Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4207 E. 2024/2433 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasındaki geçimsizliğin varlığı, kusurun kimde olduğu, tazminatların miktarı ve hukuka aykırı delillerin kullanılıp kullanılamayacağı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin kadının telefonuna dinleme programı yükleyerek elde ettiği kayıtların hukuka aykırı delil olarak kabul edilmesi ve boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurlu bulunması, diğer temyiz itirazlarının da reddine yer olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/111 E., 2023/202 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/579 E., 2021/248 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; kadının kendisinden soğumaya başladığını, ev işleri ve temizlikle ilgilenmediğini ve yemek yapmadığını görmeye başladığını, müvekkilinin, çoğu zaman davalıyı evde göremediğini, aradan kısa bir süre geçtikten sonra davalının müvekkilinden boşanmak istediğini söylediğini ve aralarında tartışma yaşandığını, 25 Temmuz 2018'de müvekkilinin telefonuna su döküldüğünü ve telefonunun bozulduğunu, müvekkilinin de iki gün sonra, iş görüşmeleri yapacağını ve müşterileri kaçırmak istemediğini söyleyerek davalının telefonunu birkaç günlüğüne ödünç istediğini ve aldığını, aynı gün telefondaki mesajlara baktığını ve halıcı adıyla kayıtlı bir numaradan telefona "Günaydın aşkım" şeklinde mesaj geldiğini gördüğünü, bunun üzerine müvekkilinin, davalıyla görüşmek üzere terzi dükkanına gittiğini, söz konusu mesajın ne olduğunu sorduğunu, davalının ise mesajın yanlışlıkla geldiğini söyleyerek müvekkilini kandırmaya çalıştığını, bunun üzerine çok sinirlenen müvekkilinin, halıcının yanına gideceğini söylediğini, akabinde davalının korktuğunu ve müvekkilin gitmesini önlemek için "dur arayalım ona da soralım" dediğini, adı H. U. olan halıcı ismiyle telefona kayıtlı olan şahsın, telefonda mesajı oğlunun yanlışlıkla attığını söyleyerek müvekkilini kandırmaya çalıştığını, daha sonra davalının telefonunu inceleyen müvekkilinin, whatsapp, twitter, messenger ve sms kayıtlarının silindiğini gördüğünü, ancak telefonu incelemeye devam eden müvekkilinin, davalının telefonuyla ... isimli bir kişinin telefonu arasında bir gün içerisinde 125 kez arama yapıldığını gördüğünü, bunun üzerine kadını uyandırıp bunların ne anlama geldiğini sorduğunu, müvekkilin bu tepkisi karşısında kadının kalp krizi geçiriyor numarası yaparak çok bunaldığını söylediğini ve olayı geçiştirmeye çalıştığını, sabah saatlerinde ise müvekkilin ısrarlı soruları üzerine kadının itirafta bulunduğunu ve halıcı ... 'ın kendisine birkaç kez mesaj gönderdiğini ama kendisinin cevap vermediğini söylediğini, yaşanan olaylardan sonra kadının ve kızkardeşlerinin müvekkilin üzerine saldırdığını ve müvekkilini eve almadıklarını, müvekkilinin konuşmak için kadının terzi dükkanına gittiğini ve kendisine yeni bir telefon aldığını gördüğünü, kadına kimle konuştuğunu sorduğunu, müvekkiline cevap vermeyen kadının, tuvalete girerek kapıyı kilitlediğini ve orada telefonla konuşmaya devam ettiğini, müvekkilin kapıyı zorla açarak içeri girdiğini kadının hızla uzaklaştığını, kadının cep telefonunu çöpe attığını, müvekkilinin bu cep telefonunu da yanına aldığını, bu sırada kadınının ablasının polisi aradığını söylemesi üzerine müvekkilinin tatsızlık çıkmaması için oradan ayrıldığını, kadının ablasının müvekkilini arayarak polise şikayetten vazgeçtiklerini söyleyerek müvekkilini eve çağırdığını, müvekkilin, davalıdan ödünç aldığı telefona bir dinleme programı kurdurduğunu ve sonra eve gittiğini, evin önüne geldiğinde kalabalık bir polis grubu tarafından müvekkilinin gözaltına alınarak karakola götürüldüğünü, kadının müvekkilinin hiçbir ilgisi olmayan olayları kullanarak müvekkili hakkında uzaklaştırma kararı aldırttığını, ertesi gün müvekkilinin davalı ve kardeşleriyle görüştüğünü ve kadınla barışmak istediğini söylediğini, aynı gün akşam saatlerinde kadının kardeşlerinden ...'ın, müvekkiline evde kalıp çocuklara bakmasını, kendisinin kadın ile dışarıda konuşup ikna etmeye çalışacağını söylediğini, müvekkilinin de bunu kabul ettiğini, geç saatlere kadar kadının ve kardeşi ...'ın eve gelmediğini, telefonlara cevap vermediğini, akabinde müvekkilinin dışarı çıkarak onları aramaya başladığını, uzun bir aramadan sonra müvekkilinin ... 'ı ve kadını, öğretmenevinin bahçesinde, yanlarında 2 polisle birlikte sarmaş dolaş otururken gördüğünü, müvekkili Ankara'ya döndükten sonra kadının telefon ve sms kayıtlarını incelediğinde; kadının, ablaları ...,...,...'ın kızı ...'in sık sık erkeklerle birlikte olduklarını, kimi zaman da bu işi para karşılığında yaptıklarını, annelerinin de bu durumdan haberdar olduğunu öğrendiğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesinde yer alan iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin müvekkilinden zaman içerisinde bir eşten beklenme yecek isteklerde bulunduğunu, müvekkiline çirkin ithamlarda bulunduğunu, müvekkilinin başına gelebilecekleri göz ardı ederek kendisini gece yarısı komşularıyla beraber fuara göndermeye çalıştığını, müvekkiline kazanç sağlayıcı çirkin tekliflerde bulunduğunu, yaşanan bir olayda kendisi için kredi çekmesini istediği market sahibi ... isimli kişiye müvekkilinin gitmesini ve kredi çekmeye ikna olması için onu kafalamasını istediğini, müvekkilini sadece çalışması ve maddî çıkarları için kullandığını, müvekkiline porno video izlettirip aynılarını yapmaya zorladığını, alkol bağımlısı olduğunu, başka kadınlara ilgi gösterdiğini, müvekkilin arkadaşına sarkıntılık yaptığını, müvekkiline sürekli "pazara çık çalış para getir, ben mi sana bakacağım" benzeri sözler sarfettiğini, müvekkilinin çalışmadığı günlerde ona fiziksel şiddet uyguladığını, ailesinin yanında müvekkilinin üzerine yürüdüğünü ve hakaretler ettiğini, Anamur'da müvekkilin üzerine bıçakla saldırdığını, evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava yönünden; dosyada mevcut görüşme kayıtlarına göre, kadının kardeşi ... ile kendisinin erkek arkadaşları hakkında konuştuğu, erkek arkadaşının ... isimli karısının olduğu, ... isimli kişi ile cinsel içerikli konuşmalar gerçekleştirdiği, yine ... isimli kişi ile cinsel içerikli konuştuğu, bunun yanında ... isimli kişi ile olağan ölçüyü aşar şekilde konuşmalarının olduğunun tespit edildiği, mevcut delil durumuna göre ise, kadının başka erkeklerle cinsel içerikli görüşmeler yapması nazara alındığında zina fiilinin ispatlandığı kanaatine ulaşıldığı, karşı dava yönünden ise tanık anlatımlarına göre erkeğin kadını sürekli çalışmaya ve fazla mesaiye kalmaya zorladığı, bu durumun kadının rızası dışında gerçekleştiği, erkeğin kadına yönelik “erkeğe benziyorsun” şeklinde hakarette bulunduğu; tanık anlatımlarının görgüye dayalı ve somut olması nedeniyle beyanlara itibar edildiği, kabul edilen kusur durumuna göre, kadının ağır kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporunda velâyetin annede bırakılmasının mütalaa edilmesi ve çocuğun sekiz yaşında olup anne bakımına muhtaç olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi, karşı davanın ise 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, velâyeti annede bırakılan ortak çocuk yararına aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat ile tedbir/yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, erkek lehine 5.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; hükmün boşanma yönünden kesinleştirmesini talep ettikleri ancak boşanmanın ferisi niteliğindeki nafaka ve tazminat taleplerine yönelik kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin hükme esas alındığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakasının az olduğunu belirterek, asıl davadaki tazminat taleplerinin reddine, karşı davadaki nafaka ve tazminat taleplerinin ise kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek zina hukuki sebebine dayalı olarak açtığı davada, dava dilekçesinde kadının telefonuna dinleme programı kurduğunu belirttiği, Mahkemenin telefonu ne şekilde ele geçirdiğinin açıklaması konusundaki ara kararı üzerine, kadının telefonuna dinleme programı yükleyerek bu şekilde konuşmaları dinlediğini beyan ettiği, erkeğin tanık bildirmediği, 15.12.2020 tarihli celse vekili, GSM hatları arasındaki iletişimin tespitine yönelik bir talepleri olmadığı, sundukları flash bellek içerisindeki konuşmalara dayandıklarını beyan ettikleri, İlk derece mahkemesince, kadının telefonuna yüklediği dinleme programı ile elde edilen deliller esas alınarak, kadının zinası kabul edilerek erkeğin davasının kabulüne karar verildiği, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin Mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı, somut olayda; hükmün tek ve belirleyici olarak hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan görüşme kayıtlarına dayandırıldığı, erkeğin eşinin telefonuna dinleme programı yükleyerek ele geçirdiği ses kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olup ve hükme esas alınamayacağı, başkaca bir delil de sunulmadığı, bu halde hukuka aykırı şekilde ele geçirilen delillere dayanılarak kadına "zina" eyleminin kusur olarak yüklenilmesinin doğru görülmediği, erkeğin istinaf yoluna başvurmadığı, Mahkemece yüklenen kusurlarının kesinleştiği, bu halde boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat koşulları oluştuğu halde; hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının tazminat taleplerinin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu, kadının terzi dükkanının bulunduğu, gelir elde etiği, erkeğin ise sürekli ve düzenle bir işinin bulunmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve yine gelirinin bulunması nedeni ile lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesinin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, erkeğin manevî tazminat talebinin kabulüne yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın lehine 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin talep ettiği kadın tarafından kendisine çektirdiği krediler ve birikimi olan altınları bozdurması ve maddî zararları sebebi ile talep ettiği 100.000,00 TL maddî tazminat istemine ilişkin açıklamaları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, maddî tazminat isteğinin boşanmanın feri niteliğinde olmadığı, açıklanan gerekçe ile erkeğin maddî tazminat talebinin dosyadan tefrikine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; yaşanılan şehirde yakını olmadığını, kimsenin tanıklık yapmak istemediğini, başkaca bir delille ispat edemeyeceğinden telefonuna dinleme programı yüklediğini, bunun hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi ile tazminat taleplerinin reddi ile kadın için hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek tazminatların miktarları yönlerinde kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminatlar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...