"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2738 E., 2023/369 K.
DAVA TARİHİ : 25.10.2019 - 27.04.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/751 E., 2022/470 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalının çocukları erkeğe karşı doldurduğunu, sürekli hakaret ettiğini, rencide ettiğini, saygı göstermediğini, aşırı kıskançlık gösterdiğini, başka kadınlarla görüştüğünü iddia ettiğini, malların kendi üzerine devri konusunda baskı uyguladığını, cebindeki paranın zaman zaman azaldığını, altın ve paraları habersiz alıp ailesine götürdüğünü, birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ev işleriyle ilgilenmediğini, eşiyle ilgilenmediğini, aile sırlarını başkalarına anlattığını, kadın hakları var ararım kodesi boylarsın, seni önceki gibi deliğe tıktırırım cezaevine gönderirim, benim yurt dışından maaşım var, bu maaşla beni kim olsa alır diye devamlı tahrik ettiğini, ortak çocuğa ve kendi çocuklarına sürekli şiddet uyguladığını, çocuğa baskı uyguladığını, sürekli evi terk ettiğini, çay bardağını fırlatarak tehdit ettiğini, Konya'dan ev tutup ayrı yaşamak istediğini, köye dönmek istemediğini söylediğini, tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, baskı yaptığını, komşu ve arkadaş çevresi oluşturmasını, sosyal paylaşım sitelerini takip etmesini, davalının erkek arkadaşlarının hanımları ile görüşmesini kısıtladığını, sosyal hayatını kısıtladığını, aşırı kıskanç ve güvensiz davrandığını, eş ve çocuklara sürekli hakaret ettiğini, eş ve çocukları köy yaşantısına, köy eğitim standartlarına hapsettiğini, takviye eğitimlerin spor faaliyetlerinin, yüzme kurslarının hayal olduğunu, çocuk Şahin'e şiddet uyguladığını, çocuklara sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocuk ile görüşmesini kısıtladığını, eş ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, ev ve müştemilatın yapımı için kadının 50.000 EURO birikimi ve 900 gram altınını kullandığını, kadının 2 kg altın ve 50.000 EURO parasının erkek tarafından peyderpey kullandığını, eşinin onayı olmadan kasayı kaldırıp altınları aldığını, çiftlik ve çardak için harcadığını, malları kaçırmak için yeğenine devrettiğini, çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuklara baskı uyguladığını, evlilik sayısı konusunda yalan söylediğini, kadını almaya gelmediğini, eşini sürekli tehdit ettiğini, erkeğin adli sicili kabarık birisi olduğunu, tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 tedbir-yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının "mal varlıklarını üzerime yıkarsan geri eve dönerim" dediği, erkeğin "bana zaman ver" dediğinde, sinirlenip erkeğe bardak fırlattığı "pezevenk, şerefsiz kavat gitmiyorum" dediği, "napacak ne bok yiyecek" diye bağırdığı, yine erkeğin kardeşine "kadın hakları var abinizi içeri attırırım" dediği, kadının ev işlerini tam anlamı ile yapmadığı, evin dağınık olduğu, genelde çocukların ev işi yaptığı, çocukların beslenmelerini koymadığı, erkek çay demler misin dediğinde "eliniz ayağınız yok mu kendiniz demleyin" dediği, "şerefsiz" dediği yine kadının erkeğe "markette kızlara para verme ben vereceğim" dediği yine erkekten için "geç geldi geç gitti" diyerek kıskançlık yaptığı, her tartışmalarında "arkamda devlet var" dediği, erkeğin ise; tarafların son ayrılıklarından kısa süre önce kadını darp ettiği, öncesinde de birden fazla kez darp ettiği, kadının oğlunu ve kızını darp ettiği, kadının oğluna koyunları otlatması için baskı uyguladığı, yine kadın ve çocuklara sürekli küfür ettiği, kadına "a.ına koyduğumun, ananı avradını sinkaf ederim, boynuzlu pezevenk" şeklinde sözler söylediği, taraflar yurtdışından gelirken Konya'da yaşanılacağı şeklinde konuşulmasına rağmen kadın ve çocukları köye götürdüğü, köydeki ev yapımı için kadının ziynet eşyalarını kullandığı, kadının kıyafetlerine karıştığı, dışarı gitmek istediğinde erkeğin "ne işiniz var dışarda ben sizi götürür getiririm" dediği, kadını ve çocukları bu şekilde kısıtladığı, kadın telefon ile konuşsa "kiminle konuşuyorsun" dediği, bu şekilde gelişen olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının az kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporu doğrultusunda ortak çocuğun velâyeti anneye verildiği, ana ve babadan her birinin, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahip olduğu, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun tehlikeye girmediği, çocuğun şimdiki ve gelecek yaşamında velâyeti kendisine verilmeyen ebeveyn ile kişisel ilişkisini sürdürmesinin onun menfaatine olması sebebiyle velâyeti kendisine verilmeyen ebeveyn ile çocuk arasında aşağıdaki şekilde kişisel ilişki tesisine karar vermek gerektiği, boşanma yüzünden kadının yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için 14.07.2020 tarihinden karar tarihine kadar aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, karar tarihinden itibaren aylık 850,00 TL'ye yükseltilmesine, aynı miktarda iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 47.000,00 TL maddî ve 45.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının kusurlu olduğunu, gelirinin olduğunu ileri sürerek kusuru, birleşen davanın kabulünü, velâyeti, kadın lehine tedbir-iştirak-yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminat verilmesini, erkek lehine maddî-manevî tazminat ve tedbir-iştirak nafakası verilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusuru, tedbir-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe verilen kusurlardan köydeki ev yapımı için kadının ziynet eşyalarını kullandığı hususunun af kapsamında kaldığı ve herhangi bir zorlamanın ispat edilememesi karşısında kusur verilmesinin hatalı olduğu, erkeğe verilen diğer kusurların sabit olduğu, kadına verilen kusurların sabit olduğu, kadının evi birkaç kez terk etmesi sebebinin erkeğin fiziksel şiddet uygulamasından kaynaklandığı için bu hususta kadına kusur verilmemesinin doğru olduğu, tarafların başkaca kusurunun ispatlanamadığı, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, kadının davasının kabulünün doğru ve yerinde olduğu, ortak çocuk Yavuz Ali'nin tarafların ayrıldığı tarihten itibaren yaklaşık 1 yıl kadar baba yanında yaşadığı, sonraki dönemden bugüne kadar anne yanında yaşadığı, çocuğun anne yanındaki ortama alışması, son 3 sosyal inceleme raporunda velâyetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında velâyetin anneye verilmesi doğru ve yerinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, ancak iştirak nafakasının miktarının az olduğu, kadın lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu ancak kadının Hollanda ülkesinden emekli olduğu, düzenli gelirinin bulunduğu halde yoksulluk nafakası verilmesi hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden, kadının istinaf başvurusunun iştirak nafakasının miktarı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, kadın için hükmedilen tedbir nafakası, ortak çocuk için hükmedilen nafakalar, kadın için hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; kusuru, tedbir-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Yavuz'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Hatice'ye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.