Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3997 E. 2024/2798 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, boşanma, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygun olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-davacı kadının boşanmaya sebep olabilecek kusurlu bir davranışının ispat edilememesi, davacı-davalı erkeğin ise sözel şiddet içeren davranışlar sergilediğinin anlaşılması ve ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesinde usul hatası yapması gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/14 E., 2023/397 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/300 E., 2021/640 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının tamamen kendi rızası ile evden ayrılarak kızının evine gittiğini, kendisinin önceki eşinden oğlu ve hasta babası ile birlikte kaldığını, eşlerin birlikte yaşamak ve birbirlerine sadık kalmak zorunda olduklarını, davalı-davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evi nedensiz terk ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin önceki eşinden olan ergin oğlunun da taraflarla birlikte yaşadığını, kendisine baskı ve kötü muamele yapıldığını, ekonomik yönden sömürüldüğünü, psikolojik sıkıntı yaşadığını, davacı-davalı erkeğin hasta olan babasının bakımının kendisi tarafından yapıldığını, davacı-davalı erkeğin başka kişilere kendisinin karılık yapmadığını söylediğini, evlilik birliğinin erkeğin davranışları ile temelinden sarsıldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kadının bu davayı açtıktan sonra erkek ile yeniden birlikte yaşamak ve evliliği sürdürmek istediği, bu isteğini yakınlarına sürekli söylediği, bu durumda kadın barışma teklifinde bulunarak eski olayları affettiği, kadının taraflar arasında yaşanan önemli bir sorun olmamasına rağmen evden ayrılmaya karar verdiği, eşya toplama sırasında erkeğe hakaret ettiği, ortak haneyi terk ettiği, bir daha dönmediği, kadının bu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle kadının tam kusurlu olduğu, kadın tarafından açılan davanın reddine, asıl davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadın eşe kusur olarak yüklenen "davacı-davalı erkeğe hakaret ettiği," şeklindeki vakıaya davacı-davalı erkek tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun şekilde dayanılmadığından bu vakıanın eldeki davada davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenen "taraflar arasında yaşanan önemli bir sorun olmamasına rağmen evden ayrılmaya karar verdiği, ortak haneyi terk ettiği, bir daha dönmediği," şeklindeki vakıa bakımından yapılan değerlendirmede ise; yapılan yargılama ve toplanan delillerden ve özellikle de tarafların ortak çocukları olan tanık ...'ın beyanlarından, son olarak tarafların tartıştıkları, bu sebeple davacı-davalı erkeğin ortak çocuğa "anneni götür bir ay sende kalsın..." dediği, bu sebeple davalı-davacı kadının tarafların ortak çocuğu tanık ... ile birlikte yaşamaya başladığı, daha sonra ilaçlarını almak için ortak konuta gittiğinde eşya sebebiyle taraflar arasında yeniden tartışma gerçekleştiği, gerçekleşen bu duruma göre, davalı-davacı kadının taraflar arasında yaşanan önemli bir sorun olmamasına rağmen evden ayrılmaya karar verdiğinden, ortak haneyi terk ettiğinden ve bir daha dönmediğinden söz etmenin de mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararı taraflardan yalnızca davalı-davacı kadın tarafından istinaf edildiğinden, usulü kazanılmış hak olgusu gereğince başkaca bir vakıanın davalı-davacı kadına bu aşamada kusur olarak yüklenmesinin de mümkün görülmediği, bu durumda usulüne uygun olarak dayanılan vakıalar kapsamında davalı-davacı kadının boşanmaya sebep olabilecek kusurlu bir davranışı toplanan delillerle ispat edilemediğinden, davacı-davalı erkeğin ispat edilemeyen boşanma davasının, boşanmanın fer'î niteliğindeki maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı-davalı erkeğin başkalarına eşinin kendisine karılık yapmadığını, bir işe yaramadığını söyleyerek ve tartışmalarda eşine hakaret ederek sözel şiddet içeren davranışlar sergilediğinin anlaşıldığı, kadının dava açmakta haklı olduğu, davalı-davacı kadının fiili ayrılık döneminde yanında yaşadığı, tarafların ortak çocuğuna "ben pişman oldum, tekrar eve döneyim, baban ile enişten konuşsun..." şeklinde sözler söylemesi barışma girişimi niteliğinde olduğu, af sayılamayacağı, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddinin doğru bulunmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkek tarafından açılan davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, her iki dava nedeniyle kadın yararına ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının tam kusurlu olduğunu belirterek her iki dava yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tarafların karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.