"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1955 E., 2023/426 K.
DAVA TARİHİ : 18.08.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/822 E., 2020/533 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, yasal şartları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin ayrı ayrı reddine, davalı-karşı davacı kadının karşı davasının derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı yalnızca davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı- davacı tarafın karşı dava ve tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek yeniden esas hakkında kısmen hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmayan ... erkeğin kusur belirlemesi yönünden yeni hüküm oluşturulmayan Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı kusur belirlemesi yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ... erkek vekilinin kusur belirlemesine ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının erkeğe ve ailesine hakaret içerikli söylemlerde bulunduğunu, sıklıkla boşanmayı dile getirdiğini, 1 yıldır cinsel ilişkiden kaçındığını, aynı yatağı paylaşmadığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın birleşen dava ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin sözlü şiddetine ve aşağılamasına maruz kaldığını, kadının çocuk sahibi olması isteğine erkeğin karşı çıktığını, kadını bu hususta oyalayarak cinsel olarak uzaklaştığını, bu nedenle sık sık tartıştıklarını, erkeğin eve sıklıkla eve geç saatte geldiğini, bazı geceleri ise evin dışında geçirdiğini, erkeğin kesinlikle çocuk istemediğini beyan ettiğini, çocuk meselesi yüzünden yaşanan son tartışmada erkeğin evi terk ettiğini iddia ederek açılan asıl davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden tanık olarak dinlenen ... genellikle çocuk istemi nedeni ile aralarında tartışmalar olduğunu beyan ettiği, dinlenen tanık ... en son tartışmada davacı Ali abiyi iş yerinde gördüğünü, boynunda ve ellerinde çizikler gördüğünü, eşi ile tartıştıklarını evde ufak tefek tartışmalarının olduğunu kendisine söylediğini beyan ettiği, dinlenen tanık Fatma Karadağ gelininin kendisine "anne biz tartıştık, ben oğluna hakaret ettim şerefsiz dedim" dediğini, bu olaydan sonra oğlunun çıkıp kendi evine geldiğini beyan ettiği, dinlenen tanık ... tarafların geçinemediklerini ara ara kavgaları olunca davacı Ali'nin evini terk ederek annesinin evine geldiğini beyan ettiği, davalı birleşen davalı kadının kocasına ''şerefsiz'' demekle hakaret ettiği, kavga esnasında davalı birleşen davalının eşini tırnakları ile çizmesi neticesinde davacı birleşen davalıya fiziksel şiddet uyguladığının anlaşıldığı; birleşen dava yönünden dinlenen davalı tanığı ...'nın beyanına göre; Ablasının kendisini arayıp "biz tartıştık gel" dediğini, davacının çocuk olmasını ablası kadar istemediğini, davacının "şuan borçlarımız var, sonra çocuk düşünürüz" dediği ayrıca davacı birleşen davalının tanığa ''Ablan benden çocuk sahibi olmak istiyorsa boş yere bekliyor. Ben ablandan çocuk sahibi olmak istemiyorum.'' dediği, dinlenen tanık ... tarafları çocuk sahibi olması konusunda teşvik ettikleri zaman bile bize daha zamanı var dediklerini beyan ettiği, dinlenen dinlenen tanık ... tarafların sadece çocukları olmadığı için kavga ettiklerini beyan ettiği anlaşılmakla davacı birleşen davalı kocanın çocuk sahibi olmak istememesi nedeniyle evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, kadının erkeğe hakaret ettiği, erkeğin de çocuk sahibi olmak istemediği ve cinsel ilişkiden kaçındığı bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında iki tarafın da eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile açılan asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının sigortalı bir işi olduğu, düzenli gelir elde ettiği anlaşılmakla , yasal şartları oluşmadığından yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, kadının karşı davasının derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme'nin başkaca bir delille desteklenmeyen, görgüye dayalı olmayan tanık beyanları doğrultusunda kadının eşit kusurlu kabul edilmesinin, maddî ve manevî tazminat talebi ile tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, teknik bir hata ile karşı davanın birleştirme talepli ayrı bir dava olarak açıldığını, dosyaya gönderilen davaya cevap niteliğindeki dilekçenin ise karşı dava olarak değerlendirildiğini, ortada harcı ödenerek açılmış tek dava olduğunu, bu nedenle aynı konuda açılmış iki davadan bahsedilerek derdestlik nedeniyle ret kararı verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının değerlendirilmemesi, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat isteminin reddi, karşı davanın usulden reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-davacı vekilince, birebir aynı olan 11.10.2017 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinin bir tanesinin asıl davaya süresinden sonra verildiği, diğerinin ise, aynı gün Bursa 7. Aile Mahkemesi'nin 2017/1022 Esasına ayrı bir dava olarak kaydedildiği ve eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilerek, yargılaması birlikte yürütülerek birleşen davanın esası hakkında karar verildiği, aynı olan dilekçelerden asıl davaya süresinden sonra verilen 11.10.2017 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesi ile ilgili dava harçlarının yatırılmadığı ve aynı dilekçe hakkında birleşen dava üzerinden yargılama yapıldığı, usulüne uygun olarak açılan bir karşı dava bulunmadığından, karşı davanın yok hükmünde olup, bu konuda herhangi bir karar verilmemesi gerekirken, Mahkemece karşı davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine ve karşı dava hakkında dava harçları ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı,dava tarihinden itibaren kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hükmedilmemesinin doğru olmadığı, uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı-davacının karşı dava ve tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm fıkrasının karşı davayı düzenleyen hüküm fıkralarının kaldırılılarak ve tedbir nafakasına ilişkin hüküm fıkrasının eklenerek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasına, diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının, nafaka alabilmek için bir süre sigortasız çalıştığını, hali hazırda kadının sigortalı bir işte çalıştığını, kadının ağır kusurlu olduğunu, kadın üniversite mezunu olup daha önce de bir dönem muhasebecilik yaptığını, tedbir nafakasının kaldırılmasının gerektiğini, derdestlik nedeniyle usulden reddedilen karşı davada erkek lehine yergılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini beyan ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen tedbir nafakası, reddedilen karşı davada erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin geçimsizliğe neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğunu, görgüye dayalı olmayan tanık beyanlarına göre kadının eşit kusurlu kabul edilmesinin, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, maddî ve manevî tazminatın, tedbir nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, karşı dava bulunmaması nedeniyle karşı davada erkek lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Mahkemece asıl davada davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenilen fiziksel şiddet uyguladığı vakıasına ... erkeğin dava dilekçesinde usulüne uygun şekilde dayanmadığı, dayanılmayan vakıanın davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenilemeyeceği, ancak Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.... erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.... erkek vekilinin sair ve davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin taraflara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.