"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/420 E., 2023/67 K.
DAVA TARİHİ : 25.12.2013- 23.10.2018
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya ait kuyumcu kasasında muhafaza edildiğini ve davacıya teslim edilmediğini, davacıya nişan ve düğünde 95 adet çeyrek altın; düğünde 18 adet bilezik (12 adeti burma, her biri 22 ayar, her biri 20-22 gram, 6 adeti 12-15 gram) ve düğünde 40 gram olan 14 ayar takı seti takıldığını belirterek 500 gram altın alacağının aynen, mümkün olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL bedeline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı asıl davaya cevaba cevap dilekçesinde; davalının mal paylaşımı davasında arabanın ortak paylaşımlarla alındığını söylediğini, davalının ilk kuyumcu dükkanının 1999 yılında kardeşi adına açıldığını, davalının 2003 yılında kuyumcu şirketine ortak olduğunu, kadının ziynetlerinin şirkete sermaye olarak verildiğini, akabinde altınların davacıya iade edildiğini ancak daha güvenli olacağı söylenerek kuyumcu kasasında muhafaza edildiğini, aracın davacının birikimi ile alındığını iddia ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davacı bozma kararı sonrası açtığı birleşen dava dilekçesinde; bozma kararı ile birlikte ıslah haklarının ortadan kalktığını belirterek 500 gram altın alacağının aynen, mümkün olmazsa yasal faizi ile birlikte bedeline karşılık şimdilik 24.000,00 TL'sinin ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında katkı payı ve katılma alacağı davası bulunduğunu, davacının o davada ziynetlerin davalının şirketine sermaye yapıldığını, boşanma davasında da ilk açtığı kuyumcu dükkanı için bozdurulduğunu söylediğini, işbu dava ile katkı payı ve katılma alacağı davasının birlikte incelenmesi gerektiğini, ziynet eşyalarının bozdurularak aynı gün davacı adına alınan aracın ödemesinde kullanıldığını ve altınların bozdurulduğu kuyumcunun davalının amcasının oğlu olduğunu iddia ederek davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 2013/1723 Esas, 2015/1457 Karar sayılı kararı ile; davacı tanıklarının davacıya ait ziynet eşyalarının ilk kuyumcu dükkanı açılırken dükkana konulduğunu, sonrasında güvenlik amacıyla kasada muhafaza edildiğini ve altınların davacıya iade edilmediğini, davalı tanıklarının ise davacıya ait altınların araba alımı için bozdurulduğunu, altınların kuyumcu dükkanında muhafaza edilmediğini beyan ettikleri, her iki taraf tanıklarının beyanının iddia ve savunmayı doğrular nitelikte olduğu, iddianın ve savunmanın ve bu yöndeki tanık beyanlarının üstün tutulmasını gerektirir bir husus ve Mahkemede kanaat oluşmaması nedeniyle davacı vekiline davalı tarafa yemin teklif etme hakları bulunduğunun hatırlatıldığı, davacı vekilinin 07.10.2015 tarihli duruşmada davalının yalan yere yemin edeceği konusunda kanaatleri olduğunu bu nedenle yemin teklif etmeyeceklerini, davanın sabit olduğunu, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep ettiklerini beyan ettiği, dosya kapsamına göre dava konusu edilen altınların davalıya ait kuyumcu dükkânının kasasında kaldığı ve davacıya iade edilmediği hususunun sabit görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 07.10.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 14.09.2017 tarihli ve 2016/2940 Esas, 2017/12055 Karar sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
3.Davacı vekili tarafından karar düzeltme kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 15.03.2018 tarihli ve 2018/384 Esas, 2018/2089 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında nişan ve evlilik sırasında takılan ziynet eşyalarının miktar ve niteliği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın ziynet alacağı davasının ispat edilip edilmediği noktasında toplandığı, Mahkeme kararının gerekçesinde tanıkların iddia ve savunmayı doğruladığı, tanıkların beyanlarının birbirine üstün tutulmasını gerektiren bir neden bulunmadığı ve davacının diğer delilleri ile davasını ispat edemediğinin belirtildiği; oysa davalının davacı aleyhine 29.03.2011 tarihinde Ankara 5. Aile Mahkemesi'nde açtığı (ve davacının davalı aleyhine Ankara 8. Aile Mahkemesi'nde açmış olduğu 2011/268 Esas sayılı dava ile birleşen) 2011/437 Esas sayılı davada vermiş olduğu dava dilekçesinde 06 FDD 51 plaka sayılı aracın tarafların ortak birikimleri ile 1999 yılında alındığını, ancak aracın davacı tarafından kendisine sorulmadan satıldığını ileri sürerek araca yapmış olduğu katkı payının tahsilini talep etmiş olduğu, Mahkemece davalının davacı tarafça delil olarak dayanılan katkı payı davasındaki bu beyanının kendisini bağladığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği, öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 255 inci maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı deliller ile olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, takdiri bir delil olan tanık beyanının hâkimi bağlamayacağı ancak hâkimin tanık beyanını serbestçe takdir ederken sadece vicdani kanaati ile karar veremeyeceği, tanık beyanları yönünde ya da aksine hüküm tesis edilmesi durumunda beyanın neden kabul edildiği ya da edilmediğinin açıklanmak zorunda olduğu, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, somut olayda davacının babası ve kardeşi olan tanıkların gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu olmadığı, aksine davacı tanıklarının beyanlarının yer, zaman ve olgulara dayalı olduğu gibi birbirleriyle de tutarlı olduğu, davacı kadının ziynet eşyalarının saklanmak üzere davalı erkeğe verildiğini ve boşanmalarına rağmen iade edilmediğini ispatladığı ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile onama kararının kaldırılarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay kararı ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulü gerektiği gerekçesi ile; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 22 ayar, 12 adet, 20 gramdan bilezik(17.676 TL); 4 adet, 22 ayar, 10 gramdan bilezik(2.946 TL); 46 adet çeyrek altın(6.066,94 TL); 1 adet gerdanlık set, 14 ayar, 40 gramdan(1.841,20 TL) 'in aynen iadesine, olmadığı taktirde toplam değeri olan 28.530,14 TL'nin 5.000,00 TL'sinin asıl dava tarihinden kalanının ise birleşen dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ve davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hükmedilen tutar itibariyle maktuyu geçmediğinden 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline, davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden davalı için reddedilen tutar üzerinden 469,86 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının ziynet eşyalarının aynen ödenmesine karar verilmesini talep etmesine karşın talebine aykırı olarak bedelin ödenmesine karar verildiğini, ziynetlerin değeri hesaplanırken ek dava tarihinin esas alınması gerekirken asıl dava tarihinin esas alınmasının ve iki dava bulunduğu halde tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının mal rejimi dosyasında ziynetler hakkında farklı beyanları olduğunu, her iki davanın birleştirilerek davaların birlikte incelenmesi talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını, ziynetler ile davacıya araba alındığını ve tanık beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, davacının talebine uygun karar verilip verilmediği ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü, 6 ncı, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş ve davacı yararına hangi dava için hükmedildiği belirtilmeksizin tek bir vekâlet ücretine hükmedilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, yargılama gideri davada haksız çıkan taraftan alınır. Aynı Kanun'un 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendine göre vekâlet ücreti de yargılama giderlerindendir. Somut olayda, asıl ve birleşen davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca her dava için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hangi dava için hükmedildiği belirtilmeksizin tek vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının vekâlet ücreti yönünden davacı yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı vekilinin diğer, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının temyiz eden Yasemin'e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Zeynel'e yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.03.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.