Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3682 E. 2024/713 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, maddi ve manevi tazminat, nafaka taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve tanık beyanları değerlendirilerek, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, davalı erkeğin boşanmada ağır kusurlu olduğu, velayetin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olduğu, tazminat miktarlarında ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/284 E., 2023/313 K.

DAVA TARİHİ : 26.08.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/502 E., 2022/1067 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 2011 yılında evlendiklerini, Belçika'ya taşındıklarını, davalının döner dükkanı işlettiğini, aylık 6-7 bin EURO gelirinin bulunduğunu, davalının kendisine şiddet ve duygusal şiddet uyguladığını, son bir yıldır eve gelmediğini, davalının ilgisizliği sebebiyle müvekkilinin geçen yıl çocuklarla birlikte Türkiye'ye geldiğini, davalının arayıp sormadığını, müvekkilinin Belçika'da uyum sürecinde davalının müvekkiline yardımcı olmadığını, dil öğrenmesini istemediğini, ehliyet almasını istemediğini, boşanıp çocukları göstermemekle tehdit ettiğini, müvekkilinin 5 ay sığınma evinde kaldığını, davalının evin giderlerini karşıladığını müvekkilinin yüzüne vurduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, aşırı alkol tükettiğini, ayrı kaldıkları sürede taşınmazı başkasına devrettiğini bu sebeplerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocukların her biri için aylık 5.000,00 TL Tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili 09.12.2021 tarihli dilekçesi ile; tarafların Belçika'da ikamet ettiklerini, Belçika'da derdest boşanma davası olduğu, Mahkemece hükmedilen tedbir nafakasının Belçika'daki taleplerini etkileyeceğini bu sebeple tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin Belçika'da döner dükkanı işlettiğini, aylık 6-7 bin EURO kazancının olmasının mümkün olmadığını, kadının çocuklarla ilgilenmediğini, ben buraya sefa sürmeye geldim dediğini, çocuklara sen bak ben çocuk istemiyordum dediğini, müvekkilinin her yıl kadını ve çocuklarını Türkiye'ye tatile gönderdiğini, kadını parasız bırakmadığını, en az 500,00 EURO harçlık verdiğini, Türkiye'deyken yurt dışındayken kullandığı hattı kapattığını, müvekkilinin davacıya ulaşamadığını, kadının kız kardeşinin kışkırtması sebebiyle aralarının iyice bozulduğunu, huzursuzluk çıktığını, müvekkilinin de mecburen çocuklar uyuyana kadar müvekkilinin evde kaldığını, çocuklar uyuyunca müvekkilinin uyumaya iş yerine gittiğini, bu durumun tarafların ortak kararı olduğunu, ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan yurt dışı emniyet ifade kayıtlarında da davacının bu şekilde ifade ettiğini, müvekkilinin kazandığı paranın hesabını sormaya başladığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin ilk eşinden olma kızının evde kalmasını davacının istemediğini, müvekkiline zarar vermek için davacının evi terk ettiğini, kadın sığınma evinin ücretli olduğunu anlayınca polis merkezine giderek yalan beyanda bulunduğunu, davacının dilekçesinde belirttiği taşınmazın alınırken borç alındığını, Belçika'daki işler yolunda gitmeyince taşınmazı satmak zorunda kaldığını, müvekkilinin hesabından para çektiğini, nereye harcadığını müvekkilinin bilmediğini, en son müvekkilinin hesabından 6.000,00 EURO çektiğini müvekkilinin tespit ettiğini, bu sebeple tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin ilk evlil,iğinden olan çocuğunu evde istemediği ve tarafların bu sebeple tartıştıkları, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı bu sebeple davacının Belçika'da kadın sığınma evine gittiği, taraflar fiilen ayrılmadan önce erkeğin ortak hane yerine iş yerinde kaldığı, erkeğin kadına boşanarak çocukları davacıya göstermeyeceğini söylediği bu şekilde tehdit ettiği, erkeğin kadına küçük düşürecek şekilde "sen bilmezsin, sen yapamazsın" şeklinde söz söylediği, kadından habersiz olarak Türkiye'deki taşınmazları sattığı, bu şekilde taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacının, davalının ilk eşinden olan çocuğunun ortak eve gelmesini istememesi sebebiyle az kusurlu, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uygulaması, ortak ev yerine iş yerinde yaşaması, tehdit etmesi, davacıyı küçük düşürecek sözler söylemesi, davacıdan habersiz olarak taşınmazları satması sebepleri ile ağır kusurlu olduğu, dinlenen tanık beyanları, tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında ortak çocukların davacı ile birlikte yaşadıkları, erkeğin kendi tanığının beyanından da annenin çocuklara çok iyi baktığı ve baba ile çocukların kişisel ilişkinin de iyi olduğu belirtildiği gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın için 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, kadın vekili dava dilekçesi ile boşanmanın fer'î niteliğinde olan yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinden vazgeçtiğinden davalı da bu hususta takdirin Mahkemede olduğunu beyan ettiğinden kadının yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; tanık beyanlarının aktarım olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, velâyet konusunda yeterli araştırma yapılmadığını, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, miktarlarının çok yüksek olduğunu, yargılama giderlerinin de hatalı tesis edildiğini, davacı kusurlu bulunduğu halde müvekkil lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen dava, velâyetler, tazminatlar ve yargılama giderleri yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, erkeğin ağır kusurlu olduğu, davanın kabulünün isabetli olduğu, ortak çocuklar tarafların ayrıldıklarından itibaren davacı anne ile birlikte yaşadıkları, dinlenen tanık beyanları uyarınca her iki tarafında çocuklarına yönelik ihmal, istismar ve kötü bir davranışı bulunmadığı, annenin çocuklarına çok özenli olduğu, çok iyi baktığı, çocukların baba ile görüşmesinde sorun çıkarmadığı, babanın ise yaşam koşulları gözetildiğinde çocukların bakımını üstlenemeyeceği kanaatine varıldığı, bu doğrultuda ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesi çocukların üstün yararına olduğu, kadın için maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı, dava, davalının aleyhine neticelenmiş ve davalı aleyhine hüküm kurulduğu, bu nedenle dava boyunca davacı tarafından karşılanmış yargılama harç ve masrafları ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde davanın türüne göre belirlenen vekâlet ücretinden davalının sorumlu olduğu, İlk derece mahkemesince davalının aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kabul edilen dava, velâyet düzenlemesi, tazminatlar ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile miktarları, velâyet düzenlemesi, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.182 nci, 335 inci, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.