"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1789 E., 2023/326 K.
DAVA TARİHİ : 25.06.2020-01.10.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/309 E., 2022/453 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın daval-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin hakaret ettiğini, kovduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, 10.06.2019'da boşanma davası açıldığını ve aileden destek göremeyen kadının davadan feragat etmek zorunda kaldığını, erkeğin davadan sonra kadını sürekli kovduğunu, hakaret ve şiddet uyguladığını, ailesinin kötü davranışlarına sessiz kaldığını, kadının çalışmasını istemediğini, çocuğun tedavisi ile maddî ve manevî ilgilenmediğini ve pandemi sürecinde ücretsiz izne ayrıldığını, iş aramadığını ve sürekli eşinden para istediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının virüs taşır diye erkeğin çalışmasını istemediğini, erkeğin ailesi ile görüşmek istemediğini, çocuğu ihmal ettiğini, tehdit ettiğini, pandemi sürecinde kredi çekip evin ihtiyaçları olmasına rağmen babasına verdiğini, eşine soğuk davrandığını, iş akdini habersiz feshettiğini ve evi terk ettiğini iddia ederek; kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda düzenli bir işte çalışmayan, sıkça iş değiştiren, eşinin çalışmasını istemeyen, eşine "sen geri zekalı mısın aptal mısın, sen nasıl bu şekilde konuşursun" diyerek hakaret eden, evin geçimine katkı sağlamayan, annesinin eşine söylediği küçük düşürücü sözlere sessiz kalan, eşinden sürekli para isteyen ve ortak çocuğun tedavisi ile yeterince ilgilenmeyen erkeğin ağır, eşinin ailesi ile görüşmesini istemeyen, aileyi eve kabul etmek istemeyen ve virüs getireceği endişesiyle eşinin pandemi döneminde çalışmasını istemeyen kadının az kusurlu olduğu; erkeğin fiziksel şiddetinin kadının feragat ettiği boşanma davasından önce olmuş ve böylelikle kadın tarafından affedilmiş olması sebebiyle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği; tanık beyanlarında kadının eşine hakaret ettiğinden bahsedilmişse de erkeğin dilekçelerinde hakaret vakıasına dayanmaması nedeniyle bu konuda kadına kusur yüklenemeyeceği; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği; kadın vekilinin duruşmada velâyetin babaya verilmesine itirazının olmadığını, erkek vekilinin de karşı taraf fer'î taleplerinden vazgeçerse velâyeti alabileceklerini söylediği, çocuğun uzmana beyanında annesi yanında daha mutlu olduğunu beyan ettiği ve uzmanın annenin velâyeti almasında bir sakınca olmadığı yönünde görüş bildirdiği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Erhan'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 650,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 700,00 TL'ye çıkarılmasına ve kararın kesinleşmesinden sonra aynı miktar iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına 29.09.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata ve erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, kadın tanıklarının beyanının çelişkili olduğunu, feragat edilen davadan önceki vakıaların erkeğe kusur olarak yüklendiğini, kadının yoksulluk nafakası alabilmek için kayıt dışı çalıştığını ve ekonomik durumunun erkekten iyi olduğunu, annenin çocuğun velâyetini istemediğini, mesajında çocuğu yurda vereceğini söylediğini, çocuğun baba ile yaşamak istediğini ve annesinin ona bakmak istemediğinin farkında olduğunu belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen ve aleyhe hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu, idrak çağında olmayan çocuğun anne yanında yaşıyor olması, uzman raporundaki görüş ve velâyet ve kişisel ilişkiye dair ilâmların maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip her zaman dava açılabilmesinin mümkün olması dikkate alındığında velâyet düzenlemesinde de usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen ve aleyhe hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin davasındaki boşanma hükmü kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamak suretiyle hüküm boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.