Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3671 E. 2024/1449 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler usul ve hukuka uygun bulunarak, davalı-karşı davacı erkeğin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/370 E., 2023/421 K.

DAVA TARİHİ : 14.10.2020

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/907 E., 2022/622 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 11 yıllık evli olduklarını, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin ev hanımı, davalının ise esnaf olduğunu, evlilik birliği boyunca tarafların bağımsız bir ortak konutlarının olmadığını, müvekkilinin evlendikten sonra davalının anne ve babasının yanında yaşamaya başladıklarını, evlilikten 2 yıl sonra davalının babasının vefat ettiğini sonrasında da erkeğin annesi ile yaşamaya devam ettiklerini, çocukların kendilerine ait odalarının dahi olmadığını, müvekkilinin ayrı ev açılmasına yönelik taleplerine davalının olumsuz yanıt vererek "ayrı ev falan yok, yaşayacaksan böyle yaşayacaksın" dediğini bu sebeple de müvekkilin çeyizlerini dahi gönlünce kullanamadığını, erkeğin bağımlılık seviyesinde alkol kullandığını, bu alışkanlığını bırakmadığını, tedavi olmaya da yanaşmadığını, aksine bu alışkanlığını daha da ileri boyuta taşıyarak alkollü araç kullanmaktan ehliyetine el konulduğunu, alkolü yaşam tarzı haline getiren erkeğin alkolün etkisi ile kendisini kaybederek zaman zaman kadını darp ettiğini, müvekkilinin, çocuklarının psikolojisinin etkilenmemesi için bu durumu saklamaya çalıştığını, erkeğin evine ve çocuklarına olan yükümlülüklerini yerine getirmekten tamamen kaçındığını, çocukların ne hastalıkları ne de eğitim hayatları ile ilgilenmediğini, çocuklarına ve eşine karşı sorumsuz ve ilgisiz bir insan olduğunu, ortak hayatı çekilmez hale getirdiğini, ortak hanenin giderlerini erkeğin annesinin karşıladığını, müvekkilinin ihtiyaçlarını gidermesini için kayınvalidesinden ricada bulunmak zorunda kaldığını, bunun yanında erkeğin sadakat yükümlülüğünü de ihlal ederek haftanın bir kaç günü dışarda evine hiç uğramadan eğlence mekanlarında vakit geçirdiğini, başka bayanla olan fotoğraflarını saklama ihtiyacı dahi duymadığını, müvekkilinin bu kadınlar kim diye sorduğunda sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığını, tüm bu sebeplerden dolayı 08.06.2020 tarihinde kadının baba evine dönmek zorunda kaldığını, bu tarihten sonra erkeğin kadına haber dahi vermeden 22.08.2020 tarihinde sünnet düğünü yaptığını, kadını ölümle tehdit ettiğini ve hakaret ettiğini, tüm bu sebeplerden dolayı evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığını bildirerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; taraflar evlenirken, davacı kadının, müvekkilinin annesi olan teyzesi ile birlikte yaşamayı kabul ettiğini bu durumu kendisinin istediğini, sorun olmayacağını söylediğini, bilerek evlendiğini, müvekkilinin alkol bağımlısı olup olmadığına ilişkin raporun dosyaya sunulmasını talep ettiklerini, müvekkilinin hiç bir zaman davacı kadını darp etmediğini, öyle bir şey olsa uzaklaştırma kararı olması gerektiğini, kadının şikayetinin dahi bulunmadığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, çocukları ile ve evinin ihtiyaçları ile ilgilendiğini, müvekkilinin hemen hemen her hafta sonu ailesi ile birlikte piknik-gezi gibi sosyal etkinlikler yaptığını, müvekkilinin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin kanıtlanması gerektiğini, kadının sürekli kendi ailesinin yönlendirmeleri ile hareket ettiğini, kadının evden ayrılarak baba evine gittiğini, müvekkilinin evlilik birliğinin devamı için gittiğinde deynek ve sopalarla saldırıya uğradığını, tarafların evlililiği devam ettirmeye karar vermeleri üzerine biraraya geldiklerini, kadının olayları eksik anlattığını, müvekkilinin eşine karşı hiç bir zaman tehditlerde bulunmadığını, kadının evlilik birliğinde temizliğe dikkat etmediğini, müvekkilmine yemek yapmadığını, çocuklara ilgisiz davrandığını, genellikle müvekkilinin annesi ve ablasının ev işlerini yaptığını, kadının müvekkiline hakeret edip toplum içinde küçük düşürdüğünü, cinsel birliktelikten kaçındığını, elinden telefonu düşürmeyerek eşine ilgisiz davrandığını, kadının kullandığı hattın dökümlerini talep ettiklerini, sürekli kıskanç davranışlarda bulunduğunu, kadının evden ayrıldıktan sonra çocukları hiç aramadığını, müvekkilinin çocuklara hem analık hem babalık yaptığını, çocukların sünnet düğününe kadının davet edildiğini ileri sürerek kadının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, erkek lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların teyze çocukları olduğu, erkeğin en son ortak hayat yeniden kurulmadan önce bağımsız konut açacağını vaad etmesine rağmen bu vaadi yerine getirmediği, sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, ölümle tehdit ve hakaret içerikli beyanlarda bulunduğu, dinlenen tanık beyanları ve celp edilen gsm kayıtları birarada değerlendirildiğinde erkeğin iddiaların ispatlanamadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusursuz olduğu, kadının düzenli işi ve gelirinin olmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların yaşı ve dosya kapsamında aldırılan sosyal inceleme raporlarına göre velâyetinin anneye verilmesinin çocukların menfaatine olacağının bildirildiği gerekçesiyle kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyet haklarının anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkek tarafından açılan karşı boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kusur belirlemesinin hukuka aykırı yapıldığını, hukuka aykırı delillerin esas alınarak karar verildiği, kadının kusurlarının gözetilmediği, karşı davanın reddinin doğru olmadığı, kadının ağır kusurlu olduğu halde erkeğin tam kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı, kadın tam kusurlu olduğundan tazminat ve diğer fer'i taleplerinin reddi gerektiği, hükmedilen tazminat miktarlarının yüksek olduğu, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, reddedilen davası, kadının davasının kabulü ve ferileri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmedilen tazminat miktarlarının, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında az olduğu gerekçesiyle kadının tazminatların miktarı yönünden istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kendi davasının reddi kadının kabul edilen davası ve fer'ileri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.