"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/429 E., 2023/430 K.
DAVA TARİHİ : 19.02.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yerköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/53 E., 2022/553 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiş, erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin tüm istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; her fırsatta davacı ile tartışma çıkardığını ve sayısız kez müvekkiline seni boşayacağım diye tehditler savurduğunu, sürekli baskı uyguladığını, ailesi ile görüştürmemeye çalıştığını, evde olduğunu sürece hep bilgisayar başında çay ve sigara ile vakit geçirdiğini, psikolojik yardım alma taleplerini kabul etmesine rağmen bu yola da gitmediğini ve davacının ısrarları sonucu sonu şiddete varan tartışmalar yaşadıklarını, evliliğin bitme noktasında gelmesine neden olan olaylar erkeğin kuruntuları ve saplantı haline gelen iftiraları olduğunu, kadının telefonuna dinleme cihazı yerleştirdiğini, bu durumu ortak çocukları Zeynep Sude'nin fark ettiğini ve uygulamayı silmeye çalıştığını, bu durumun evde büyük kavgalara neden olduğunu, erkeğin evde davacı ile kızının telefonunu bulmak için evi darmadağın ettiğini, bulamayınca da kızı ile kadına karşı ağır hakaret ettiğini, kadının tedirginlik yaşadığını ve çocukları ile birlikte babasının evine döndüğünü, erkeğin 02.01.2020 tarihinde noter aracılığıyla kadına eve dön ihtarı çektiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesini, ortak çocukların velâyetinin davacıya verilmesini ve ortak çocuklar için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde; boşanmada asıl kusurlu olan tarafın kadın olduğunu, kadının evlilik birliğinin başından beri sanki zorla evlendirilmiş gibi bir tavır takındığını, sevip saygı göstermediğini, ailesine olan aşırı düşkünlüğünü yenemediğini ve erkek ile çocuklarına karşı soğuk ve ilgisiz olduğunu, kadın davalıyı namaz kılmadığı için eleştirdiğini, 19 yıl boyunca kocalık görevini yerine getirdiğini ileri sürerek kadının davasının reddi ile karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesini ve müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin 02.01.2020 tarihinde kadına noter aracılığı ile eve dön çağrısı gönderdiği, kadının ise 19.02.2020 tarihinde huzurdaki bu davayı açtığı, ortak çocukları Zeynep Sude'nin beyanında erkeğin kadının telefonuna takip programı yüklediğini, hakaret ettiğini beyan ettiği, tarafların uzun süredir ayrı yaşadıkları hususunda da bir ihtilaf bulunmadığı, bir tarafın eve dön çağrısı göndermekle diğer taraftan kaynaklanan kusurları affetmiş en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edildiği, bu tarihten sonra taraflar arasında gerçekleşmiş boşanmayı gerektirecek, çağrı gönderilenden kaynaklanan yeni bir olay da ispatlanmadığı, erkeğin eve dön ihtarı göndermekle kadından bu tarihe kadar kaynaklanan kusurlu davranışları affetmiş olduğu, artık bu olaylara dayanarak boşanma talebinde bulunamayacağı, ihtar tarihinden sonra kadından kaynaklanan boşanmaya neden olabilecek önem ve mahiyette yeni bir olayın varlığı da iddia ve ispat edilemediği, erkeğin karşı tarafa karşı sinir ve kıskançlıkla hareket ettiği, küfür ettiği, erkeğin tam kusurlu olduğu, aldırılan sosyal inceleme raporu doğrultusunda çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağı kanaatine varıldığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocukların ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilerek nafakalar yönünden karar verildiği, kadının kusurlu olmadığı kabul edilmekle birlikte, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedeleneceğine ilişkin bir kanıt sunulmadığı, evliklik birliği devam etseydi sağlamaya devam edeceği yararın ne olacağına ilişkin bir beyanda bulunulmadığı birlikte değerlendirildiğinde kadının maddî tazminata hükmedilmediği, yaşanan hakaret ve telefonuna takip programı yüklenmesi olayları nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde manevî tazminat ödemesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL yoksulluk nafakası ile kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata ve kadının maddî tazminat talebinin reddine, erkek tarafından açılan karşı boşanma davasının ve maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; maddî tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını, hükmedilen manevî tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu belirterek verilen kararın bu yönlerden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı kadının iddialarını ispat edemediğini, kadının kusurunun gözetilmediğini, erkeğin davasının kabul edilmesi gerektiği halde reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, erkeğin manevî tazminat gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı, manevî tazminat belirlenirken ekonomik durumunun gözetilmediğini ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü, nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kusura ilişkin yapılan değerlendirmede ve asıl davanın kabulünde, karşı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, kadın için tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu ancak miktarlarının az olduğu, kadın yararına tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde maddî tazminat taktir edilmesi gerekirken bu talebin yerinde olmayan gerekçeler ile reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, kadın için manevî tazminat takdir edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak hükmedilen tazminat miktarının tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında az olduğu, velâyete ilişkin sosyal inceleme raporu alındığı, alınan raporda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği görülmekle yapılan velâyet düzenlemesinin yerinde olduğu, ergin olmayan ortak çocuk Hilal için taktir edilen iştirak nafakasında isabetsizlik görülmediği ancak ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakası, kadın için hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, manevî tazminatın miktarı ile reddedilen maddî tazminat yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın için 70.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.