"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/301E., 2023/422 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin ve kadının başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı- karşı davalı erkeğin ve davalı- karşı davacı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadın ve ailesi tarafından hor görüldüğünü, kadının aşırı titizliğinin olduğunu, kadının sinkaflı küfür ve hakaret ettiğini, silahla tehditte bulunduğunu, erkek tarafından kadın aleyhine açılan İzmir 14. Aile Mahkemesi'nde açılan boşanma davasının reddedildiğini ve kararın 22.01.2016 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinden sonra kadının erkek aleyhine nafaka davası açtığını, kararın kesinleşmesinden sonra geçen 3 yılı ... fiili ayrılık süresi içerisinde tarafların hiç bir araya gelmediklerini ve ortak hayatın kurulmadığını, bu süreçte kadının aralıklarla da olsa erkeği taciz etmeye devam ettiğini , erkeğin annesi ile oturduğu evin önüne gelerek hakaretlerde,küfür ve tehditlerde bulunmaya devam ettiğini, camları kırdığını, ceza yargılamasının yapıldığını, ayrı ve müstakil bir dava olan karşı davanın cevap dilekçesinin sonradan ıslahı suretiyle açılmasının usulen mümkün olmadığını, karşı dava, reddedilen davadan önceki nedenlere dayalı olup, tarafların birlikte yaşadığı dönemlere ilişkin nedenlere dayanılarak karşı dava açılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu iddia ederek ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeni ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- karşı davacı kadın sunduğu cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmediğini, erkeğin kumar ve bahis oyunlarına düşkünlüğü olup, gece hayatına aşırı ilgi gösterdiğini, daha önceki davalarında da erkeğin pornografik filmler izleyip sapkın hareketlerde bulunmasının evlilikte sorun olduğunu, erkeğin annesinin evine, erkeğin abonelik ücretini ödemeyip doğal gazın kesilmesine neden olduğu için görüşmeye gittiğini, psikolojik baskı, kötü muamele ve küçük düşürücü davranışlarının olduğunu, hakaret ettiğini, oturdukları evi defalarca satmaya kalkıştığını, boşanmayı kabul etmediğini, boşanmaya karar verilirse 150.000,00 TL manevî tazminata, aylık 1.000,00 TL nafakaya karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili sunduğu 08.07.2019 tarihli ıslah ve karşı dava dilekçesinde özetle;ayrıca erkeğin annesinin evliliğine müdahale etmesine izin verdiğini, ailesinin birliğini sağlayamadığını, çocuğu ile ilgilenmediğini, kadını cinsel ilişkiye zorladığını, erkeğin aile konutu niteliğindeki evin doğal gazını istediği kestirerek kadını mağdur ettiğini, İzmir 14. Aile Mahkemesi'nde görülen boşanma davasında kadına yüklenecek kusur bulunmadığından davanın reddine karar verildiğini, ortak çocuğun Mahkemede verdiği ifadesinde de görüldüğü üzere erkeğin sürekli olarak boşanma gayretinde olan ve sorun çıkaran taraf olduğunu, karar kesinleştikten sonra tarafların fiilen bir araya gelmediklerini, erkeğin kadına hakaret suçundan devam eden ceza yargılamasının bulunduğunu iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafaka miktarının her yıl açıklanacak TÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında İzmir 14. Aile Mahkemesi'nin 2015/163 Esas 2015/539 karar sayılı dava dosyası ile boşanma davası görüldüğü, davacı erkek tarafından açılan davanın reddedildiği, ret kararının 22.01.2016 tarihinde kesinleştiği, bu dava dosyasının 25.02.2019 tarihinde açıldığı, yasal 3 yıllık sürenin dava açılma tarihi dikkate alındığında dolmuş olduğu, tarafların ilk dava tarihinden önce ve halen ayrı yaşadıkları, dava reddedildikten sonra evlilik birliğinin yeniden tesis edilmediği, tarafların bir araya gelmedikleri, yargılaması yapılan dava dosyamızda da her iki tarafın boşanma ve fiili ayrılığı devam ettiği konusunda bir ihtilaf olmadığı, toplanan delillerden erkeğin baba ve koca olarak sorumluluklarını yerine getirmediği, ortak haneyi bir çok kere terk ettiği, köken ailesi ile eşi arasında dengeyi sağlayamadığı, kadının ise hakaret ettiği, üçüncü Kişilerin yanında küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunduğu, her iki tarafında kusurlu hareketleri nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale geldiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin son fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, Mahkeme'nin 2015/871 Esas, 2016/300 Karar sayılı ilamı ile kadın lehine bağlanan aylık 550,00 TL tedbir nafakasının, boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte 250 TL daha artırılarak aylık 800,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı erkekten tahsil edilerek davalı kadına verilmesine, tarafların kusuru eşit olduğundan karşılıklı olarak talep ettikleri maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla karşı dava açılamayacağını, kusur belirlemesini yanlış olduğunu, fiili ayrılık döneminde kadının hakaret, tehdit, mala zarar verme eylemlerinin dosyadaki CD çözümü ile ispat edildiği gibi, bu konuda İzmir 36. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden 2018/252 Esas sayılı bir dava bulunduğunu, kadının eşine zarar verme kastı ile doğal gazı yüksek tüketmesi nedeniyle erkeğin doğal gaz aboneliğini kapatmak zorunda kalmakla birlikte, elektrik ve su faturalarını ödediğini, kadının kusuru nedeniyle yoksulluk nafakasının oluşmadığı gibi miktarın yüksek olduğunu, boşanmaya karar verilmesi halinde kadının babasından yetim aylığı alacağı gibi, mirasen intikal edecek kira gelirlerininde olacağını, erkeğin kusurunun ispat edilemediğini beyan ederek, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve miktarı, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat istemi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin yanlış olduğunu, eşit kusur belirlemesi doğru olmadığından maddî ve manevî tazminat talebinin kabulünün gerektiğini beyan ederek, kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat istemi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla karşı dava açılamaz ise de; mahkemece süresinde açılmayan karşı davanın eldeki davadan tefrik edilmesinin gerektiği, ancak karşı dava da boşanmaya ilişkin olduğuna göre davalardan biri hakkında verilecek karar diğerinin sonucunu etkileyeceğinden tefrik edilse de davaların birleştirilmesinin gerekeceği, bu durumda her iki davanın birlikte görülmesi usul ekonomisine uygun düştüğünden mahkemece karşı davanın usulden reddi yerine esasının incelenerek karar verilmesinde bir yanlışlık görülmediği, her iki davada 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin son fıkrası koşullarının gerçekleştiği, eldeki davada kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekeceği gibi ilk davanın reddi nedeniyle, sonraki dava/davaların açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara da bir kusur yüklenemeyeceği, tanıkların önceki olaylara ilişkin beyanlarının hukuki değer taşımayacağı, açıklanan bu durum karşısında mahkemece erkeğe reddedilen boşanma davasından önce gerçekleştiği iddia edilen ve tedbir nafakası ilamında da kusur olarak yer verilmeyen köken ailesi ile eşi arasında dengeyi sağlayamadığı, koca ve baba olarak sorumluluklarını yerine getirmediği nedeniyle kusur verilmesinin doğru olmadığı, taraflarca fiili ayrılık döneminde de yeni vakalara dayanıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, özellikle tedbir nafakası ilamından; davacı karşı davalı erkeğin evlilik birliği devam ederken evi terk edip gittiği, kadının ortak hanede oturmaya devam ettiği, erkeğin eşinin geçimi için herhangi bir yardımda bulunmadığı, fiili ayrılık döneminde 04.10.2017 tarihinde kadının oturduğu ortak konutta kendi adına olan doğalgaz abonelik sözleşmesini iptal ederek doğalgazın kesilmesine ve kadının doğalgazsız kalmasına sebebiyet verdiği, kadına hakaret ettiği, ilk davayı açarak boşanma sebebi yarattığı, buna karşılık davalı karşı davacı kadının da fiili ayrılık döneminde kayınvalidesini zincirleme olarak tehdit ettiği, erkeğin doğalgaz sözleşmesini iptal etmesinden kaynaklanan haksız tahrikinin etkisi altında ona telefonda ve evinin bulunduğu yerde hakaret edip, yine telefonda tehdit içeren sözler sarfettiği ,bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, davalı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken mahkemece tarafların eşit kusurlu bulunmasının doğru görülmediği, ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olup, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri ile miktarının hakkaniyete uygun olduğu, kadının yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda TÜFE oranında artırılmasını talep etmiş olup, mahkemece bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2)inci alt bendi gereğince; davacı karşı davalı erkeğin kusura esas alınan vakıa, davalı karşı davacı kadının kusura esas alınan vakıa ve kusur derecesi, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakasının TÜFE oranında arttırılmasına ilişkin talebi yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile kabul edilen yönlere ilişkin hüküm ve gerekçenin düzeltilmesine, tarafların sair istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, davalı karşı davacı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000 TL maddî tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak, davalı karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı karşı davacı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak, davalı karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden tarihten itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranına göre arttırılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca istinaf incelemesinde hükmedilen nafakanın fahiş olduğu itirazlarının incelenmediğini, doğal gaz aboneliğinin iptal edilmesinin davalı kadın tarafından davacı erkeğe ağır hakaret, tehdit , fiziken darp etmesine gerekçe gösterilemeyeceğini, haklı kılamayacağını beyan ederek, karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve miktarı ile nafakaya her yıl TÜFE oranında yapılan artış yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı karşı boşanma davasının kabulünün şartlarının oluşup oluşmadığı, yasal şartlar oluştu ise kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ıslah yolu ile ileri sürülen karşı boşanma davasının kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı. erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının ispatlanan başka kusurunun bulunup bulunmadığı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, yoksulluk nafakasının her yıl TÜFE oranında arttırılmasının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 176 ve 177 inci maddeleri, 128, 132 ve 133 üncü maddeleri, 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı- karşı davalı erkeğin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir." hükmü düzenlenmiştir.
3.Davacı- karşı davalı erkek vekilinin kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına her yıl TÜFE oranında arttırım uygulanmasına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, ancak karşı dava dilekçesinde talep edilmesine rağmen davacı- karşı davalı kadın yararına kabul edilen yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden tarihten itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranına göre arttırılmasına hükmedilmediği, davalı- karşı davacı kadının yoksulluk nafakasının TÜFE oranında arttırımına karar verilmemesi yönünden kararı istinaf etmediği anlaşılmakla, bu hususta davacı- karşı davalı erkek lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince davacı- karşı davalı erkek lehine bu yönden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında artırıma karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı- karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı- karşı davalı erkek vekilinin yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜFE oranında arttırılmasına yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1/c bendinde yer alan “hükmedilen yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden tarihten itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranına göre arttırılmasına'' dair ibaresinin çıkartılmak suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.