Logo

2. Hukuk Dairesi2023/385 E. 2023/3072 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, davalı-davacı erkeğin sadakatsizliğini kusur olarak kabul etmesine rağmen, davacı-davalı kadının, eşinin medyatik kişiliğini de göz önünde bulundurarak yıllar öncesine ait uygunsuz fotoğrafları saklamasını güven sarsıcı davranış olarak nitelendirip kusur yüklemesinin ve bu bağlamda tarafları eşit kusurlu saymasının hatalı olduğu, bu sebeple kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararın bozulması gerektiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/960 E., 2022/1819 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 18. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/444 E., 2020/164 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılından beri fiilen birlikte yaşadıklarını, 21.08.2016 tarihinde evlendiklerini, çocuklarının olmadığını, davalı erkeğin dizi oyuncusu olup çekimler nedeniyle son bir yıldır ...'de yaşadığını, davalı erkeğin müşterek hane ve evliliğe dair hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini, eve haftada bir bazen iki haftada bir defa geldiğini, geldiğinde de davacı kadınla hiçbir paylaşımda bulunmadığını, sürekli mesleğinin arkasına sığınarak davacı kadınla zaman geçirmekten kaçındığını, evde bulunabileceği zamanlarda da eve gelmediğini, son birkaç aydır ise eve hiç gelmediğini, davalı erkeğin, şiddet ve öfke kontrolü problemi olduğunu, davacı kadına şiddet uyguladığını gösteren fotoğraf ile birçok özel fotoğrafın 3-5 ay önce kadının hesabına siber saldırı nedeniyle sızdığını, basında ve gazetelerde haber yapıldığını, davacı kadının, davalı erkeğin zarar görmemesi için şiddet iddialarına ilişkin kurmaca diye açıklamalar yaptığını, ama davalı erkeğin bu paylaşımlarla ilgili davacı kadını suçladığını, erkeğin itibarını zedelemek için kadının yaydığını iddia ettiğini, psikolojik baskı uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığınıyüksek bir gelire sahip olmasına rağmen kazacının tasarrufun anne ve babası tarafından yürütüldüğünü, bu da davalı erkeğin, kadına güvensizliği ve evlilik birliğini idare edecek olgunlukta olmadığının göstergesi olduğunu, davalı erkeğin kazancını ailesi yönettiği için oturulan evin kirası ve faturaları, temel ihtiyaçları davalının babasının ödediğini, erkeğin babasının bazen temel ihtiyaçları için bile hesap sorduğunu, kadının hesap vermek zorunda bırakıldığını, aldattığı kadının kendisini aradığını ve onun rızası ile kayıt yapıldığını ve sadakatsizliğini tespit ettiğini, kadının özel fotograflarını habersiz olarak sosyal medyada paylaştığını, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına,kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, konutun kadına tahsisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının kıskanç ve hırçın davranışları olduğunu, alkole bağlı dengesizlikleri olduğunu, özel hayatın basına yansıması konusunda tedbirsiz davrandığını, bu olaya ilişkin yalan anlatımlarının olduğunu, karşı davacı erkeğin çalışma ortamı ve koşullarının zarar görmesine neden olduğunu, karşı davalı kadının alkol alınca bir şeylere sardığını, alkollü iken erkeğe ve ailesine hakaret ettiğini, kendini kaybettiği için ev adresini unuttuğunu, alkol nedeniyle ehliyeti alındığı için özel şoför tutulduğunu, alkollü iken özel şoförün onu eve taşıdığını, olmayan olaylar nedeni ile kavga çıkardığını, karşı davacıyı küçük düşürdüğünü, alkol problemi nedeniyle yardım da aldığını, bu problemi çözemediğini, karşı davacı erkeğin arkadaş çevresinde kendisinin erkeğe para verdiği, ona baktığı şeklinde yalan sözler söyleyip küçük düşürdüğünü, evlilik devam ederken bir takım hackerler ile görüştüğünü, karşı davacı erkeğin instagram hesabından 28.07.2017 tarihinde saat 03.05'de yapılan paylaşımda "baboşum, ben çok kırılgan erkeğin, paramı yönet sen ölene kadar, zavallıyım, sen yönet hep bu parayı, evlendim ama beceremiyorum, daha yönetemiyorum paramı sen yönet, ya bu kız yerse aman haa...30.000 TL hesabında tepe tepe kullan, ben adam değilim sen kullan babam, karım çantam istiyor, ama senden korktuğum için alamıyorum babam, iyi ki sen varsın, düğünün yarısını Merve'nin babası ödedi, yoksa ne yapardık, ben diyemezdim valla paralarımız giderdi" ifadelerinin yazdığını, yazışmada geçen çanta, düğün ve 30.000,00 TL'ye ilişkin durumları taraflar dışında hiç kimsenin bilmediğini, kadın vekilinin fotoğraflar paylaşıldıktan sonra Savcılığa verdiği dilekçede, görüntülerin kaza sonucu olduğunu, şiddet sonucu olmadığını belirttiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına kadın yararına 7 ay boyunca avukatlık stajı bitene kadar yemek ve yol için 01.12.2018 tarihine kadar aylık 1.400,00 TL tedbir nafakasına, erkek yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin öfke kontrolü yaşadığı zaman zaman ani iniş çıkışlarla psikolojik şiddet uyguladığı, babası üzerinden de evin harcamalarını denetlediği ve bu minvalde fazla harcamalar olduğu yönündeki ihsaslar ile de psikolojik şiddet uygulandığı; kadının ise alkol sorunu yaşadığı, zaman zaman bu konuda problemler nedeniyle sızdığı, zor durumda kaldığı, kucakta evine taşınıldığı, bu problemi nedeniyle psikolojik şiddeti ile rahatsız ettiği, erkeğin iş hayatının bu nedenle olumsuz olarak etkilendiği, performans düşüklüğüne yol açtığı, tarafların uygunsuz görüntülerinin kadın tarafından yayıldığı konusunda da deliller bulunduğu, kadının mesleğini ... Barosuna kayıtlı avukat olarak icra ettiği bu nedenle yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00,00 TL tedbir nafakasına, tarafların tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, buna bağlı olarak erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin halatı olduğunu, karar tarihinden sonra kadının yeni bir ilişkisinin başladığını, tanıklarının bazı beyanlarının kararda yer almadığını, talimatla dinlenen ...'ın istinaf incelemesi sırasında yeniden dinlenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadının alkol sorunu ile psikolojik şiddet kusur olarak yüklenildiği, dinlenilen tanık beyanlarına göre tarafların her ikisinin de alkol aldıkları ve tüm tanıklarının her ikisinin de kendilerini kaybettiğine yönelik görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını belittiği, alkol sorunu vakıasının ispatlanamadığı, kadının psikolojik şiddetine ilişkin iddianın somut görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, tarafların uygunsuz fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması olayında ceza dosyaları dikkate alındığında kadının doğrudan paylaşım yaptığı kesin olarak tespit edilemediği, erkeğin mesleği göz önüne alarak yıllar öncesine dair uygunsuz fotoğrafları saklamaya devam etmesi, yine özellikle tanık Ahmet Akçam'ın beyanları dikkate alındığında sosyal medyadaki paylaşımlar sonrasındaki tavırları nedeniyle kadının güven sarsıcı davranışları olduğu; erkeğe kusur olarak yüklenilen öfke kontrolü, babası üzerinden ev harcamalarını denetleyerek psikolojik şiddet uygulaması vakıalarının evlilik sonrası olduğunun somut, görgüye dayalı deliller ile ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği; İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de tarafların yine de eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, dava tarihinden sonra meydana gelen olayların incelemeye konu davada dikkate alınamayacağı, 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinde mahkemelerin gerekçeli kararlarında hangi hususların bulunması gerektiğinin belli olduğu, tanık beyanlarını tek tek yazmaları gerekmediği, talimatla beyanı alınan tanık ... dinlenirken erkek ve vekili talimat mahkemesindeki duruşmada hazır bulunmuş, sorularını da yöneltmiş oldukları, istinaf mahkemesinde yeniden dinlenmesi talebinin yerinde olmadığı, kadının düzenli ve sürekli bir gelir elde edecek işinin olduğu, yoksulluk nafaka şartlarının kadın yönünden oluşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına tazminata karar verilemeyeceğinin doğru olduğu gerekçesi ile tarafların sair istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğin sadakatsiz olduğunun ispatlandığı, evliliği boyunca ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını bunu da babası aracılığı ile gerçekleştirdiğini, defalarca hakarete ve şiddete maruz kaldığının ispatlandığını, hatalı kusur belirlemesine göre tazminat taleplerinin reddinin de hatalı olduğunu, kadının çalıştığı doğru olmasına karşın elde ettiği gelirin evlilik birliği içindeki yaşam standartlarına göre son derece düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin reddi kararı verilmeden önce kadına ait serbest meslek makbuzları ve vergi beyannameleri incelenmesinin gerektiğini, mesleğe yeni başladığı bu dönemde ne kadar az sayıda ve düşük bedelli makbuz kesildiğini ve daha da önemlisi aylık ortalamada bir asgari ücretlinin aylık gelirinin dahi çok altında gelir elde etittiğinin görüleceğini bu nedenle yoksulluk nafaka talebinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve kadına yüklenilen kusurlarının yanı sıra yargılama bitmeden sadakatsizlik yaptığını, taraflar arasında geçen anlara ilişkin kayıtların sosyal medyaya sızdırıldığını, anne-babasına karşı saygısız davrandığının ispatlandığını, hatalı kusur belirlemesi nedeniyle tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, tarafların tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve fıkrası; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2.Bölge Adliye Mahkemesince davalı- davacı erkeğe sadakatsizlik vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de dosya kapsamından erkeğin bu davranışının güven sarsıcı boyutta kaldığı; kadına kusur olarak yüklenen ... kadın tarafından doğrudan paylaşım yaptığı tespit edilemeyen ancak, eşinin medyatik bir insan olması hususunun da gözönüne alınarak yıllar öncesine ait uygunsuz fotoğrafları saklamaya devam etmesi şeklindeki eylemin, tanık A.A'nın beyanı dikkate alındığında güven sarsıcı davranış olarak kabul edilmiş ise de, tarafların birbirlerine ait birlikte rızaları ile çektirdikleri ve anı kalmasını istedikleri fotoğrafları saklamasının, tanığın bilgi ya da görgüsüne dayanmayan yorumları dikkate alınarak güven sarsıcı davranış olarak nitelendirilmesi ve kadına kusur olarak yüklenmesi doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesince tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı- davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen ... kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak ... kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümleri yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.