"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 30.01.2023
SAYISI : 2021/1724 E., 2023/259 K.
DAVA TARİHİ : 27.04.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
TEMYİZ EDEN : Davacı kadın vekili
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 16.03.2021
SAYISI : 2020/626 E., 2021/202 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine, ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evliliğin ölümle son bulduğundan boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tedbir nafakasının ölüm tarihine kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince 16.03.2021 tarihinde verilen ikinci karara karşı davalının mirasçıları tarafınca kusur belirlemesi, mirasçılık durumuna ilişkin hüküm yönünden istinaf yoluna başvurulmuş, istinaf başvurusu da kabulü ile yeniden esas hakında karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi’nin 16.03.2023 tarihli ikinci kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacının istinaf etmeyerek kesinleştirdiği ziynet alacağı davasının reddi yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilen kısımlar dışında kalan ve gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle;ayrı ev açmama, anne ile aynı evde oturmaya mecbur bırakma, eşe ve aile birliğine duyarsız olma, eş ile vakit geçirmeme, hor görme, erkeğin anne ve kız kardeşinin hakaret etmeleri, erkeğin ailesinin, kadının özel eşyalarını çöpe atmaları, ziynet eşyalarının elinden zor alınması iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası, 20.000,00 TL manevî tazminat, 2.000,00 TL maddî tazminat ile bir adet 15 gr ağırlığında çeyrekli bileklik, bir adet 6 gr ağırlığında taşlı normal yüzük, bir adet 3 gr ağırlığında alyans yüzük, bir adet 4 gr ağırlığında küpeden oluşan 4.040,00 TL değerli ziynet eşyalarının yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; babanın rahatsızlığında eve gelen ziyaretçiler nedeni ile sorun çıkartma, erkeğin annesine bağırarak konuşma, saygısız ve soğuk davranma, erkeğin hasta babası ile ilgilenmeme, yabancı gibi görme, ayrı ev isteme, ev terk etme, kadının annesinin olumsuz olarak evliliklerine müdahale etmesi, erkeğin hasta babası ile barış için gitmelerinde kapıyı açmama, lambaları kapatma, tutulan evi konumu nedeni ile beğenmeme, sorumluluklarını yerine getirmeme, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 25.09.2018 tarih ve 2017/332 Esas, 2018/727 Karar sayılı kararı ile, erkeğin bağımsız hane temin etmediği, ailesinin evliliğe müdahale ettiği, kadının da eşinin annesine hakaret ettiği ve eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebi ile ziynet eşyası alacağına ilişkin davasının reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talebi ile ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 25.09.2020 tarih ve 2018/2713 Esas, 2020/1297 Karar sayılı kararı ile, eşlerden birinin ölümü halinde boşanma davası konusuz kalacağı, ancak ölen eşin mirasçıları kusur belirlemesi açısından davaya devam edebileceği, bu halde, davalının mirasçılarına tebligat çıkartılıp, davaya devam etmek istediklerini bildirmeleri halinde, davalı mirasçılarının talebi nedeniyle davaya davalı mirasçıları dahil edilip tarafların delillerinin sorulması, göstermeleri halinde toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek kusur tespiti yönünden karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davacının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının yargılama sırasında 10.09.2022 tarihinde ölmesi nedeni ile boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya neden olan olaylarda 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların eşit kusurlu olduğuna, kadın yararına yargılama sırasında takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalının ölüm tarihine kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet eşyası alacağı davasının reddine, davalı mirasçıları vekilinin davacının mirasçılıktan düşürülmesi talebinin usule uygun şekilde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı mirasçılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kusur ve mirasçılık yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, davacının mirasçılıktan düşürülmesi talebi hakkında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinin ikinci fıkra şartlarının oluştuğu belirterek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin 25.09.2018 tarihli kararında verilen boşanma hükmüne ilişkin tarafların istinaf başvurularının olmadığı, boşanma hükmünün taraflarca istinaf edilmeksizin usulen kesinleştiği, taraflar arasında evlilik birliğinin kesinleşen boşanma hükmü ile son bulduğu, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra diğer yönlerden kadının istinaf başvurusu nedeni ile dosya istinaf aşamasında iken davalı erkeğin 10.09.2020 tarihinde öldüğü, kadının istinaf incelemesi neticesinde hatalı değerlendirme ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın tüm sonuçlar ortadan kaldırılmasına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine şeklinde usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiği, tespit edilen bu duruma göre taraflar arasındaki evlilik birliğinin İlk Derece Mahkemesince 25.09.2018 tarih ile verilen kararın boşanma hükmü ile son bulduğu, Dairenin 25.09.2020 tarihli kararı üzerine, İlk Derece Mahkemesince 16.03.2021 tarih ile verilen karara karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığı dikkate alındığında davacı kadına boşanma nedeni ile yüklenen erkeğin annesine bağırıp çağırarak hakaret ettiği, ailesinin evine gittiği şeklindeki kusurun ve kadın aleyhine diğer yönlerden verilen hükümlerinin istinaf edilmeksizin kesinleştiği, davalı erkeğin yargılama sırasında 10.09.2020 tarihinde ölmesi dikkate alındığında ise İlk Derece Mahkemesince sağ kalan eşin boşanmaya neden olan olaylarda kusur durumunun tespit edilerek, kusura ilişkin tespit yapılması gerekirken tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu belirtilerek ölen eşe kusur yüklemesinin hatalı olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadının "erkeğin annesine bağırıp çağırarak hakaret ettiği, ailesinin evine gittiği" yönü ile kusurlu olduğunun tespitine, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında boşanma hükümünün taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı mirasçılarının kadının mirasçılığın düşürülmesi talebi hakkında, taraflar arasındaki evlilik birliğinin boşanma hükmü ile son bulduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile ziynet alacağı davası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur tespitinin yerinde olup olmadığı, usuli kazanılmış haklar ve kesinleşen hususlar göz önüne alındığında kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun’un, 353 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesinin 25.09.2018 tarihli kararı ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebi ile ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 25.09.2020 tarihli karar ile erkeğin ölümü nedeniyle evliliğin ölümle sona erdiği belirtilerek bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderildiği, gönderme kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli kararı ile boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların eşit kusurlu olduklarına, kadın yararına tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası maddî ve manevî tazminat ile ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiş bu karara karşı davalı erkek mirasçıları tarafından istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür.
3.Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf incelemesi üzerine İlk Derece Mahkemesinin 25.09.2018 tarihli kararında verilen boşanma hükmüne karşı tarafların istinaf başvurularının olmadığı, boşanma hükmünün taraflarca istinaf edilmeksizin usulen kesinleştiği, taraflar arasında evlilik birliğinin kesinleşen boşanma hükmü ile son bulduğu halde boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra diğer yönlerden kadının istinaf başvurusu nedeniyle hatalı değerlendirme sonucunda dosya istinaf aşamasında iken davalı erkeğin 10.09.2020 tarihinde öldüğü, evliliğin ölümle sona erdiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine şeklinde usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiği, tespit edilen bu duruma göre taraflar arasındaki evlilik birliğinin 25.09.2018 tarihli boşanma hükmünün istinaf edilmemesi nedeniyle boşanma ile son bulduğu ,İlk Derece Mahkemesi tarafından sağ kalan eşin boşanmaya neden olan olaylarda kusur durumunun tespit edilerek, kusura ilişkin tespit yapılması gerekirken tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu belirtilerek ölen eşe kusur yüklemesinin hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kusur tespiti yönünden kabulüne karar verilmiş olduğu görülmüştür. Bölge Adliye Mahkemesince tarafların evliliğinin ölümle sona ermediği, boşanma ile son bulduğ değerlendirmesi doğru ise de sadece sağ kalan eşin kusurunun tespit edilmesi gerektiği şeklindeki değerlendirmesi çelişkili olup doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere evlilik boşanma ile son bulmuştur ve davalı erkek vefat etmeden önce boşanma hükmünü ve kusur belirlemesini istinaf etmeyerek boşanma ve erkeğe yönelik kusur belirlemesini kesinleştirmiştir. Davacı kadın vekili ise İlk Derece Mahkemesinin ikinci kararını istinaf etmeyerek kadın yönünden kusur belirlemesini kesinleştirmiştir. Hal böyle iken davalı erkek mirasçılarının kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gerekçe oluşturulması ve kusura ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup bu yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusura ilişkin gerekçenin ve hükmün 1-a bendinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davacı kadın vekilinin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
a) Davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
b) Yukarıda (2) numaralı paragrafta gösterilen sebeple, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK, hüküm fıkrasının 1-a bendinin ise hükümden tamamen çıkarılarak yerine 1-a bendi olarak "Boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin bağımsız hane temin etmediği, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, kadının da eşinin annesine hakaret ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine" yazılmak suretiyle hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.