"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/194 E., 2022/1401 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/577 E., 2019/671 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş; kadının kabul edilen yönler dışındaki ve erkeğin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre reddedilen ziynet alacağı bedeli ve temyize konu edilen toplam miktar 29.670,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışında ve davalı-davacı erkek vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin başka kadınla ilişkisi olduğunu, haftada üç dört gün eve gelmediğini, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, ailesinin de fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, kadını hizmetçi gibi gördüklerini, ailesiyle görüşmesine izin vermediklerini, ortak çocuğu erkeğin annesinin sahiplendiğini ve sağlıklı bir anne çocuk ilişkisi kurulmasına izin verilmediğini, en son kadın boşanmak istediğinde erkeğin ve arkadaşlarının tehdit yoluyla evraklar imzalatmaya çalıştığını, ...'da bulunan arsanın silah zoruyla devrettirildiğini, fiziksel şiddet uygulayıp hakaret ederek evden kovduğunu, anne yanında olan küçük kız çocuğunu kaçırdığını ve kadın evden kovulduğu için ziynet ve çeyiz eşyalarının erkekte kaldığını iddia ederek; tarafların pek kötü ve onur kırıcı davranış, zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan 10 adet 22 ayar bilezik, 1 adet ... burması ve sayısı bilinmeyen altın ve nakit para ve çeyiz eşyası karşılığı olan şimdilik 1.000,00 TL eşya bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili 17.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 29.670,00 TL ziynet alacağı bedelinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, erkekten alınarak kadına ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
3.Davacı-davalı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; ortak çocukların baba yanında olduğunu belirterek anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Dava dilekçesi-davalı davacı erkeğe 23.08.2017 günü tebliğ edilmiş, tebliğ mazbatasında adresin kapalı olduğu ve kapıcıya haber bırakıldığı belirtilmiş, haber bırakılan kapıcının isminin bulunmaması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu görülmüş, davalı-davacı erkek vekili davaya 22.09.2017 tarihinde cevap dilekçesi sunmuş, İlk Derece Mahkemesi kararında cevap dilekçesinin süresinde olmadığı gerekçesine yer verilmiş ve davalı-davacı erkek vekilinin tebligatın öğrenildiği tarih ve cevap dilekçesinin süresinde kabul edilmemesi konusunda açık bir kanun yolu itirazı olmamıştır.
2.Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde; kadının sadakatsiz olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarla ilgilenmediğini ve evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının zina ve pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle açtığı davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanak davalarında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakat yükümlülüğüne aykırı güven sarsıcı davranışlarda bulunan, eşine fiziksel şiddet uygulayan, babaanne tarafından büyük çocuğun anneden uzaklaştırılmasına ses çıkarmayan, aynı binada yaşayan ailesinin eşine psikolojik baskı uygulamasına izin veren ve kadının güven sarsıcı davrandığını öğrendikten sonra evden gitmesini isteyen erkeğin ağır, güven sarsıcı davranışlarda bulunan ve ev işlerine özen göstermeyen kadının az kusurlu olduğu, çalışan ve sabit geliri bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmediği, kadın lehine tazminatlara hükmedilebilmesi için yasal koşulların bulunduğu, erkek yasal süresi içinde maddî ve manevî tazminat talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığı, kadının ziynet alacağı davasını ispatlayamadığı ve birleşen kişisel ilişki davası hakkında, boşanmanın fer'îsi olarak bu konuda hüküm kurulduğundan karar verilmesine yer olmadığı, kadının davayı açmakta haklı olması nedeniyle birleşen kişisel ilişki davasındaki yargılama giderlerinin erkeğe yükletilmesi gerektiği gerekçesi ile; kadının zina ve pek kötü ve onur kırıcı davranışa dayanan davalarının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniye dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar Nazlı ve Sude Naz'ın velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminarın erkekten alınarak kadına verilmesine ve kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının az da olsa kusuru bulunmadığını, erkeğin hukuka aykırı olarak elde ettiği telefondaki kayıtlara itibar edilip kadına kusur yüklenemeyeceğini, erkeğin kusurlarının ise ağır olduğunu, erkeğin kendine ait dükkan işlettiğini, maddî durumunun iyi olduğunu, tazminatların miktarının az olduğunu, kadının asgari ücretle çalıştığını, kira ödediğini, yoksulluğa düştüğünü, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına uygun olduğunu ve erkeğin ziynetlere yönelik ikrarının dikkate alınmadığını belirterek kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, velâyet ve ziynet alacağı davası yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının başka bir erkekle lüks bir sitede yaşadığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, tüm kusurun kadında olduğunu ve lehine tazminatlara hükmedilemeyeceğini belirterek kusur belirlemesi ve aleyhe hükmedilen tazminatlar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin doğru olduğu, kadının çalışıyor olsa da kirada oturması, tanık beyanlarına göre erkeğin ortak olduğu kendine ait işyerinin olması ve ablasına ait evde oturması dikkate alındığında kadın lehine yoksuluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının bulunduğu ve tazminatların az olduğu gerekçesiyle; kadının istinaf başvurularının yoksulluk nafakası, tazminatların miktarı ve velâyet yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle 15.000,00 TL toplu yoksulluk nafakasının ve 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, ortak çocukların velâyeti yönünden eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine; davacı-davalı kadın vekilinin sair ve davalı-davacı erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının az da olsa kusuru bulunmadığını, erkeğin hukuka aykırı olarak elde ettiği telefondaki kayıtlara itibar edilip kadına kusur yüklenemeyeceğini, erkeğin kusurlarının ise ağır olduğunu, erkeğin kendine ait dükkan işlettiğini, maddî durumunun iyi olduğunu, tazminatların miktarının az olduğunu, kadının asgari ücretle çalıştığını, kira ödediğini, yoksulluğa düştüğünü, süresiz olarak yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ettiklerini ve ziynetler konusunda ikrarı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanmakla yoksulluğa düşmediğini, başka erkekle yaşadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunu ve tazminata hak kazanamayacağını belirerek kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadının tazminatlara ve yoksulluk nafakasına hak kazanıp kazanmadığı, kazanıyorsa miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen ziynet alacağı taleplerine ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalı-davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacı-davalıya geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.