"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/471 E., 2023/460 K.
DAVA TARİHİ : 13.07.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/499 E., 2022/1031 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, erkeğin davasının ve kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 23 yıl önce evlendiklerini, ortak bir tane reşit çocuklarının bulunduğunu, davalının ilk evliliğinden olan bir kız çocuğunun bulunduğunu ve davalı ile aralarının çok kötü olduğunu, davalının en ufak bir sinirde çocuk bile demeden şiddet uyguladığını, davalının basit bir tartışma sonunda bile küsüp, eşinin ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu durumun 23 senedir hiç değişmediğini, davalının, müvekkiline şiddet uyguladığını, öldürmekle tehdit ettiğini, aşırı kıskanç olduğunu, müvekkiline hakaretler ettiğini, aşağıladığını, boşamakla tehdit ettiğini, lükse düşkün olduğunu, davalının, müvekkilini izin almadan komşuya dahi göndermediğini, müvekkilinin harcama yaparken davalıdan izin aldığını, davalının izin verdiği şeyleri alabildiğini, davalıdan izinsiz misafir kabul edemediğini, müvekkilinin araba alınması için davalıya 5.000,00 Euro ve 42 gram altın parası verdiğini, davalının, düğünde müvekkiline takılan 120 gram altını kiralık kasaya para vermemek için bozdurup euro aldığını, davalının yaklaşık 3 yıl kadar önce belediyeye ait otoparkta duran ve içerisinde iki avukat olan aracı gördüğünü ve onları kovduğunu, çıkan tartışma akabinde davalının, bu şahıslara saldırdığını ve ceza aldığını, müvekkilinin böyle bir kişi ile 23 yıl yaşamak zorunda kaldığını, davalıda bipolar bozukluk bulunduğunu, müvekkilinin davalının tedavi görmesi halinde evliliğe devam edeceğini söylemesine rağmen davalının tedaviyi kabul etmediğini, davalının müvekkiline ve ortak çocuğa uyguladığı şiddetten dolayı hakkında açılan ceza dava dosyaları bulunduğunu, davalının ayrıca müvekkiline cinsel şiddet uyguladığını, davalının bu yöndeki taleplerini kabul etmeyen müvekkilinin yine şiddete maruz kaldığını, bu nedenlerden dolayı tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, belirsiz alacak olarak şimdilik 100,00 TL bedelli ziynet eşyalarının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile aynen iadesini, aynen iadesi mümkün değilse bedelinin davalıdan alınarak, müvekkiline verilmesini, müvekkili lehine aylık 4.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL manevî, 300.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların 1998 yılında evlendiklerini, her iki tarafında 2. evliliği olduğunu, müvekkilinin ilk eşinin kanserden dolayı vefat ettiğini, ilk eşinden bir tane çocuğunun bulunduğunu, davacı tarafın epilepsi rahatsızlığının bulunduğunu, müvekkilinin, davacının tedavisi ile hiçbir masraftan kaçınmadan uzun uğraşlar verdiğini, davacıda vajinismus rahatsızlığının bulunduğunu, bu nedenle müvekkili ile cinsel birliktelikten hep kaçındığını, müvekkilince, davacının bu rahatsızlığının da özel bir poliklinikte yaptırıldığını, davacının, müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuğuna iyi davranmadığını, 15 yaşında üvey anne zulmünden dolayı intihara kalkıştığını ve 20 yaşında evden kaçtığını, davacının, ortak çocuk ile müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuğun karşılıklı kardeş sevgisinden mahrum ettiğini, müvekkili ile ilk evliliğinden olan çocuğun arasında soğukluk oluşması için mücadele ettiğini, müvekkilinin bu durumları yeni öğrendiğini, müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuğuna şiddet uygulamadığını, müvekkilinin, davacıya karşı da şiddet uygulamadığını, baskı kurmadığını, tehdit etmediğini, evden kovmadığını, davacının sudan sebeplerle evden birçok kez ayrıldığını, davacının, ortak çocuğu olumsuz telkinlerle sürekli olarak müvekkiline karşı doldurduğunu, bu nedenle ortak çocuğun müvekkili ile konuşmadığını, müvekkilinin, davacının gezmesine karışmadığını, müvekkili tarafından davacıya araç alındığını ve bu aracı davacının kullandığını, müvekkilinin, davacıya ekonomik ve psikolojik şiddette uygulamadığını, davacının ihtiyaçların giderdiğini, para ve kredi kartı verdiğini, davacının başına buyruk yaşadığını, eve geç saatlerde geldiğini, müvekkili emekli olduktan sonra evinin tadilat işlerini yaptırdığını ve arta kalan para ile 276 gram altın alıp banka hesabına yatırdığını, aksi yöndeki davacının bütün iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin şiddete meyilli olmadığını, müvekkilinin 2015 yılında davacının üzerine sıfır araç aldığını, davacının baskısı ve tehditleri ile hesabında bulunan 276 gram altın bulunan hesabını 15.01.2020 tarihinde davacının adına yaptırdığını, müvekkilinin bağ evi yaptırmak istemesi üzerine davacıdan altınları istediğinde ise davacı tarafın altınları vermediği gibi müvekkiline hakaretler ettiğini, akabinde de müvekkili aleyhine yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatarak uzaklaştırma kararı aldırdığını, müvekkilinde bipolar bozukluk olmadığını, davacıda ise unipolar depresyon orta depresif tanısı ile konan hastalıktan dolayı tedavi görmeye devam ettiğini, davacının ortak konutu tapuda kendi adına devrini istediğini aksi halde müvekkilini boşanmayla tehdit ettiğini, taraflar evlenirken birkaç çeyrek altın takıldığını, müvekkili tarafından bir adet kolye, bir adet yüzük, iki adet bilezik takıldığını, bunlarında davacıda olduğunu, davacının özellikle son beş yıldır cinsel olarak müvekkilinden uzak durduğunu, bu durumu müvekkilini cezalandırmak için araç olarak kullandığını, müvekkilinin cinsel şiddet uyguladığı iddialarının asılsız iftiralar olduğunu, bu nedenlerden dolayı davacının boşanma ve ziynet eşyasının iadesi davasının reddini, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanları, Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2021/497 Esas sayılı dosyası ile birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 2 yıldır ayrı yaşadıkları, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadını tehdit ettiği, evden kovduğu, bu şekilde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum yararına korunmaya değer bir menfaatin kalmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, sabit ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, düğünde takılan altınların banka hesabına yatırıldığı ve davalının bu hesaptaki altınları davacının hesabına gönderdiği ve halen davacıda olduğu gerekçesiyle kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin boşanma davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili lehine hükmedilen nafakanın ve tazminatların düşük olduğunu, reddedilen ziynetler yönünden inceleme yapılarak ret kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dayanaksız ve hatalı değerlendirme yapıldığını, bir kısım tanıkların görgüye dayalı olmayan yani duyumdan ibaret soyut beyanlarına itibar edilerek, hatalı değerlendirme neticesi hatalı karar verildiğini, mevcut tüm deliller, kadının kusurlu oluğunu ispat ettiğini, müvekkilin kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve davacının delilsiz, dayanaksız iddialarını kusurun belirlenmesinde hiç dikkate almadığını, kadının boşanmayla birlikte yoksulluğa düşmeyeceğini, evliliğin bu şekilde sona ermesinde kadının ağır kusurlu olduğunu, kadın lehine nafaka bağlanma şartları oluşmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının, maddî tazminat, manevî tazminat, nafaka taleplerinin kabulü ile karşılık boşanma ve manevî tazminat davasının reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde, kadın için tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik olmadığı ancak, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarının az olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen tazminatların miktarının az da olduğu, Mahkemece her ne kadar dinlenen tanık beyanları ile düğünde takılan altınların banka hesabına yatırıldığı ve davalının bu hesaptaki altınları davacının hesabına gönderdiği ve halen davacıda olduğunu kabul ederek davacının ziynet eşyalarının iadesinin reddine karar verilmiş ise de, erkeğin emekli olduktan sonra aldığı ikramiye gram altın aldığı ve kendi adına hesap açtırdığı daha sonra da bu hesaptaki altınları davacı eşine devrettiği, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin ziynet eşyalarının reddine ilişkin kararın gerekçesinin yerinde olmadığı, kadının dava dilekçesinde iddia ettiği düğünde takılan 120,00 gram altının, davacı tarafından alınarak kiralık kasaya para vermemek için bozdurulup euro alındığını ispat edemediği, ziynet eşyalarının iadesi talebinin reddine ilişkin kararın gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına, erkeğin, ziynet eşyalarının iadesinin reddine ilişkin kararın gerekçesinin düzeltilmesine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata ve ziynetler yönünden gerekçesinin değiştirilmesine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının, maddî tazminat, manevî tazminat, nafaka taleplerinin kabulü ile reddedilen boşanma davası ve manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün ve erkeğin davasının reddi kararlarının doğru olup olmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.