Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3574 E. 2024/1093 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, boşanmaya sebep olan olaylar, tazminat ve nafaka miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, tarafların kusur oranlarını ve boşanmaya sebep olan olayları doğru şekilde değerlendirdiği, tazminat ve nafaka miktarlarını belirlerken de usul ve yasaya uygun davrandığı gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1854 E., 2023/468 K.

DAVA TARİHİ : 07.10.2019-05.11.2019-27.01.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/391 E., 2022/202 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşı davanın reddine, asıl ve birleşen davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkek ve erkeğin ailesinin kadına karşı kötü davranışları nedeniyle mutlu olamadığını ve zulüm gördüğünü, erkeğin şiddet uyguladığını, gerekli saygı ve ilgiyi göremediğini, hiçbir zaman evliliğin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, bağımsız konut temin etmediğini, ailesinin etkisinde kaldığını,cebir, şiddet ve baskı gördüğünü, kadının zayıf olmasına rağmen senin gibi zayıfları sevmediğini söylediğini, zorla cinsel ilişkiye girdiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin sorumluluklarını yerine getirecek bir olgunluğa sahip olmadığını, yemek yapmayı bilmediğini, ev işlerinden anlamadığını, evin tüm bakımını ve yemekleri, çamaşırı, bulaşığı dahi evlilik birliği süresince erkeğin annesinin yaptığını, kadının öğle saatlerine kadar uyuduğu için evin hiçbir sorumluluğunu üzerine almadığını, huzur vermediğini, mahrem konuları başkalarına anlattığını, ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili 27.01.2020 tarih ve 2019/391 Esas sayılı birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli tartışma ortamı yarattığını, bunu artırarak üzerine yürüdüğünü, durduk yere gülmeye başlamak, durduk yere ağlamak gibi manasız hareketlerde bulunduğunu, daha yaşını doldurmamış bebeğe şiddet uyguladığını, evlilik birliğine maddî olarak katkıda bulunmadığı gibi ev işlerini de yapmaktan da imtina ettiğini, yükümlülüklerini ağır bir biçimde ihlal edildiğini, sistemli olarak boşanmaya zemin hazırladığını ve bu süreçte de evlilik boyunca aldatmaya devem ettiğini ileri sürerek dosyaların birleştirilmesine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı erkeğin kadına şiddet uyguladığı, hakaret ve küfür ettiği, ayrı bir ev açmadığı, tanıkların diğer beyanlarının soyut kaldığı ve itibar edilemediği kusur tespitinde dikkate alınmadığı, davacı kadının davalının yeğeni kucağındayken vurduğuna ilişkin beyanının ve karşı dava dilekçesindeki diğer iddiaların soyut beyan olduğu ve bu iddialar yönünden herhangi bir vakıanın da olmadığı kusur belirlemesinde bunların dikkate alınmadığı; birleşen dava incelendiğinde davalı kadının evlilik birliği içinde kendi kuzeniyle güven sarsıcı davranış oluşturacak şeklide görüştüğü ve mesajlaştığı, bu hususun tanık beyanları, dosya içinde bulunan mesajlaşma kayıtlarıyla sabit olduğu dikkate alınarak evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davalı erkeğin kadına göre daha ağır kusurlu olduğu; karşı dava yönünden ise soyut beyanlara itibar edilmediği, her hangi bir vakıanın olmadığı ve davalı kadına herhangi bir kusur izafesi yapılamadığı nitekim dava dilekçesinde iddia edilen hususların ispat edilemediği, erkeğin kusurunun kadına göre daha ağır olduğu; davacı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri ile birleşen dava talebi olarak değerlendirilme yapılsa da (evlilik birliği sona erinceye kadar herhangi bir sebeple açılmış boşanma davalarında taraflara yüklenmiş tüm kusurlar birlikte değerlendirilip tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre maddî ve manevî tazminatlara hükmedilmesi gereği) sehven asıl ve birleşen yazılması hatalı olup, yazılı gerekçeyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tedbir ve yoksulluk nafakası yönüyle yasal faiz uygulanmasına, kadın yararına yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkek yararına yasal faiziyle birlikte 8.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesinin ve buna bağlı olarak birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarının düşük olduğunu, erkek lehine tazminata hükmedilmesini hatalı olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin ve karşı davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığını, tazminat miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın, kadının davasının kabulü, reddedilen davası, kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birlikte görülen boşanma davalarında kusur değerlendirmesinin ortak yapılmasının gerektiği,İlk Derece Mahkemesince ayrı ayrı değerlendirme yapıldığı gibi tam kusurlu bulunan erkeğin birleşen davasının kabulüne, karşı davasının ise reddine karar verildiği, tam kusurlu kabul edilen erkek yararına tazminata hükmedildiği, bu haliyle hükümde çelişki oluşturulduğu; davalı erkeğe verilen kusurların gerçekleştiği, erkeğin ayrıca kadına sürekli şiddet uyguladığı; (05.....) numaralı cep telefonunun davalı erkek adına kayıtlı olduğu, ilgili numaranın davacı kadın tarafından kullanıldığı hususunun ispat edilemediği, yine bu numara ile görüşme yaptığı iddia edilen (05...) numaralı hattın davacı kadının amcası olan A. E.'a ait olduğu ve bu hattın ... tarafından kullanıldığı hususunun ispatlanamadığı, tanık A.'in kadınla ilişkisi bulunduğu iddia edilen A. E.'dan ilişkiyi öğrendiğini beyan ettiği, tanığın üçüncü kişiden duyuma dayalı beyanının da hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak davacı kadına verilen kusurun isabetsiz olduğu, kadının erkeğin yeğenine zarar verdiği yönündeki iddiada tanık M.’ın beyanı ile af kapsamında kaldığı, erkek ve ailesinin kadını hocaya götürdüğü yönündeki vakıa kapsamında taraflar arasında nasıl bir geçimsizliğe sebebiyet verdiği ispatlanamadığı, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu; kadın lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu; tarafların evlilikte geçirdikleri süre, ortak çocuğun bulunmaması ve yaşları itibariyle tarafların yeniden evlenme ihtimalleri göz önüne alınarak toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerektiği; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki davalı erkeğin kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi ile birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz kaldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadının kusursuz olduğunun tespitine, kadın yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına 20.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, erkeğin birleşen davasının reddine; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. ... kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre hükmedilen tazminat ve nafaka miktarının düşük olduğunu, toptan nafaka talebi olmadan bu yönde hüküm kurulmasının doğru olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davalarının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının davasının kabulüne karar verilmesi ve kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her üç dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulüne ve reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile tazminat ve nafaka koşul ve ödeme şeklinin doğru belirlenip belirlenmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.