"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1291 E., 2022/2116 K.
DAVA TARİHİ : 16.02.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/148 E., 2019/869 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun kısmen, kadının istinaf başvurusunun tamemen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından nafaka ve tazminatların miktarı, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı, davacı kadın tarafından nafakalara faiz uygulanmaması yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesince kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarları ile kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları yönünden davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan kadının tazminat ve nafakaların miktarlarına yönelik temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin annesinin müvekkilini hiçbir zaman istemediğini, fakir ve para düşkünü olmakla suçladığını, erkeğin, hakaret ettiğini, aşağıladığını, maddî durumları iyi olmasına rağmen rutubetli evlerde yaşattığını, müvekkilini eve kapattığını, kendisinin hayatını yaşamaya başladığını ve sosyal medya üzerinden başka kadınlarla yazıştığını, dışarıda görüştüğünü, müvekkilini defalarca aldattığını, müvekkili ve çocukları ile ilgilenmediğini, şiddet uyguladığını, sürekli annesinin sözünü dinlediğini, çocuklarına da fiziksel ve sözlü şiddet uyguladığını, müvekkilinin annesi ile görüşmesini kısıtladığını, ekonomik şiddet uyguladığını, kendi sürekli para harcayıp alışveriş yaptığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, en son 09.02.2018 tarihinde müvekkilini uykudan uyandırarak hakaret ettiğini, evden kovduğunu, telefonunu alıp duvara fırlattığını, çocukların yanında şiddet uyguladığını, 13.02.2018 tarihinde evi terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı değişen koşullara göre artırılmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, davacı kadın yararına değişen koşullara göre artırılmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına yasal faiziyle birlikte 150.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının annesinin sürekli evlerinde olduğunu ve evliliklerine müdahale ettiğini, kadının erkeğin ailesine hakaret ettiğini, evine, eşine ve ailesine soğuk ve ilgisiz davrandığını, taraflar arasındaki cinsel sorunların kadından kaynaklandığını, olay günü de para yüzünden müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilinin de olay fazla büyümesin diye kadını ittirdiğini ve evden ayrıldığını, ablasının müvekkiline ağır küfürler ettiğini ve evden kovduğunu, tekrar eve gitmek istediğinde eve alınmadığını, asılsız darp raporu alınarak huzurdaki davanın açıldığını savunarak davanın reddine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, yoksulluk nafakasına yönelik yasal ve inandırıcı delil olmadığından talebin reddi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına ayrı ayrı hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 500,00 TL'ye çıkarılarak tedbir ve iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere yasal faiziyle 15.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, katılma yoluyla istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; nafakalara TEFE-TÜFE oranında faize hükmedilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararıyla hükmedilen maddî-manevî tazminat boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel (ödenir) hale geleceğinden, faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği, bu husus nazara alınmadan, dava tarihinden itibaren maddî ve manevî tazminata faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı kadının dava dilekçesinde kendisi ve ortak çocuklar yararına değişen koşullara göre artırılmak üzere nafaka talebinde bulunduğu, bu talebi konusunda karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadının katılma yoluyla istinaf talebinin kabulü ile iştirak nafakalarının boşanma kararının kesinleşme tarihi esas alınarak gelecek yıllar için her dönem başında TÜİK tarafından açıklanacak her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına, davalı erkeğin istinaf talebinin kısmen kabulü ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara boşanma kararının kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere yasal faiz uygulanmasına, davalı erkeğin diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tazminatların ve nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı kadının temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı erkeğin temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.