Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3573 E. 2024/1094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurunun kadına göre daha fazla olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen kusur oranı, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olduğu gerekçesiyle, davalı kadının ve davacı erkeğin temyiz istemleri reddedilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1576 E., 2023/157 K.

DAVA TARİHİ : 13.01.2017

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaycuma 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/592 E., 2021/1369 K.

Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen 27.03.2018 tarihi ilk karar ile 28.09.2021 tarihli son karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı erkeğin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı erkeğin nafakalar yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesi ile davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle;annesine ve babasına hakaret ettiğini, davalının psikolojisinin bozulduğunu, ailesine yardım etmesini istemediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; sürekli baba evine gidip aylarca eve uğramadığını, bu dönemde ev kirası, su, elektrik, doğalgaz, apartman aidatı vesaire giderlerini ödemediğini, hatta davacının evin elektrik ve suyunu kapatmakla tehdit ettiğini, sık sık evi terk ettiğini, sık sık ailesinin yanında kaldığını, kadını darp etmesi ettiğini, bu olay nedeniyle Çaycuma Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığını ve ceza aldığını, ilk evliliğinden olan çocuk yararına hükmedilen nafakayı dahi elinden aldığını, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını ileri sürerek davanın reddine, aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 27.03.2018 tarih ve 2017/44 Esas, 2018/355 Karar sayılı kararı ile, davacı erkeğin evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği ve davalı eşe karşı hakarette bulunduğu, davalı kadının ise davacı eşe hakaret ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili taraf sıfatları ve fer'îlere yönelik hükümlerde karışıklık olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17.03.2021 tarih ve 2019/1029 Esas, 2021/414 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince tesis edilen gerekçede yer alan kusur belirlemesinde taraf sıfatlarının karıştırıldığı, hangi tarafa hangi kusurun verildiğinin açık bir şekilde ortaya koyulmadığı, yine hükmedilen fer'îlerin kimin lehine verildiğine dair çelişkiden uzak bir gerekçe oluşturulmadığı gibi davanın kabulüne karar verildiği halde davalı lehine harç ve yargılama giderlerine hükmedildiği görülmüştür. Bu haliyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararda gerekçede kendi içinde çelişki yaratıldığı gibi, gerekçe ile hüküm arasında da çelişki hasıl oluşturulduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davalının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının davacı erkeğe ve ailesine hakaret ettiği, erkeğe konuta gelmemesini beyan ettiği; erkeğin kadına hakaret ettiği, evi ile ilgilenmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına,kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen nafakaların miktarının düşük olduğunu, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında erkeğin ayrıca sık sık ailesinde kaldığı, yine davalı kadına yüklenen ortak konuta gelmesini istememe vakıasına davacı erkek tarafından dayanılmadığı, bu vakıaya yönelik tanık beyanının duyuma dayalı olduğu, ayrıca İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda davalı kadına erkeğin ailesine hakaret etme vakıasının yüklenilmediği ve ilk karara yönelik sadece davalı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğundan usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince bu vakıanın da kadına yüklenemeyeceği, davalı kadının tanık beyanlarında yer alan sair vakıalara davalı kadın tarafından dayanılmadığı, sunulan ceza mahkemesi kararına konu vakıalardan sonra evlilik birliği devam ettiğinden davalı kadının bu vakıalar yönünden davacı erkeği affettiği, en azından yaşanılanları hoşgörü ile karşıladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran daha kusurlu olduğu; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davalı kadının çalıştığı, taraflara ait SGK kayıtları, kadına ait takbis kaydı, tedbir ve yoksulluk nafakasının niteliği de gözetildiğinde tarafların gelir durumlarının benzer olduğu, ancak bu karara karşı yalnızca davalı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak davalı kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı uygun olduğu; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile erkeğin kusuru ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî tazminat ile boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan kadın yararına manevî tazminata, bu tazminata boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hükmedilmesi gerektiği; kadının az da olsa kusuru bulunduğundan bu davaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, dökümü kararda gösterildiği şekilde yargılama giderlerinin kadından tahsiline, erkek yararına vekalet ücretine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına hükmedilen nafaka miktarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile nafaka miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminata hükmedilme koşulları oluşup oluşmadığı ve kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı erkek vekilinin kadın yararına hükmedilen nafakalara yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizi itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.