"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1487 E., 2023/138 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şereflikoçhisar 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/50 E., 2022/212 K.
Taraflar arasındaki erkeğin açtığı boşanma ve kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının tedbir nafakası davasının da kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalı ve ortak çocukları tarafından müvekkilinin psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılıp evden atıldığını, tarafların 5-6 yıldır aynı evde farklı odalarda yattıklarını, müvekkili ile davalının uzun yıllardır fiili olarak ayrı yaşadıklarını açılan nafaka davasının haksız olduğunu evlilik birliğinin çekilmez hal almasında kadının kusurunun bulunduğunu bu nedenle ayrı yaşamakta haklı olmadığını açılan nafaka davasının reddine kendi açmış olduğu boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Birleşen nafaka dosyasında kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların uzun yıllardır evli olduklarını, davalının sebepsiz yere iki yıl kadar önce ortak konuttan ayrıldığını, evin mali ihtiyaçlarını karşılamadığını, erkeğin hem Bağ-kur hemde yurt dışından emekli olduğunu bu nedenle lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Boşanma davasına verdiği cevap dilekçesinde; iddiaların kabul edilmediği, erkeğin sebepsiz yere evi terk ettiğini, boşanmak istemediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesini 06.11.2018 tarihli ilk karar ile; davacının iddiaları ve tanık anlatımları dikkate alınarak Mahkemece tarafların ortak hayatı sürdürmelerinde bir menfaat kalmadığından boşanmaya karara verilmiş, davalı taraf yoksulluk nafakası talep etmemiş olup Mahkememiz dosyasında birleşen dosyada tedbir nafakası talep etmiş olup bu talebin davalının sosyal ekonomik durumu geçimini sağlayamayacak durumda olması sebebiyle tedbir nafakasına hükmedildiği gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, nafaka, maddî-manevî tazminat hususlarında talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadının tedbir nafakası davasının kabulü ile kadın için aylık 250,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, kararın kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince taraflara yüklenen kusurlu davranışların ne olduğunun belirtilmediği, boşanmaya neden olan olaylarda taraflara yüklenen kusurun ağırlığı ve birleşen dava yönünden hangi delillerin ne şekilde değerlendirildiğinin de belirtilmediği, usulün aradığı nitelikleri haiz çelişkisiz gerekçeli karar oluşturulmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evlilik birliği içerisinde kadınlık görevini yerine getirmediği, eşine duygusal şiddet uyguladığı, bu nedenle ortak hayatın devamının davacı erkek için olanaksız hale geldiğini, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığı, kadının erkeği evden kovduğu, erkeğin evi sebepsiz yere terk ettiği iddiasının ispatlanamadığı, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmesi gerektiği, ancak kadının eşini evden kovduğunu, bunun üzerine erkek eşin Ankara'da tek başına yaşamaya başladığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi kapsamında karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının birleşen davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde; boşanmayı kabul etmediğini, hükmedilen aylık 500,00 TL nafaka miktarının az olduğunu, birleşen dava yönünden ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararı öncesi İlk Derece Mahkemesinin birleşen dava yönünden kabul kararı verdiğini, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak karşı tarafın istinaf kanun yoluna başvurmadığını, birleşen davanın kabulü gerektiğini beyanla kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ve nafaka miktarı yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların1967 tarihinde evlendikleri, ortak çocuklarının ergin olduğu, kadının 17.08.2015 tarihli kolluk beyanında "eşinin evi terk ettiğini, telefondan kendisine ulaşamadıklarını, eşinin hayatından endişe ettiğini, polis marifetiyle bulunmasını istediğini" beyan ettiği, Şereflikoçhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2015/1464 soruşturma sayılı 2015/838 karar no'lu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı içeriğinde erkeğin de 25.08.2015 tarihinde alınan beyanında "kendi rızası ile evden ayrıldığını" beyan ettiği, bu çerçevede İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, kadının tam kusurlu olduğu yönündeki kusur belirlemesinde hata yapılmadığı, erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak; kadın lehine boşanma dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, karar tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi yerinde görülmediği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında ise isabetsizlik olmadığı, öte yandan; İlk Derece Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli ilk kararı ile kadının birleşen tedbir nafakası davası kapsamında kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca birleşen dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, bu karara karşı sadece kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve kadın lehine usulî kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin, kadının birleşen davasının reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kadının 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin "nafakanın başlangıç tarihine münhasır olarak" kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelen istinaf isteminin kısmen kabulüne ile kadın lehine boşanma dava tarihi olan 04.10.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak, boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam etmek ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının birleşen davasının kısmen kabulü ile; birleşen dava tarihi olan 18.08.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak, boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam etmek ve 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere, kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, bu şekilde hükmedilen tedbir nafakasına karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın; boşanma kararına itiraz ettiği gerekçesiyle kabul edilen boşanma ve 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereği hükmedilen 500,00 TL nafakanın miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği, tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...