"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2079 E., 2022/1691 K.
KARAR : Kısmen kabul, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tire 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/495 E., 2019/77 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ilk olarak 1997 yılında evlendiklerini, 2011 yılında boşandıklarını ve 2014 yılında tekrar evlendiklerini, tarafların evliliklerinden 16 yaşında çocukları bulunduğunu, erkeğin kadın ve çocuğuna karşı sürekli olarak kötü davrandığını, onlara karşı devamlı olarak azarlayıcı ve kırıcı bir tonda konuştuğunu, evin içerisinde sürekli olarak bağırdığını ve agresif bir tutum sergilediğini, kadın ve oğlunun psikolojilerinin, erkeğin bu davranışları nedeniyle olumsuz olarak etkilendiğini, stresten sistemik, otoimmün iltihabi hastalığına yakalandığını, davalı erkeğin destek olmadığını, 2017 yılında telefonuna gelen mesaj sonrası evi terk ettiğini, terk ettikten sonra evi ve çocuğu ile ilgilenmediğini iddia ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir yoksuluk nafakasına 100.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının talep ve iddialarının haksız ve yersiz olduğunu, davanın reddi gerektiğini, bir eş ve baba olarak üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kadının dava dilekçesinde, erkeğin olumsuz davranışlarına katlandığını ve bu nedenle bağ dokusu romatizması hastalığına yakalandığını iddia ettiğini, bilimsellikten uzak ve gerçek dışı bu iddianın iler tutar yanı bulunmadığını, tarafların ortak hayatının, davacının, ağır kusurlu eylemleri neticesinde sona erdiğini, davacı kadının, davalı erkeğin kök ailesini istemediğini, tekrar biraraya gelmelerinden sonra davacı kadının davalı erkeğin ailesini ziyarete dahi gitmediğini, davalının da ailesi ile irtibat halinde olmasına engel olduğunu, titizlik hastası olduğunu, davacı bu takıntısının çekilmez boyuta gelmesine rağmen müvekkilinin aile huzurunun bozulmaması için bu duruma dahi katlandığını, kadının ortak hayat süresince erkeği bir eş olarak görmediğini ve bir eş olarak yerine getirmesi gereken yükümlülüklerini ihlal ettiğini, kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile nafaka talebinin haksız ve yersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, tarafların ikinci kez evlendikleri, yaklaşık 1 yıldır ayrı yaşadıkları, davalı erkeğin evi terk edip gittiği, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, hastaneye gitmediği, hastalığında yanında olmadığı, ortak yaşamı terk ettiği, ortak çocuk Ozan için iki kez sünnet düğünü yapıldığı, davalı erkeğin, davacı kadının beraber sünnet düğünü yapalım teklifini kabul etmediği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurlu olduğu ispat edilemediği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğunun velâyetinin davacı anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen çocuk ile babası arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 350,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir -yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî tazminata, davacı kadının manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrar ederek; davacı kadının kusurlu olduğunu, davasının reddinin gerektiğini, çocuğun kendisi ile yaşadığını, velâyetin kendisine verilmesi gerektiğini, kadının ... olmadığını yoksulluk ve iştirak nafakası ve maddî tazminat kabulünün hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrar ederek; velâyetin müvekkiline verilmesinin ... olduğunu, nafakaların düşük olduğunu, maddî tazminatın düşük olduğunu, manevî tazminat verilmesi gerektiğini beyan ederek taleplerinin kabul edilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin evi terk ettiği, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, hastaneye gitmek istemediğinin sabit olduğu ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı bunda da kocanın tamamen kusurlu olup davalı kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı yönündeki kabulün ve boşanmaya karar verilmesinin ... olduğu , ancak erkeğe kusur olarak yüklenen çocuk için ortak sünnet yapmak teklifini reddedip çocuk için iki farklı sünet düğünü yapılması kusurunda kadın bu maddî vakıaya dilekçeler teatisi aşamasında dayanmadığından erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, kararın gerekçe kısmının düzeltilmesi gerektiği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarlarının az olduğu, erkeğin kadının hastalığı ile ilgilenmemesinin kadının kişilik haklarını zedelediği bu nedenle kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk ergin olduğundan velâyete ve çocuk yararına hükmedilen nafakalara ilişkin istinaf taleplerinin konusuz kaldığı gerekçesiyle erkek vekilinin velâyete ve iştirak nafakasına, kadın vekilinin iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde özetle ; davacı tanık beyanlarının objektif olmadığını, kadının kusurunu ispatlayan tanık beyanlarına neden itibar edilmediğini, davalının takıntılarının olduğu, müvekkilinin kök ailesinin gelmesini ve görüşmesini istemediği tanık beyanlarında ispat edildiğini, davacı kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının fahiş olduğunu, kadının yoksulluğa düşmediğini, yoksulluk nafakasının kabulü ve arttırılmasının hatalı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde özetle ; davacı kadın yararına hükmedilen tazminatların miktar ve nafakaların miktarının düşük kaldığını, tedbir nafakası ile ilgili karar verilmediğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 ... maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.