"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1268 E., 2023/457 K.
DAVA TARİHİ : 30.06.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/285 E., 2022/112 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile nafaka ve tazminatların miktarı, nafakanın yıllık ÜFE-TÜFE oranında artışı talep edilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hüküm kurulmaması yönünden; davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, nafaka ve tazminat talepleri, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velâyet kararı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, nafakanın yıllık ÜFE-TÜFE oranında artışı talep edilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hüküm kurulmaması, maddî ve manevî tazminat ile nafakaların miktarları yönünden; davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, aleyhe hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ile velâyet ve kişisel ilişki kararı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine, çocukların velayetinin annelerine verilmesine ve çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine dair karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur. Tarafların istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı- davalı erkek vekilinin kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik istinaf yoluna başvurmayan davacı- davalı erkek vekilinin, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı- davalı erkek vekilinin kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı- davalı erkek vekilinin diğer yönlerden; davalı- davacı kadın vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin eşinin hastalığı ile ilgilenmediğini, güven sarsıcı ve sadakatsiz davrandığını, hiçbir sebep yokken yatağını ayırdığını, doğacak çocuğa, ilişki yaşadığı kadının ismini vermek istediğini, müvekkiline ve çocuklarına ilgisiz ve sevgisiz davrandığını, fiziksel şiddet uyguladığını ve evi terk ettiğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklardan Ali Kerem yararına aylık 6.000,00 TL, Zeynep yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile nafakalara ÜFE ve TÜFE oranında artış uygulanmasına, 500.000,00 TL maddî ve 550.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, kadının müsrif olduğunu, müvekkilinin kredi kartıyla izin almaksızın sorumsuzca harcamalar yaptığını, müvekkilinin anne ve babasına saygılı davranmadığını, güler yüz göstermediğini, gereksiz kuşkucu yapıya sahip olduğunu, müvekkilini uyurken dövdüğünü iddia ederek; kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocukların velayetinin babaya verilerek, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, evlilik birliği devam ederken başka bir kadınla yakın ilişki kurduğu; kadının ise evlilik birliği içerisinde eşinin mesleğini küçümseyerek toplum içerisinde küçük dürücü söylemlerde bulunduğu evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin ağır kadının hafif kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocukların her biri yararına aylık 650,00 TL tedbir ve 650,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.300,00 TL tedbir ve 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile nafaka ve tazminatların miktarı, nafakanın yıllık ÜFE-TÜFE oranında artışı talep edilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hüküm kurulmaması yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, nafaka ve tazminat talepleri, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velâyet kararı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin başka bir kadınla görüşmek suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği,sık sık eve geç saatlerde geldiği bazı günlerde ise gelmediği, bu durumun meslekten kaynaklandığı yolundaki beyanların inandırıcı olmadığı, erkeğin başka kadınla görüşerek sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi sonrasında mesaj yoluyla eşinin babasına hakaret edip eşini küçük düşürücü ithamlarda bulunduğu, fiili ayrılık döneminde kadının doğum yaptığı ve erkeğin eşi ile yeterince ilgilenmediği; kadının ise sürekli olarak müşterek konuta gelip, evlilik birliğine müdahale eden ailesinin davranışları karşısında sessiz kaldığı, eşinin aile bireylerine karşı soğuk davrandığı, lüks ve israf sayılabilecek harcamalarda bulunduğu ve birlik görevlerini yeterince yerine getirmediği, gerçekleşen duruma göre erkek eşin ağır kusurlu olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü yaşları, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının ve çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının az olduğu ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesine yönelik, kadının istinaf başvurusunun ise kusur belirlemesi, tazminatlar ile yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocukların her biri yararına aylık boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, nafakanın yıllık ÜFE-TÜFE oranında artışı talep edilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hüküm kurulmaması, maddî ve manevî tazminat ile nafakaların miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, aleyhe hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velâyet ve kişisel ilişki kararı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı davaların kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 161 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen "eşinin mesleğini küçümseyerek toplum içerisinde küçük dürücü söylemlerde bulunduğu, hakaret ettiği" maddî vakıasının Bölge Adliye Mahkemesince her iki eşin de veteriner olmasından bahisle kabule şayan görülmediği gerekçesiyle kadın eşe yüklenen kusurlardan çıkarılmış olduğu ancak bu kusurlu davranışın davalı- davacı erkek vekilinin dinlenilen tanık beyanlarındaki "bok aracı, bok kokuyor" " bok kokuyorsun" şeklindeki söylemleri ile ispat edilmiş olduğu anlaşılmış olup bu vakıanın kadının kusurundan çıkarılmasının yerinde olmadığının fakat kabul edilen ve gerçekleşen diğer vakıalara göre erkek eşin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırmasında kadının veteriner olduğu fakat çalışmadığı, davalı erkeğin de veteriner olduğu ve çalıştığı tespit edilmiştir. Veteriner olan kadının, çalışmasına engel durumunun olmadığı, rahatlıkla iş bulup çalışabileceğinin anlaşılmasına göre, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden söz edilemez. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı- davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
5.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde, nafakalara yıllık ÜFE- TÜFE oranında artış yapılmasına hükmedilmesini de talep etmiştir. Davacı- davalı kadının nafakalara artış hükmedilmesi talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı- davacı erkek vekilinin kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarları, iştirak nafakasının miktarı ile nafakalara yönelik artırım talebi yönünden BOZULMASINA,
3.Davacı- davalı kadın ve davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.