"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/43 E., 2023/273 K.
DAVA TARİHİ : 09.07.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/623 E., 2021/563 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinin tefrikine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalının geçimsiz olup, öfke kontrolü sorunu olan, sebepsiz kavga çıkaran bir yapısı olduğunu, kadına evliliğin başından beri fiziksel şiddet uyguladığını, sadakatsiz davrandığını, psikolojik baskılar yaptığını, kadının bu nedenle intihara kalkıştığını, kadının dayanamayarak 2016 yılı Ağustos ayında evini ayırdığını, erkeğin yaklaşık 20 yılı ... süredir başka bir kadın ile ilişkisine devam ettiğini, kadını aşağıladığını ve hakaret ettiğini, kadının kazancını elinden aldığını, erkeğin emekli ikramiyesi ile üzerine kayıtlı dolmuş hattına bağlı araçları aldığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesine, yasal faizi ile 40.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminatın karar tarihinden yasal faiziyle alınmasına, mal rejimine yönelik şimdilik 500,00 TL katkı payı, 500,00 TL katılma alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle;kadının iddialarının doğru olmadığı, öncelikle tarafların davadan önce Kocaeli/Körfez'de oturduklarından yetkisizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin ise davacının darp ve şiddet iddialarının doğru olmadığını, kabul edilse bile evliliğin 4 üncü yılındaki hadise olup sonrasında evliliğin uzun yıllar devam ettiğini, aldatma iddiasının ise 1998-1999 yıllarına ait olup erkeğin o kadınla bir daha görüşmediğini, affedilmiş olay olduğunu, kadının taşınmaz ve araçlara bir katkısının olmadığını, o tarihte taraflar arasında yasal mal rejiminin söz konusu olmadığını, davalının mal rejiminden kaynaklı talebinin tefriki ile bu husustaki talepleri ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliği içerisinde uzun yıllardır darp, hakaret ve 1998, 1999 yıllarında aldatma olayları yaşanmışsa da evlilik devam ettirildiğinden affedilmiş, en azından hoşgörüyle karşılanmış olaylar olduğu ancak sonrasında tarafların 2004 yılından beri ayrı odalarda küs gibi oturdukları, 2016 yılında ayrılık öncesi tarafların kızının üniversiteyi bitirip ayrı ev tutunca davacı kadının da boynunda kızarıklık ve yine şiddet gördüğünü kızı görünce davacının kızının yanına sığındığı, davalı erkeğin cep telefonunda 2018 yılında kızı tarafından başka kadından " aşkım " diye yazılı mesaj görüldüğü, zaten davalı erkeğin bir kadınla ilişkisinin devam ettiğinin çocukları tarafından duyulduğu ve öncesinde de mesajlarının görüldüğü, davalı kadının da kıskanç bir tutumu olsa da kocanın açıklanan nedenlerle kusurunun daha ağır olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, yasal koşulları oluştuğundan davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazla isteğin reddine, karar kesinleştikten sonra yasal faiz uygulanmasına, mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinin boşanma kararı kesinleştikten sonra tefrik olunarak ayrı esasa alınmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; kıskançlık vakıasının kadına kusur olarak yöneltilemeyeceğini ve tazminatta indirim sebebi olarak değerlendirilemeyeceğini, bir an için iddia kabul edilse bile şiddet gören ve aldatılan bir kadının kıskançlık göstermesinin son derece doğal bir davranış olup kadına kusur olarak atfedilemeyeceğini, tek kusurlunun davalı olduğunu, tazminat miktarlarının düşük olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; telefon kayıtlarında başka bir kadın ile tek bir görüşme kaydının tespit edilmediğini,kadının erkeğin kusurunu ispatlayamadığını, ortak çocukları olan tanıkların baskı ve yönlendirme ile beyanda bulunduklarını, hükmedilen tazminatların haksız ve miktarlarının fahiş olduğunu, katkı payı ve katılma alacağının aynı davada görülmesinin hukuken mümkün olmadığını, aynı dosyada dava edilen mal rejimi talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat ile miktarları, mal rejiminin tasfiyesi talebinin tefriki yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca erkeğin yüklü miktarda vergi borcunun olduğunu beyan ederek kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat ile miktarları, mal rejiminin tasfiyesi talebinin tefriki yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına ve erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve uygun olup olmadığı, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebin tefrikinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 167 nci, 168 inci, 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Saliha'ya yükletilmesine,
Aşağıdaki yazılı onama harcının Mehmet'e yükletilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.