Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3405 E. 2024/568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlemesi, velayet, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının birden fazla kez ve farklı kişilerle gerçekleştiği, hatta hamile kalıp kürtaj olduğu, erkeğin ise eşine fiziksel şiddet uyguladığına dair iddiaların ispatlanamadığı, tanık beyanlarının ise soyut kaldığı gözetilerek, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğuna ve bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesi, velayet ve nafaka konularındaki kararının hukuka uygun olduğuna karar verilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1615 E., 2023/166 K.

DAVA TARİHİ : 25.09.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/906 E., 2021/525 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma talebini reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bağımsız bir ev açmadığını, sürekli psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını, müvekkilini başka kadınlarla aldattığını, davalı-karşı davacının çok kıskanç bir yapıya sahip olduğunu, müvekkilinin her akşam telefonunu karıştırdığını, her arayan numarayı sorduğunu, telefonuna casus programı yüklediğini, bu şekilde müvekkilini telefonla sürekli takip ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, müvekkiline kredi çektirdiğini, sürekli borçlandırdığını, zor durumda bıraktığını, iddia ederek pek kötü ve onur kırıcı davranış ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına bu nafaka için artış oranı belirlenmesi ile yine müvekkil lehine 5000.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. ... kadın vekilinin 15.02.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkiline güvenmediğini ve aşırı kıskanç olduğunu, müvekkilinin gururunu kırdığını ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilini borçlandırdığını, müvekkilini cinsel manada zorladığını ortak çocuk yanında zor durumda bıraktığını, ölümle tehdit ettiğini, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, müvekkil lehine 5.000,00-TL tedbir ve yoksulluk nafakasına çocuk için 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaların her yıl artış oranının da belirlenmesine, müvekkil lehine 5000.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini ıslah yoluyla talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin evlilik birliğinin üzerine yüklediği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, buna rağmen kadın eşin birlik görevlerini yerine getirmediğini, eviyle, eşiyle ve müşterek çocukla ilgilenmediğini, sürekli müvekkilini aldattığını, başka erkeklerle konuştuğunu, telefonuna ilişkisi olduğuna dair mesajlar geldiğini, hatta müvekkilden habersiz kürtaj olduğunu, bu şekilde bir çok kez sadakatsiz davrandığını, geçimsizlikte müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, tüm kusurun kadında olduğunu iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 5.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, bu nafakaların gelecek her yıl Tüfe ortalaması oranında artırılmasına, müvekkili lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların fiillerinin pek kötü ve onur kırıcı davranış kapsamında sayılamayacağı, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, kadını sürekli borçlandırdığı ve borçları ödemediği gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, evlilik birliğini sürdürmelerinin beklenemeyeceği, boşanma davası açmakta haklı oldukları, evliliğin devamı konusunda gerek taraflar gerek toplum için bir fayda kalmadığı, taraflar eşit kusurlu olduklarından maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacakları, kadının ve erkeğin boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun baba yanında kalmaya devam ettiği, baba yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil bulunmadığı, annenin de velâyet talebinin bulunmadığın dan velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 inci maddesi kapsamındaki boşanma taleplerinin reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Barış Ege'nin velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının ve erkeğin yoksulluk nafakası talebi ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davası, kusur belirlemesi, velayet, kabul edilen tedbir nafakası miktarı ve yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de; özellikle davalı davacı erkek tarafından kadına hitaben yazıldığı anlaşılan mektubun .gerek kadın tarafından açılan gerekse erkek tarafından açılan boşanma dava tarihi öncesinde yazıldığı, erkeğin oturum sırasında “davacı bana karşı boşanma davası açtıktan sonra ben tanıkla görüştüm ve bu olaylar hakkında bilgi sahibi oldum ve ben karşı davamı açtım.” beyanı ve bu beyanı destekleyen tanık beyanı kapsamında erkeğin kadının başkasından hamile kalması ve sadakata aykırı davranışlarda bulunması eylemlerini, mektubun yazıldığı tarihten sonra öğrendiğinden kadının bu eylemlerini affettiğinin kabul edilemeyeceği , tanık beyanları kapsamında kadının eylemin bir sefere yönelik olmadığı, birden çok kez ve farklı kişilerle sadakatsizlik eylemlerinin bulunduğu en son olarak başka erkekten hamile kaldığı ve bu çocuğu da aldırdığı Öte yandan ise erkek eşe yüklenen fiziksel şiddet uyguladığına yönelik vakıanın ispatlanamadığı, tanığın beyanının yer ve zaman belirtmeyen soyut nitelikte olup eylemin kim ve nasıl tarfından gerçekleştirildiğine dair bir açıklamada içermediğinden itbar edilemeyeceğini, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinini temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının birden çok kez ve farklı kişilerle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği hatta başka bir erkekten hamile kalarak çocuk aldırdığı erkeğin ise eşini tehdit ettiği ve kadını sürekli borçlandırdığı ve bu borçları ödemediği tüm bu nedenlerle evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının ağır kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; erkek eşin istinaf talebinin kabulü ile kusur gerekçesinin yeniden düzenlenmesine, erkeğin maddi-manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkek yararına 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata ve kadının istinaf başvurusunun; velâyet hususundaki beyanları, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporu dikkate alındığında, çocuğun üstün yararına uygun olduğu anlaşılan velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, hükmedilen nafakaların miktarında, kadının yoksulluk nafakası talebinin sonucu itibariyle reddine karar verilmesinde,gerçekleşen kusur durumu neticesinde davacı- davalı kadının ağır kusurlu olduğundan İlk Derece Mahkemesince kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin sonucu itibariyle reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi velâyet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar ile ortak çocuk Barış Ege velâyetinin hangi tarafa verilmesinin üstün yararına olacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü ve 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Ayrıca Sözleşmenin üçüncü ve 9 uncu maddesi, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (b) bendi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.