"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2370 E., 2023/458 K.
DAVA TARİHİ : 20.09.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/917 E., 2021/443 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında son iki yıldır geçimsizlik ve anlaşmazlık olduğunu, davalının İ.K. isimli bir kadınla ilişkisi olduğunu, bu nedenle kadını anlaşmalı olarak bütün haklarından feragat etmesi için boşanmaya zorladığını, bu süreçte erkeğin kadına sürekli hakaret ettiğini, küçük düşürdüğünü, darp ettiğini, kadının boynuna doğru tekme attığını, yere yatırarak vurmaya devam ettiğini, kadının şikayetçi olduğunu, çocuklarının darp olayına tanık olduğunu, koruma ve uzaklaştırma kararı verildiğini, erkeğin kendine özel bir sosyal yaşam kurduğunu, uzun süredir çalışma yaşımından kalan zamanını ev dışında başka bir kadınla birlikte geçirdiğini, en son davalının İ.K isimli bayanla birlikteliğinin devam ettiğini, İ.K.'nın Yalova'da yaşadığını, Antalya'ya belirli aralıklarla gelerek pansiyonda kaldığını, erkeğin de bu süreçte mesaiye kaldığı gerekçesi ile eve geç geldiğini, erkeğin her gün messengar üzerinden İ.K. ile görüştüğünü, İ.K.'nın kadını telefonla arayarak erkekten boşanması için tehdit ve hakaret ettiğini ve bu nedenle ceza davasının devam ettiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk İkra'nın velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan takıların kadın tarafından erkeğe verilmesi nedeniyle bilirkişi raporuyla tespit edilecek miktara göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili, cevaba cevap dilekçesinde; ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TÜFE-ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının belediyeye ait stantlarda esnaflık yaptığını, bu standın kirasını belediye ödediğini, iddiaların asılsız olduğunu, tarafların evliliklerinde bir süredir sorunlar yaşandığını, kadının erkeğin iş yerini bastığını, erkeğe ait odaya girerek kapıyı kilitlediğini, erkeğe bıçak çektiğini, akabinde erkeğin kadını sakinleştirdiğini, evliliklerindeki tüm sorunları hatta kadının bahsettiği İ. K. ile olan ilişkisi dahil konuştuklarını, sonrasında kadının boşanmak istemediğini, erkeğin İ. K. isimli bir bayanla ilişkisi olduğunu, ancak erkeğin boşanma istemesi bu şahıs ile tanışmasının çok öncesine dayandığını, ev ortamında kadının huzursuzluk çıkarması evin temizliğine önem vermemesi evin sürekli dağınık ve pis bulunması evin temizlik ve yemek işlerini erkeğin yapmak zorunda kaldığını, erkeğin kazancını yetersiz bulup onu rencide edici şekilde konuşmasının evliliğinin çok öncesinde bitirme noktasına getirdiğini, erkeğin çok kez boşanmak istediğini ancak ortak çocuklarının yaşının küçük olması sebebi ile bu evliliğe katlanmak zorunda kaldığını, erkeğin İ. K. isimli bayanla gönül birlikteliğini sonlandırdığını, kadının talebi ile evlilik birliğine devam ettiğini, affeden tarafın dava hakkı olmadığını, tarafların evliliklerinin ilk günlerinden bu güne kadar erkeğin gelirini yetersiz bulduğunu, sürekli ev içinde ve dışında aşağıladığını, sosyal çevrede itibarsızlaştırdığını, erkeğin insani çalışma saatlerinin üzerinde çalıştığını, mesaiye kaldığını, hiç bir zaman takdir görmediğini, aksine daime küçümsendiğini, sürekli hakaret ederek saygı sınırını fazlası ile aştığını, erkeğin annesine hakarette bulunduğunu, kadının bu tür davranışlarının süreklilik arz ettiğini, en son birlikte geçirdikleri kurban bayramı tatilinde de kadının erkeğin annesi hakkında yakışıksız itham ve söylemlerde bulunduğunu bunun üzerine tartışma çıktığını, kadının fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evlilik birliğinin üzerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmedikleri, tarafların aile sınırlarını oluşturamadıkları, oluşturmak için çabalarının olmadığı, birbirlerine karşı sürekli rencide edici sözler kullandıkları, erkeğin kadına "domuz gibisin, at gibisin, neden gebermedin, sen kadın değilsin" şeklinde söylemleri olduğu, sürekli tartıştıkları, sürekli kavga ettikleri, kadının erkeğin parmağını ısırdığı, erkeğin dinlenen tüm tanık beyanlarına göre kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, kadının evlilik birliğinin sonlanması ile çalışıyor olması nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve anne ile kalıyor olması dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü çocuğun yaşı ve giderleri dikkate alınarak ortak çocuk için takdir edilmiş bulunan 200,00 TL tedbir nafakası ile 350,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin ispatlanan kusurlarının yüklenmediğini, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu, tazminatın da yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi ve ÜFE artış oranının nafakaya uygulanmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin başkaca kadınlarla ilişkisi olduğu, evlilik birliği devam ettiği sürece kadına fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığı, hakaret ve tehditte bulunduğu ne somut delillerle ne de tarafsız tanıklarla ispatlanamadığı, bu nedenlerle esas dava yönünden davanın reddi gerektiği, kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkilin karşı yanın davranışlarını affetmiş yahut hoş görmüş olduğuna dair herhangi bir emare de mevcut olmadığını, eşinin bu davranışlarının hiçbirini affetmediği, evliliğin son gününe kadar bu sorunların devam ettiğini, hal böyle iken kadının davasının kabulünün yerinde olmadığı, hele ki müvekkilin daha kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îlerine, kusur tespiti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının maddî tazminata ilişkin talebinin, boşanma davasından tefrik edilmesi gerektiği kanaatine varılarak, maddî tazminat istemine yönelik dava işbu dava dosyasından ayrılarak farklı bir esasına kaydedilmesine karar verildiği, erkeğin kabul edilen karşı boşanma davası istinaf kapsamı dışında bırakıldığından taraflar arasındaki boşanma hükmünün kesinleştiği, erkeğin çalışmadığı, kadının ise belediyeye ait sergi alanında el örgü işi yapımı ürünleri sattığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının birbirine denk olduğu, kadının düzenli ve sürekli gelirinin olması nedeniyle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin kararında bir yanlışlık olmadığı, Mahkemece "...tarafların evlilik birliğinin üzerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmedikleri, tarafların aile sınırlarını oluşturamadıkları, oluşturmak için çabalarının olmadığı, birbirlerine karşı sürekli rencide edici sözler kullandıkları, davalının davacıya "domuz gibisin, at gibisin, neden gebermedin, sen kadın değilsin" şeklinde söylemleri olduğu, davacının da davalının parmağını ısırdığı, sürekli tartıştıkları, sürekli kavga ettikleri" gerekçesiyle dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmiş ise de; eşler arasında yaşanan birçok olaydan sonra tarafların dosya içerisinde yer alan sosyal medya kayıtlarından da anlaşıldığı üzere 2018 Ağustos ayı içerisinde farklı zamanlarda birlikte geziye gittikleri, eğlendikleri, mutluluk içerisinde oldukları, evlilik birlikteliğini sürdürdükleri, bu sebeple, söz konusu tarihten önce tarafların birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörü ile karşıladıkları, buna göre, Mahkemece eşlere kusur olarak yüklenen "evlilik birliğinden kaynaklanan görevleri yerine getirmedikleri, aile sınırlarını oluşturamayıp bu hususta çaba göstermedikleri, birbirlerini rencide edici sözler söyledikleri ve erkek tarafından kadına hakaret içeren sözler sarf edilmesi" eylemlerinin tarafların birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörüyle karşıladıklarının kabul edildiği tarihten önce gerçekleşmesi nedeniyle taraflara kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, tanık ifadelerinde geçen erkeğin sadakatsizlik eyleminin de kadın tarafından daha önceden bilinip affedilmesi, en azından hoşgörüyle karşılanması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenmesinin de mümkün bulunmadığı, yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dosya içerisinde yer alan Sarıveliler Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/97 Esas ve 2021/41 Karar sayılı karar içeriğinden; taraflar arasında son yaşanan tartışma sırasında erkeğin kadına ve kızına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının da tepki sınırını aşacak şekilde erkeğin parmağını dikiş atılmasına yol açacak şekilde ısırdığı ve yaralanmasına sebep olduğu, Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması doğru ise de kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin hatalı olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği dikkate alındığında kadın lehine takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ile paranın satın alma gücü göz önüne alındığında; ortak çocuk için hükmolunan iştirak nafakasının miktarının da az olduğu gerekçesiyle tarafların kusur belirlemesi, kadının manevî tazminat ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakası miktarının gelecek yıllarda her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına, kadın için 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı temyiz dilekçesinde; kadının evlilik birliğinin devamı sırasında en ufak bir kusuru bulunmadığını, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, müvekkili darp ettiği ve evlilikleri boyunca da müvekkile hakaretlerde bulunduğu, Sarıvelililer Asliye Ceza Mahkemesi 2020/97 E. 2021/41K. Sayılı Ceza dosyasının ilamında da görüleceği üzere Mahkemenin kadına kasten yaralama suçundan yaralamanın meşru müdafa sınırlarında kaldığından bahisle beraat kararı verdiğini, tarafların birbirlerini affettiğine kanaat getirmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, dosya içerisine alınan ve sosyal medyada bulunan kamp fotoğraflarına ilişkin ise kadın ortak çocuk Begüm'ün yıllık izinde kamp tatili ayarlamış olması ve iptal edemeyeceğini bildirmesi üzerine kadının kızlarının tek başına kampa gitmesini güvenli olmayacağını düşünerek kızlarıyla kampa gittiği, erkeği de çocuklara sürpriz yapmak için haftasonunda kampa bir kaç saatliğine dahil olduğunu, tarafların bu süre zarfında barışması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, kadının çocuklarının huzurunun kaçmaması için aynı karede bulunduğunu, bu durumun affetme olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu, yaşadığı acıları tatmin etmeye yetmeyeceğini, kadının iki ameliyat geçirmesi ve evlilik birliği dışında çalışacak durumda olmaması sebebi ile çalışmamakta ve herhangi bir geliri bulunmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve manevî tazminat miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla asıl davanın reddi ile karşı davanın ve fer'îlerinin kabulü yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine yoksulluk nafakası ile tazminatlara hükmedilme koşulları oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm, kadının aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Boşanmaya neden olan vakıalarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının sabit bir geliri olmadığı, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği de açıktır. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakasının reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ali'ye yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Fatma'ya geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.