Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4120 E. 2024/1587 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe ve hüküm kısmında yer alan manevi tazminat miktarları arasında çelişki bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında 20.000 TL olarak belirtilen manevi tazminat miktarının, hüküm kısmında 30.000 TL olarak belirtilmesi nedeniyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki bulunduğu gözetilerek karar, manevi tazminat yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/865 E., 2023/326 K.

DAVA TARİHİ : 12.08.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/481 E., 2022/380 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlendiği ilk günden beri davalının vefat eden eşinden olan iki çocuğu ile birlikte yaşadığını, davalının evlilik süresi boyunca müvekkile psikolojik baskı ve şiddet uyguladığını, aynı zamanda ekonomik şiddet uyguladığını, hakaretler ettiğini, ayrıca taraflar ile aynı evde yaşayan davalının oğlunun uyuşturucu madde kullandığını, "hemen keseyim biletini git bir daha gelme" tarzında sözlerle müvekkilinin ailesinin özel gününde bulunma isteğini adeta kursağında bıraktığını belirterek tarafların boşanmalarına, aylık 2000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000.00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet bedelinin davalıdan tahsiline, çeyiz ve kıyafetlerinin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek 26.08.2021 tarihinde tebliğ edilen dava dilekçesine karşı süresinden sonra 14.10.2021 tarihinde cevap vermiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının davacıya gider ve ihtiyaçları için para bırakmayarak ekonomik şiddet uyguladığı; sokak ortasında dahi fiziksel şiddet uyguladığı, davacının sosyal hayatının olmadığı ve davalının önceki evliliğinden olan çocuğunun uyuşturucu madde kullanması nedeniyle ev içinde odasını kilitleyerek kaldığı, davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağının tefrikine, çeyiz ve kişisel eşya alacağına ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine, 09.11.2021 tarihli ara kararı ile de davalının yetki itirazının süresinde olmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminat ve nafaka miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemece karar verildiğini belirterek davanın tümü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece belirlenen sokak ortasında fiziksel şiddet uygulama vakıasının dava dilekçesinde yer almadığı gibi ispatlanmadığı, bu sebeple erkeğin kusura ilişkin istinaf talebinin kabulü ile gerekçenin değiştirilmesine, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğu kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının miktarlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kadın yararına aylık 1000,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.0000,00 TL maddî tazminata, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin sair istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili özetle; gerekçe kısmında 30.0000,00 TL maddî tazminata, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği belirtilmesine karşın hüküm fıkrasında 30.0000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmek suretiyle çelişki yaratıldığını, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini belirterek davanın tümü yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadının maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakasına hak kazanıp kazanmayacağı, tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, tazminatlar konusunda gerekçe-hüküm çelişkisi yaratılıp yaratılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 297 inci, 298 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 2709 sayılı TC Anayasası 141 inci madde, 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarih, 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı Kararı.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

3. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve ( tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ... Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)

4.Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

5. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve kanun hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

6.Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

8. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

9. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe bölümünde; kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle "kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 20000,00 TL manevî tazminata" hükmedildiği belirtilmesine karşın hüküm fıkrasının 3 nolu bendinde "Davacı için 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine," şeklinde hüküm kurulduğu, bu suretle manevî tazminatın miktarı yönünden gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldıldığı anlaşılmıştır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince manevî tazminatın miktarı yönünden gerekçe ve hüküm çelişkisi giderilerek önceki hüküm sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre manevî tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığını;

2.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.