"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/261 E., 2022/1946 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2016/328 E., 2020/568 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili ıslah dilekçesi ile ; kadının aşırı kıskançlık yaparak erkeği başkalarının önünde küçük düşürdüğünü, dışlayıp yalnız bıraktığını, danışmadan sadece kendi istekleri doğrultusunda karar aldığını, kariyerini ön planda tutarak eş olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sırf kariyerini düşünerek erkeğin tayin olduğu yerlerin hiçbirine gelmediğini, tarafların İstanbul'da oldukları dönemde soğuk ve ilgisiz davrandığını, yemek yapmadığını, ev işi yapmadığını, erkeğin ailesini hiç istemediğini, onlara soğuk ve mesafeli davrandığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yasal faizi ile birlikte 250.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili ıslah ederek sunduğu cevap dilekçesinde; erkeğin başka kadınlarla birlikte yaşayarak kadını aldattığını, sürekli psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, alkolün etkisi ile kadına hayatı zindan ettiğini, erkekten kaynaklanan sebeplerle kadının çocuk sahibi olamadığını, karıştığı suçlar nedeni ile kadının işten ayrılmasına neden olduğunu, kadına ait konutu zorla sattırarak parasını aldığını, Marmaris'te restoran açığını, kadının uzun yıllar TRT ve Kanal 7'de çalıştığını, Kiziroğlu soyadı ile tanındığını belirterek davanın reddine, aksi halde 3.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 300.000,00TL maddî ve 300.000,00TL manevî tazminata, Kiziroğlu soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların ayrı şehirlerde görev yapmasının hiçbir zaman sorun olmadığını, erkeğin başka kadınlarla kadını aldattığını, başka kadınlarla evliymiş gibi yaşadığını, alkol alarak kadına fiziksel şiddet uyguladığını, eve geç geldiğini, bazen hiç gelmediğini, beş aylık hamileyken düşük yaptığında erkeğin evde olmadığını, ikinci düşüğünün de cinsel yolla bulaşan bir virüs nedeni ile gerçekleştiğini, tüp bebek tedavisi için karar verildiğini ancak tedaviye gelmediğini, 2003 yılında evi terk ederek Marmaris'e gittiğini, burada restoran açtığını, bir süre sonra tutuklanarak ceza evine götürüldüğünü, kadının ceza evindeyken ziyaretine gittiğini, erkek aleyhine rüşvet, irtikap gibi bir çok suçlamalar olduğunu, bu durumun kadının Kanal 7 televizyonundan ayrılmasına neden olduğunu belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, aylık 3.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 300.000,00TL maddî, 300.000,00TL manevî tazminata, kadının Kiziroğlu soyadını taşımasına izin verilmesine karar verilmesini istedi
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına karşı fiziksel şiddet uyguladığı, emekli olduktan sonra evi terk ederek Marmarise gidip ayrılık tesis ettiği, hakkındaki soruşturmalar sebebiyle basında çıkan haberlerin kadının kariyerine zarar verdiğinin dosya kapsamına göre sabit olduğu, kadının kusurunun ispatlanamadığı, kadının belirlenen gelir düzeyi ve tarafların evlilik birliği içerisindeki yaşam standartları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000.00 TL maddî ve 50.000,00TL manevî tazminata, kadının birlik soyadı olan Kiziroğlu soyadını taşımasına izin verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddi gerektiğini, erkeğe yüklenen kusurların çok eski tarihli olduğunu, asıl kusurlu olanan kadın olduğunu, kadının hem özel okulda öğretmenlik yaptığını, pek çok kurumda diksiyon ve spikerlik eğitimi verdiğini, asgari ücretin çok üstünde gelir elde ettiğini hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının kaldırılması gerektiğini, hükmedilen tazminatların çok yüksek olduğunu ve kaldırılması gerektiğini erkeğin manevî tazminat talebinin kabulü gerektiğini ve kadının soyadının değiştirilmesi gerektiği belirterek asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, erkeğin kadını aldattığı ve fiziksel şiddet uyguladığının ispatlandığı, erkeğin maddî durumunun çok iyi olduğu, tek başına sahip olduğu şirketin bir yıllık satışının milyonlarca lira olduğunu, bu nedenlerle hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğunu, birleşen davanın tümden kabulü gerektiği gerekçeleri ile yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen fiziksel şiddet kusurunun eski tarihli olduğu ve tarafların sonrasında evliliğe devam ettiklerinin anlaşıldığı, erkeğin cezaevinde tutukluluk sürecinde kadının erkeği ziyarete gittiği, manevî destekte bulunduğunun anlaşıldığı, kadının erkeğin tutukluluğu nedeni ile değil basında çıkan haberler nedeni ile işten çıkartıldığı, bu nedenle erkek hakkındaki soruşturmalar nedeni ile çıkan haberlerin kadının kariyerine zarar verdiğine ilişkin kusurun da erkeğe yüklenemeyeceği, ancak erkeğin aşırı derecede alkol kullandığı ve emeklilik hayatı sürmek istediğini belirterek ortak evi terk edip birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığının dosya kapsamına göre sabit olduğu, kadının kusuru ispatlanamadığından erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının öğretmen olarak çalıştığı, düzenli ve sabit gelirinin yanı sıra adına kayıtlı araç bulunduğu, medyaya program hazırladığı, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği, erkeğe yüklenen kusurların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmemesi nedeni ile kadının manevî tazminat talebinin reddi gerektiği, erkeğin ıslah dilekçesi ile talep ettiği manevî tazminat hakkında bir karar verilmemesinin doğru olmadığı ve bu talebin reddi gerektiği gerekçesi ile tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile buna ilişkin benlerin kaldırılmasına, yerine kusur oranları değişmemekle birlikte gerekçenin açıklanan şekilde düzeltilmesine, erkeğin kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminata ve kendi lehine hükmedilmeyen manevî tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kadının yoksulluk nafakası ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının maddî tazminat miktarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü ile buna ilişkin bendin kaldırılmasına yerine kadın yararına 200.000,00TL maddî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve maddî tazminatın miktarlarının yüksek olduğu ve kaldırılması gerektiği belirtilerek; hükmedilen tedbir nafakası ve maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, erkeğin kadını aldattığı ve fiziksel şiddet uyguladığının ispatlandığı, erkeğin maddî durumunun çok iyi olduğu, tek başına sahip olduğu şirketin bir yıllık satışının milyonlarca lira olduğunu, bu nednelerle hükmedilen maddî tazminat ve tedbir nafakasının miktarlarının çok düşük olduğunu, yoksulluk nafakasının ve manevî tazminatın kabulü gerektiğini, kadının özel okulda öğretmen olduğunu ve işsiz kalma ihtimali olduğunu, hala kira ödediğini, malvarlığı bulunmadığını belirterek; kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir nafakası ve maddî tazminatın miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı,birleşen davanın kabulü ile kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 173 üncü ve 175 inci maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (6100 sayılı Kanun) Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.