Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3553 E. 2024/2484 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aile konutu olan taşınmazın satışı sırasında davacı eşin rızasının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Aile konutu niteliğindeki taşınmazın satışı için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca davacı eşin açık rızasının alınması gerektiği, somut olayda davalı tarafça sunulan delillerle davacı eşin açık rızasının ispatlanamadığı gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1895 E., 2022/3089 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/73 E., 2021/115 K.

Taraflar arasındaki aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalı ile yaklaşık 35 yıldır evli olduklarını, bu evliliklerinden iki tane çocuklarının olduğunu, ailenin ... adresinde ikametgah ettiklerini, tarafların bu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davacının eşinin 77 yaşında olduğunu, olayları algılama yeteneğinin oldukça zayıf olduğunu, tapudaki resmi işlemleri sağlık raporu aldırılmadan gerçekleştiğini, davalının davacının haberi olmadan oğlu ve yeğeni ... tarafından kandırıldığını, davacının evde olmadığı sıra tapuya getirtilerek satış işleminin yapıldığını, davacının kendi haline yaşadığını okuma yazma bilmediğin, davalının başkaca aile konutu olmadığını bildiğini, davacının evin satıldığını komşularından ve akrabalarından duyduğunu, duyduğu zaman sinir krizine girdiğini, davalı ...'nın iyiniyetli olmadığını, davalıların taşınmazı kötüniyetli olarak satın aldıklarını beyanla dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, dava konusu ... ada 37 parselde kayıtlı taşınmazın kaydının iptali ile davalılardan müvekkilinin kocası olan ... adına tesciline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile özetle dava konusu taşınmazın tapuda satış değerinin 400.000,00 TL olduğunu, diğer davalı ...'nın ... ... şubesine davalı ... tarafından 223.667,00 TL'sinin ve ... tarafından 07.01.2019 tarihinde 200.000,00 TL'si olmak üzere yatırdıklarını, dava konusu taşınmazın 30 dönümlük bir tarla olduğunu içerisinde bir ev olduğunu, davanın kötü niyetli açıldığını, her iki tarafında ... şubesine giderek taşınmaz üzerinde ipotek koydurarak kredi kullandıklarını, bu işlemlerle davacının açık ve net olarak imzasının bulunduğunu, söz konusu bankada satış ve ipotek tesisine ilişkin imzalarının bulunduğunu, davalı müvekkile amcası ve yengesi olan bu kişilerin taleplerini kabul ettiğini ve gerçek satış değerini göstermek suretiyle tapuda satış işleminin yapıldığını, taraflar arasında bu alım satımdan tüm tarafların haberinin olduğunu, satış işlemi sırasında resmi devlet memuru önünde akli dengesinin olup olmadığına ilişkin belgelerin mevcut olduğunu, davayı tamamen kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etmek ve sebepsiz zenginleşmeye yönelik açtıklarını beyanla davanın reddine, dava masrafları ve vekâlet ücretinin davalı taraftan alınarak taraflarına ödenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu gayrimenkulün ... tarafından ...'ya 07.12.2018'de satıldığı, satış bedelinin ödendiği, bu hali ile ortada gerçek bir satışın yapıldığı kanaatine varıldığı, uyuşmazlığın ...'nın satımda muvafakatinin alınıp alınmadığı hususlarında toplandığı, ...'dan alınan kredi kayıtlarının incelenmesinde davalı ...'nın çekmiş olduğu krediye istinaden dava konusu yeri ipotek olarak verdiği, bu ipoteğe davacı ...'nın 09.10.2017 tarihli ... 1. Noterliğinin 07970 yevmiye numaralı düzenleme şekline muvafakat verdiği, dinlenen tanıkların bir kısmının taşınmaz satışından davacının haberinin olduğunu bir kısmının ise davacını haberinin olmadığını söylediği, ortak çocuk ... beyanında, babasının taşınmazı sattığından annesinin haberi olduğunu beyan ettiği, tarafların ortak çocuklarının olması ve yaşananlara bizzat şahit olmaları nedeniyle tanık ...'in beyanlarına üstünlük tanındığı belirterek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek reddedilen dava yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, aile konutu sebebiyle tapu iptal ve tescil davasında davacı eşin rızasının bulunup bulunmadığı ile davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğ noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 2 nci, 6 ncı, 194 üncü ve 1023 üncü maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 225 inci ve devamı maddeleri, 353 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.4721 sayıl Kanun’un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple, tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "Kurucu" değil "Açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "Emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "Belirli olan" bir işlem için verilebilir.

2.4721 sayıl Kanun’un 194 üncü maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, "Aile birliğinin korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "Açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

3.Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun başkası adına devir edilerek, tescil edilmesi gibi "Tek başına" bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma "Ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir. Madde eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "Açık" olması gerekir.

4.Somut olayda, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu sabittir. Davalı önceki malik eş olan ... dava konusu aile konutunu, diğer davalı ...'e satış suretiyle devir etmiş olup yapılan yargılama ve toplanan delillerle bu işlem sırasında davacı eşin açık rızasının alındığı ispatlanamamıştır. Aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir. (HGK'nun 24,05.2017 tarih 2017/2-1604 esas, 2017/967 karar sayılı kararı). Eş söyleyişle eşin "Açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "Geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Davalı tarafça davacı eşin açık rızası ortak çocuk ...'in tanıklığı ile ispat edilmek istenmişse de; davacı eş tarafından davalının tanık ... tarafından kandırıldığı ve zaten onun yönlendirmesiyle satışın yapıldığı dava dilekçesinde iddia edilmiş olup bu tanığın beyanlarına itibar edilerek hüküm verilmesi hatalı bulunmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davacı malik olmayan eşin açık rızası ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı eş lehine ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı eş lehine BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...