"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1605 E., 2023/416 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/443 E., 2022/434 K.
Taraflar arasındaki boşanma, tedbir nafakası ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tedbir nafakası ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davalı ... ve vekili gelmedi. Davalı ... vekili Avukat ...'nın mazeret dilekçesi bildiriği başka duruşması nedeniyle duruşmaya katılmayacağını bildiği görüldü. Belgelendirilmeyen usul ve kanuna uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde ve beyanlarında özetle; erkeğin yurt dışında ikamet ettiğini, yurt dışında usule uygun olmayan tebligatlarla müvekkilinin savunma hakkını kullanmadan yabancı mahkemede müvekkilinden boşandığını, Eskişehir 1.Aile Mahkemesinde müvekkili tarafından boşanma davası açıldığını, ayrıca yine davalının Eskişehir 1. Aile Mahkemesinde müvekkilinin çocuğu kaçırdığı iddiasıyla dava açtığını, Eskişehir 1. Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasında davalının her iki davadan vazgeçilsin diye telkinleri ile vazgeçtiğini ancak diğer çocuk kaçırma davasının devam ettiğini, davalının ayrıldıkları günden beri hiçbir zaman bir araya gelmediğini, müvekkilini ve ortak çocuğu arayıp sormadığını, müvekkiline onu sevmediğini söylediğini, Türkiye'de bulunan eşini arayıp sormadığını, ailesi ve müvekkili hakkında hakaret içeren sözler söylediğini, çocukları Türkiye'ye getirdiğinde müvekkili ile görüştürmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ve kadın lehine nafakaya, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının yurt dışında kasada bulunduğunu, ikili burma 34 tane bilezik, 1 adet yarım altın, altın taç, 1 metre zincir, 12 adet Adana Burması, 22 ayar beşi birlik set takımı, 60 tane Sarı Lira, 7 tane bileklik, beşi birlik altının müvekkiline aynen ya da olmazsa şimdilik 10.000,00 TL ziynet alacağının yasal faiziyle davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; daha önce bir boşanma davası açıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca tarafların yabancı ülkede boşandıklarını, kararın 2014 yılında kesinleştiğini, Eskişehir 1. Aile Mahkemesi'nin 2016/55 Esas sayılı kararıyla da ortak çocuk ...'in yabancı ülkeye iadesine dair karar verildiğini, bu sebeple velâyet kararı verilemeyeceğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, 26.06.2014 tarihinde davacının babasının evine gittiklerini, müvekkilinin sabah çıktığını eve döndüğünde davacı ve çocuklarının evde olmadığını gördüğünü, akrabalarına gittiğini öğrendiğini, daha sonra çocuklardan ...'in hasta olduğunu öğrendiğini, hastaneye götürmek için davacının babasının evine yeniden geldiğini, kardeşi ...'in müvekkilini darp ettiğini, akabinde silah çekerek ölümle tehdit ettiğini, bu sebepten küçük çocuğun orada kaldığını, daha sonra can güvenliği kalmadığı için müvekkilinin baba evinin bulunduğu Yunak ...'ye gittiğini, davacıyı evine çağırdığını, davacı ve ailesinin kendisini tehdit ettiklerini, ayrılığın bu şekilde olduğunu, bu sebepten davacının boşanma davasının reddine karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin babalarına verilmesini, davacının ziynet alacağı bulunmadığından ziynetlerin kasada ya da müvekkilinin kontrolü altında olmadığından ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23.10.2018 tarih ve 2016/797 Esas, 2018/791 Karar sayılı kararı ile; boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına talep edilen tedbir nafakası talebinin reddine, ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 36.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının 119.676,00 TL' lik kısmının kabulüne karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından boşanma davası ve fer'îleri, ziynet alacağı davası ve birleşen tedbir nafakası davası yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.07.2021 tarih ve 2019/120 Esas, 2021/1313 Karar sayılı kararı ile; ziynet eşyalarının cins ve nev'i, miktar ve değerlerinin kararda ayrıntılı şekilde gösterilmediği, bağımsız tedbir nafakası davasına ilişkin hüküm kurulmadığı, ortak çocukların velâyeti konusundaki tercihlerinin sorulmadığı gerekçesiyle davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın Daire kararına uygun şekilde bir karar vermek üzere kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ilişkin dava kesinleştiğinden davacı tarafından açılan boşanma davasının konusuz kaldığından asıl davada karar verilemesine yer olmadığına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadın yararına 06.10.2016 tarihinden tanıma davasının kesinleştiği tarihe kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, tanıma kararının kesinleşmesinden itibaren aynı miktarda yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 70.000.00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne, kadının birleşen tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile kadın yararına tahsilde tekerrür edilmemek kaydı ile aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuk Samet yararına talep edilen tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti, hükmedilen maddî tazminat ve nafakalar, tedbir nafakası davası, ziynet alacağı davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadın tarafından daha önce 16.07.2014 tarihinde açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı olarak Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 2014/532 Esas sayılı dosyasında açtığı boşanma davasından 27.04.2015 tarihli dilekçe ile “eşimle tekrar birleşme kararı aldığımızdan dolayı davamdan vazgeçiyorum” şeklindeki beyanı kapsamında 01.12.2015 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, bu durumda kadının feragat tarihinden önceki olaylara dayanamayacağı, beyanda bulunduğu tarihten önceki olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesi gerektiği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak davalı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin ".. davacı kadının ilk açmış olduğu boşanma davasından feragat etmesi sonrasında tarafların bir arada yaşamadıkları ancak davacının eşi ile barışacağına dair düşünceleri, tarafların daha sonradan yeniden bir araya gelmediklerinden davalının eylemlerinin davacı kadını affetmiş sayılmayacağı..." şeklindeki kabulünün doğru görülmediği, öte yandan yargılamanın devamı sırasında davalı erkek tarafından 01.04.2022 tarihinde Eskişehir 4. Aile Mahkemesinin 2022/227 Esas, 2022/311 Karar sayılı dosyasında yabancı Mahkemece verilen boşanma ilamının tanınmasının talep edildiği, her ne kadar iş bu dosya kapsamında İlk Derece Mahkemesince hükmün gerekçesinde “Davacı kadının yurt dışındaki boşanma davası sürecine katılmadığı, aşamalarda istikrarlı olarak süreçten bilgisinin olmadığına dair samimi beyanları…” şeklinde belirleme yapılmış ise de Eskişehir 4. Aile Mahkemesince yargılaması yapılan tanıma davasında kadın vekili tarafından yabancı mahkeme ilamından haberlerinin bulunmadığına yönelik herhangi bir itirazın bulunmadığı aksine doğrudan doğruya davayı kabul ettiği, İlk Derece Mahkemesince verilen tanıma kararına karşı istinaf yoluna dahi başvurmadığı, bu hal ile de kararın bir an önce kesinleşmesinin sağlandığı, ilgili dosya kapsamında yabancı mahkeme gerekçeli kararının kadına tebliğ edildiği ancak kadının temyiz yoluna başvurmadığı, bu hali ile gerek yabancı mahkeme kararına gerekse tanıma kararına karşı kanun yollarına başvurmayarak her iki kararında kesinleşmesine sebep olan kadın hakkında iş bu boşanma davasında yurtdışındaki boşanma davası sürecine katılmadığı şeklinde belirleme yapılmasının da doğru görülmediği, 28.11.2014 kesinleşme tarihli yabancı mahkeme kararıyla tarafların boşanmalarına karar verildiği, bu kararın 01.06.2022 tarihinde kesinleşen kararla tanındığı, tanınmasına karar verilmiş olan yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin, yabancı ilamın kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği, kesin hüküm, kural olarak hüküm fıkrasına münhasır ve gerekçeye sirayet etmez ise de; hakimi hükme varmaya hukuken zorlayan ve hüküm fıkrası ile ayrılmaz bir bağlılık içinde bulunan gerekçenin de kesin hüküm niteliğini aldığı, tanınmasına karar verilen yabancı mahkeme kararının gerekçesinde; “...birlikte yaşamanın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından dolayı tekrar onarılmasının mümkün olmadığı, davalının (kadının) uyguladığı davranışlardan dolayı olduğu anlaşılmıştır…” şeklindeki sözlerle davalı eş (kadının) kusuruna dayalı olarak boşanma davasını kabul ettiğini belirttiği, bu ilam tanındığına göre kesin hüküm etkisinin hasıl olduğu ve tarafları bakımından bağlayıcılık vasfını kazandığı, boşanma sebebiyle maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için ise tazminat talep eden tarafın kusursuz ya da diğerine göre daha az kusurlu olmasının zorunlu olduğu, yabancı boşanma ilamı kapsamında kadın boşanmada tam kusurlu görüldüğüne göre lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde tazminata hükmolunmasının da isabetsiz olduğu, davacı kadının dava tarihi itibarıyla tam kusurlu olduğu ve dava açmakta haklı olmadığı, Mahkemece kadının boşanma davası yönünden erkek lehine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, kadının dava açmakta haklı olduğu gerekçesiyle, erkek aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru görülmediği, eşlerin birbirlerine karşı evlilik birliğinden doğan bakım yükümlülüklerinin boşanmanın kesinleşmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığı, kadın yararına tedbir nafakası tayin edilemeyeceği gibi 14.04.2016 dava tarihli 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesine dayanan bağımsız tedbir nafakası da tayin edilemeyeceği, ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak kadının maddî tazminat talebinin reddine, haklılık durumu nedeniyle erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu ve 197 inci maddelerine dayalı olarak talep edilen tedbir nafakalarının reddine, kadının yoksuluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın, dava konusu ettiği ziynet eşyalarının ayırt edici özelliklerini, niteliklerini ve sayılarını dava dilekçesinde belirtmiş olup, dava dilekçesinde ziynet eşyalarına yönelik aynen iade olmadığı takdirde bedele yönelik talebi kapsamında “1 adet 12 gram 14 ayar bileklik” talebinin bulunmadığı gibi dava konusu edilmeyen bu talep yönünden ıslahla dahi talebin genişletilmesinin mümkün olmadığı gözönüne alındığında Mahkemece 1 adet 12 gram 14 ayar bileklik yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken talep aşılarak karar verilmesinin doğru olmadığı gibi, dava dilekçesinde diğer taleplerinin yanında ikisi burma 3 bilezik ile 34 adet çeyrek altın talep edilmesine rağmen 25.06.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 34 adet çeyrek altın talebini 33 adete, ikisi burma 3 bilezik talebini ise 1 adet 22 ayar bilezik olarak azalttığı, talebin azaltılmasının ıslah yoluyla dahi mümkün olmayıp, davacı tarafın ıslah dilekçesindeki bu yöndeki açıklamalarının kısmi feragat niteliğinde olduğu, Mahkemece; aynen iade talebinin de bulunduğu gözetilerek feragat edilen bu talepler yönünden davanın kısmen reddine karar verilerek, reddedilen miktar yönünden davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin taraflar arasında kabul red oranına göre paylaştırılması gerekirken; yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabul ile kısmen reddi ile ziynetlere ilişkin açıklanan hususlar gözetilerek yeniden hüküm kurulmasına, erkeğin sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakalar ve maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, kadının nafaka ve maddî tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 197 nci maddesi. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 59 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.