"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1494 E., 2022/1751 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/446 E., 2022/271 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap(cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1990 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, ortak konutu terk ettiğini, bu sebeple kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, ancak davanın reddedildiğini, ret edilen boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmediğini, ortak hayatın tekrardan tesis edilemediğini, kadının birlik görevlerini ihmal ettiğini, karşı davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından sunulan 18.04.2017 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; davanın konusunu ve vakaları ıslah ettiklerini, ret ile sonuçlanan boşanma davasından sonra erkeğin, ortak çocukların ve ortak konutun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortak konuta gidip geldiğini, evlilik birliğinin tekrardan kurulması amacı olmadığını, kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, duygusal şiddet uyguladığını, ortak konuta terk ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek ıslah talebinin kabulü ile tarafların öncelikle 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca, kabul edilmediği takdirde aynı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde ileri sürülen vakaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların reddedilen boşanma davasından sonra 2002 yılında tekrardan bir araya geldiğini ve 2008 yılı Haziran ayına kadar birlikte yaşadıklarını, asıl davanın şartlarının oluşmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ortak çocuğun hastalığı ile ilgilenmediğini, hakaret ettiğini, ekonomik şiddet uyguladığını, ortak konuttan kovduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir nafakası, 4.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2017 tarih ve 2016/84 Esas, 2017/186 Karar sayılı kararı ile erkek tarafından açılan dayanak teşkil eden davanın reddine karar verildiği, bu davadan sonra tarafların bir araya geldiği, karı koca gibi birlikte yaşamaya devam ettiklerinin sabit olduğu, 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise erkeğin, ortak çocuğa, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiği, ortak çocuğun hastalığı ile ilgilenmediği, birlik görevini ihmal ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamında sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, erkeğin, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan erkeğin, kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminat, kadının sürekli ve düzenli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakası, 600,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 13.07.2021 tarih 2018/1907 Esas ve 2021/1193 Karar sayılı kararı ile davanın, 4721 sayılı Kanunu'nun İkinci Kitabında yer aldığı, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakma görevinin o yerdeki asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu, karardan sonra mahkemenin yargı çevresinde aile mahkemesi kurulduğu ve dosyanın görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmesi gerektiği belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yargı çevresi içindeki görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dayanak teşkil eden dava dosyasından sonra tarafların bir araya geldiği, karı koca gibi birlikte yaşayarak evlilik birliklerini devam ettirdikleri, fiili ayrılık olgusunun gerçekleşmediği asıl davada 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine, açılan asıl ve karşı davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi yönünden incelenmesinde ise erkeğin, eşine, evine ve ailesine yönelik evlilik birliğinin kendisini yüklediği sorumlulukları yerine getirmekten kaçındığı, doğuştan rahatsız olan ortak çocuğun sağlık durumu, tedavileri ve eğitimiyle ilgilenmediği, ortak çocuğa engelli olmasından kaynaklı hakaret ettiği, eşine yönelik hakaret söylemlerinde bulunduğu, ortak çocuğun eğitim ve tedavisi için kadının 2008 yılında geçici olarak İstanbul İline gittiği, erkeğin, kadına hakaret ederek geri dönmesini istemediğini söylediği ve kadının talep etmesine rağmen eşinin ve çocuğunun bulunduğu İstanbul İline gitmediği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, kadına yüklenecek kusurlu davranışın erkek tarafından ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayanarak boşanmalarına, asıl davada, erkeğin evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, kadının, çalışmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına dava tarihinden 10.05.2022 tarihine kadar aylık 600,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden karar kesinleşinceye kadar aylık 750,00 tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra aylık 750,00 yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, mevcut ve beklenen menfaatler, paranın alım gücü dikkate alınarak kadın yararına 35.000,00 TL maddî tazminat, 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin erkek tarafından öncesinde açılan ve sübut bulmayan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren kanunda ön görülen üç yıllık yasal sürede evlilik birliğinin taraflarca yeniden tesis edildiğinin tespiti ile neticede davanın reddi kararında, toplanılan delillere, bu yönde kararın dayandığı yasal gerekçelere göre herhangi bir isabetsizlik veya yanlışlık bulunmadığı, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı davada ise kadına atfı kabil herhangi bir kusurun gerçekleştiğini ispat edemeyen erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu kabul edilmesinde davasının reddinde isabetsizlik veya yanlışlık görülmediği, taraflarca usulüne uygun dilekçeler aşamasında dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakalara göre tespiti yapılan hükme esas alınarak erkeğe yüklenilen kusurların somut, görgüye dayalı, tutarlı tanık anlatımları ve sunulan delillerle kanıtlandığı, kadına yüklenilebilecek kusurlu bir davranışın ispat edilemediği, kusur tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava açılmakla ayrı yaşama hakkı bulunan, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, boşanmaya neden olaylarda tam kusurlu olan erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik haklarını ihlal ettiği neticesine varıldığından, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat, hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın yararına hükmolunan tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların esası ve miktarlarının yerinde olduğu, erkeğin kazanılmış haklarının ihlal edilmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, aynı zamanda İlk Derece Mahkemesince ilk kararda kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının erkek aleyhine olacak şekilde usuli kazanılmış hakka da aykırı olarak arttırılmasının hatalı olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakası miktarlarının çok az olduğu, erkeğin yüksek gelire sahip olduğu, mal varlığı bulunduğu ve bu mal varlığından kira geliri de olduğu belirtilerek; tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin eylemli ayrılık kadının ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, taraflarca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan dava ise taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile erkeğin usuli kazanılmış hakkına riayet edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ıncı maddesi,166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz itirazının incelenmesine gelince;
a)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
b)Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarları yönlerinden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalı-davacıya geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.