile içi şiddet olduğu belirtilerek ihbarlarda bulunulduğunu, davalı tarafından ortak çocuğun elinden alınarak sınır dışı edilmesi ile tehdit edildiğinden eşinden şikayetçi olamadığını ve resmi makamlara başvuramadığını, davacı hakkında düzenlenen 04.02.2020 tarihli görüşme raporu ve değerlendirme kısmının herşeyi açıkladığını, tanıdığı şahısların korku nedeniyle tanıklık yapmaktan çekindiklerini, şiddet tekrar ettiğinden davacının 08.05.2020 tarihinde kadın sığınma evine yerleşme talebinde bulunduğunu, yerel Mahkemece davaya sunulan vakıaların yanlış değerlendirildiğini ve hatalı delil takdirine gidilerek yasa ve usule aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, davanın kabul edilmesini talep ettiklerini beyan ederek boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, erkeğin kusurunun olup olmadığı, boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi;

3. Değerlendirme

Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonrasında mahkemece davanın reddine hükmedilmiş, verilen hüküm davacı kadın tarafından istinaf edilmekle, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Mahkemece, somut olayda açıklandığı üzere davacı kadının dava ve ıslah dilekçesindeki vakıalarından hiç birini ispatlayamadığı, kadının tanıklarının görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı, kadının darp edildiğine dair herhangi bir delile rastlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de, yapılan yargılama ve toplanan deliller ve tanık beyanları incelendiğinde, dosya arasına alınan Alo 183 hattı başvuru bilgi formundan erkeğin önceki evlilikten olan kızının, 01.07.2017 tarihinde davalının bu evlilikten olan çocuğuna şiddet uyguladığı ihbarında bulunduğu, bu ihbardan sonra da evlilik birliğinin devam ettiği, ne var ki Aile , Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 04.02.2020 tarihli uzman tarafından düzenlenen görüşme formu incelendiğinde, muhtar ve mahalle sakinlerinden bazı kişilerin 28.01.2020 tarihinde Müdürlüğü arayarak davalının psikolojik sorunları ve öfke kontrolü problemi olduğunu, eşine ve çocuğuna yönelik şiddette bulunduğunu, kadının başına silah dayayıp tehdit ettiğini, bahçeye çıkıp havaya ateş ettiğini, ... güvenliklerinin olmadığı bilgisinin edinildiğini, kadın ile yapılan görüşmede eşinin çocuğu ve kendisini sınır dışı etmekle tehdit ettiğini, ihmal ve istismar davranışında bulunduğunu komşularının desteği ile ifade ettiğini, ancak korktuğu için resmi makamlara aktaramadığı bilgisinin edinildiğini, çocuk ve kadının korunması için gerekli müdahalede bulunulduğunu rapor ettiği, en son olayda kolluğun geldiği ve tutanak tutulduğu, Altındağ Kaymakamlığı Ankara Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi Müdürlüğü'nün cevabi yazılarından kadının sığınma evine yerleştirildiği, 08.05.2020 ile 13.05.2020 tarihleri arasında kadın konukevinden hizmet aldığı ve fiili ayrılığın bu şekilde başladığı, davacı kadının , davalı erkek tarafından evlilik birliği boyunca dışarıdan duyulacak şekilde (evin dışına yansıyacak şekilde) süregelen şiddete uğradığı sabit olup, bu sebeple boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının davasının kabulüne karar verilecek yerde, hatalı gerekçe ve kusur belirlemesiyle kadının davasının reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve davanın reddi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve davanın reddi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...