Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3825 E. 2024/1144 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının azlığı nedeniyle istinaf edilmesi üzerine verilen kararın temyiz edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek, davacı erkeğin nafaka ve tazminat miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/86 E., 2023/232 K.

DAVA TARİHİ : 20.08.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/438 E., 2021/770 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 ncı, 162 inci, 163 üncü, 164 üncü maddeleri gereğince açtığı boşanma davalarının reddine; 166 ncı maddesi gereğince açılmış asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı-davacı kadının istinaf başvurusu, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kabul edilmiş, sair yönlerden ise esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan ... erkeğin esastan reddedilen yönlere dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ... erkeğin kusur belirlemesi ile tazminatların ve nafakaların kabulü şartlarına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

... erkeğin reddedilmeyen yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, müvekkilini sürekli azarlandığını, küçük düşürdüğünü, watsapp mesajları ile müvekkiline psikolojik baskı uyguladığını, müvekkilinin kök ailesi ile görüşmek istemediğini, iyi bir anne ve eş olamadığını, her fırsatta davacının ailesi ile arasını bozmaya çalışıp onu ailesine ve arkadaş çevresine karşı rezil edeceğini beyan ederek tehdit ettiğini, psikolojik şiddet, hakaret vs. pek kötü onur kırıcı davranışları uygulamaya devam ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, maddî ve manevî zararlar için tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin düzenli olarak işe gitmediğini, alkol ve uyuşturucu kullanması nedeniyle borçlandığını, hafta tatili olan pazar günlerini evde geçirmediğini, sık sık eve gelmediğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, tarafların erkeğin ailesinin alt katında bulunan konutta yaşadıklarını, bu haliyle erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, ekonomik şiddet uyguladığını, sürekli yalan söylediğini, ortak çocukla ilgilenmediğini, ortak çocuk kaza geçirmesine rağmen çocuğu görmeye gelmediğini, kadına hakaret ettiğini ve psikolojik şiddet uyguladığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/2543 soruşturma sayılı dosyası ile "Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak ve Kullanmak" suçunu işlediğinin sabit olduğunu, başka bir kadınla karı - koca hayatı yaşadığını iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, 162 inci, 163üncü, 164 üncü maddeleri ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 150.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin bir başka kadınla cinsel ilişkiye girdiği kesin veya güçlü karineyle ispatlanmadığından zina sebebiyle açılmış boşanma davasının reddine, Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış Sebebi ile boşanma talebinde bulunulmuş ise de; erkeğin davranışın boşanma sebebi oluşturması için, eşin vücut bütünlüğüne veya sağlığına yönelmesi ve bu davranışın zulüm veya işkence boyutunda olması gerektiğinden şartları oluşmadığından bu sebebe dayalı boşanma talebinin reddine, erkek eşin işlediği suç sebebiyle evlilik birliğinin çekilmez hal aldığına yönelik iddiası dinlenen tanık beyanlarının, erkeğin işlediği suç sebebiyle evlilik birliğinin çekilmez hal aldığına dair beyanda bulunmadığı, bu haliyle davacı kadının 4721 Sayılı Kanunun 163 üncü maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi için delillerin yeterliliği konusunda vicdani kanaat oluşmadığı, 164 üncü maddedeki şartlar oluşmadığı, erkek eşe usulüne uygun ihtar çekilmediğinden terk nedenine dayalı boşanma davasının reddine karar verildiği, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe hakaret ettiği, sinkaflı küfürlü söylemlerde bulunduğu, "sen ne biçim kocasın, çingene gibisin, ayyaş, varoş" şeklinde sözler söyleyerek aşağıladığı, erkek eşin ise borç içinde olduğu, kadından sürekli para istediği, evin bakım ve iaşesi ile ilgilenmediği, eşi ve ortak çocuğuna karşı üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, ortak çocuk hastalandığında veya yaralandığında çocukla ilgilenmediği, eve geç saatlerde geldiği veya günlerce eve hiç uğramadığı, nerede olduğu konusunda yalanlar söylediği, kadın ile yatağını ayırdığı, başka bir kadınla dışarıda samimi bir şekilde görüldüğü bu sebeple güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, psikolojik şiddet uyguladığı, hakaret ve küfür ettiği, yaklaşık üç yıl kadar önce evi terk ederek ayrı yaşamak suretiyle eşini yalnız bıraktığı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kusurlu; kadının ise az kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ağır kusurlu erkeğin tazminata hak kazanamayacağı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyl aylık 450,00 TL'ye çıkarılmasına, aylık 450,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 500,00 TL'ye çıkarılmasına, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata ve erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar ve nafakaların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ... erkeğin ağır, davalı-davacı kadının ise az kusurlu olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, 4721 Sayılı Kanunun 166 ıncı maddesinin ikinci fıkrası koşullarının erkek lehine oluştuğu, erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince asıl davada verilen boşanma kararının ve evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinin isabetli olduğu, kadının 161 inci, 162 nci, 163 üncü ve 164 üncü maddelerine dayalı boşanma talepleri yönünden kadının iddialarını ispatlayamadığından verilen ret kararının isabetli olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurları, kişilik haklarına yapılan saldırı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen tazminatların miktarının az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuklar yararına takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesi ile; kadının eşin tazminatlar ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk için boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.200,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata ve davalı-davacı kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakanın kabulü ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tazminatların ve nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... erkek vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.... erkeğin kusur belirlemesi ile tazminatların ve nafakaların kabulü şartlarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.... erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.