Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3351 E. 2023/6559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı erkeğin bipolar duygudurum bozukluğu hastalığının bulunması nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı, boşanmaya ve fer'ilerine karar verilip verilemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin hastalığının remisyonda olduğu dönemlerde davranışlarının iradi olduğu, ilaçlarını kullanmayı reddederek evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebebiyet verdiği ve bu hususta tam kusurlu olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2420 E., 2023/411 K.

...

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/254 E., 2021/458 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ile cevaba cevap dilekçesinde; davalının 2009 yılından beri psikolojik tedaviler gördüğünü, ayda bir kez şizofreni tedavisinde kullanılan ... adındaki iğneyi kullanması gerektiğini ancak kullanmadığını, hastalığı ve tedavisi için kullanması gereken ilaçları da kullanmadığını, zaman zaman tedavisini bıraktığını, çalışmadığını, davalının akrabasının davalı ve davacıyı medyuma götürdüğünü, davalının medyum kadının evleneceği kadın olması gerektiğini düşünerek davacının yanında medyum kadına evlenme teklif ettiğini, müvekkkilinin işini bırakmak zorunda kaldığını, müvekkilinin yaşadığı ekonomik ve psikolojik şiddetin çekilmez hale geldiğini ve ortak çocuğu ile birlikte babasının evine gittiğini,davalının beyanlarını kabul etmediklerini, tarafların biraraya gelmelerinin mümkün olmadığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkil lehine 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına. her yıl ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili davaya cevap ile ikinci cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve kabul etmediklerini, davalının şizofreni hastası olmadığını, "Bipolar Duygudurum Bozukluğu" olduğunu, tedavilerini aksatmadığını, davacının müvekkili ile ilgilenmediği gibi ilaçlarını da kullanmadığı iddiasının iftira olduğunu, davacının, müvekkiline ve ailesine hakaret ettiğini, ortak çocuğun müvekkiline karşı saygı ve sevgisinin bitmesine neden olduğunu, ortak evi terk ettiğini, davacı ile konuşmaya çalışıldığında ise davacının "Bana ne vadediyorsun, ne vaadedebilirsin" şeklinde söylediğini, müvekkilinin alınan Adli Tıp raporunda, vasi atanmasına gerek olmadığı, velâyet görevini yerine getirmesine engel bir durumun bulunmadığının belirtildiğini, müvekkilinin hastalığının geçici ve tedavisi olduğunu, akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi için hastalığın tedavisinin olmaması ve sürekli olması gerektiğini, müvekkilinin gayet normal olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının bipolar duygudurum bozukluğu hastalığının bulunduğu, tedavisinin devam ettiği, tedavi altında olduğu ve hastalığının remisyonda olduğu sürece davranışlarının iradi nitelikte olduğu, davalının, davacının ve ortak çocukların ısrarına rağmen ilaçlarını kullanmamak suretiyle iradesi dışında davranışlar sergilediği ve davacı açısından evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğinin tanık beyanları ile ispatlandığı, hastalığının etkilerini azaltır nitelikte ilaçlarını kullanmamak suretiyle davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu, davalının tam kusurlu olduğu, davacının çalışmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak davacı lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan davacı lehine, tarafların evli kaldıkları süre, kusur durumları, ekonomik ve sosyal durumları, yaşanan olayların niteliği ve yarattığı elem ve üzüntü, meydana gelen maddî,manevî kayıplar ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddî ve manevî manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın bir yıl sonra aynen devamına, sonrasında TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, davacı lehine 5.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, müvekkilinin hastalığı sebebiyle meydana gelen hareketleri iradi olmadığından, "Evlilik birliğinin temelinden sarsılması" hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceğini, müvekkilinnin ilaçlarını düzenli kullandığını, ancak hastalığının atak dönemlerinde iradesi dışında meydana gelen davranışlarına engel olmasının mümkün olmadığını, evlilik birliğini çekilmez hale getirecek bir davranışının bulunmadığını, alınan raporun yetersiz olduğunu, fiil ehliyeti hususunda değerlendirme içermediğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara göre, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğugerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın gerekçesi olduğunu, müvekkilinin hastalığı sebebiyle meydana gelen hareketleri iradi olmadığından, "Evlilik birliğinin temelinden sarsılması" hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceğini, müvekkilinnin ilaçlarını düzenli kullandığını, ancak hastalığının atak dönemlerinde iradesi dışında meydana gelen davranışlarına engel olmasının mümkün olmadığını, evlilik birliğini çekilmez hale getriceke bir davranışının bulunmadığını, alınan raporun yetersiz olduğunu, fiil ehliyeti hususunda değerlendirme içermediğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında alınan raporun yeterli olup olmadığı, davalı erkeğin davranışlarının hükme esas alınıp alınamayacağı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 405 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...